Ofisime ziyarete gelen bir dostum ile yine gündem müzakere süreci oldu. Dostum “bu sessizlik hayra alamet değil” dedi sürece dair kuşkularını dile getirirken. Üstelik “karşımıza çıkacak bir plan yeterince iyi anlatılmazsa, bir kez daha duvara toslayabilir” diye de ekledi. Örnek sabitti; Anayasa Referandumu. Kıbrıs’ın kuzeyi yine güney Kıbrıs gibi ikiye bölünmüş durumda. Evet ve hayır cepheleri oluşturuldu bile. Yalnız bu aşamada hayır cephesi çok daha güçlü ses çıkarıyor. Evetçi diye nitelendirdiklerimiz ise müzakere sürecinden gelecek net açıklamaları bekliyor. Dünkü yazımda dilin kemiği yok demiştim. İçimden gelen bazı uydurma müzakere notlarını da aktardım. Dün gün boyunca internetten Kıbrıs Müzakereleri ile ilgili manipülatif haber yapmak isteyen arkadaşlarım mesaj attı. Bunları da yaz dedi. Zaman zaman bizim de içimizden hayallerimiz, beklentilerimiz doğrultusunda uydurma haberler yapmak gelirken çok hassas bir dönemdeyiz ve herkesin temkinli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sessizlik hayra alamet mi? değil mi? işte bunu yakın zamanda göreceğiz. Ağustos ayı sakin gibi gözüken, yine yoğun bir ay olacak. Hatta müzakereciler 6 saatlik bir görüşme daha yaptı dün. Ufukta New York var. BM Genel Kurulu’na Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumlarının liderleri birlikte gidecek ve umarım dünya devletlerine genel kurulda ortak mesaj verme şansı yakalayabilirler. Açıkçası benim de gözüm New York’ta. Bir kez daha tarihe tanıklık etme şansımız olabilir. Müzakerelerde, Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, AB, Ekonomik Konular, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler ana başlıkları bulunuyor. Nami ve Mavroyannis’in, ilk aşamadaki taraması şu sıralar liderlerin bulundukları noktayı netleştirmek içindi. Artık daha net bir görüntü olduğuna göre, yani Talat ve Eroğlu ile şekillenen süreçte çok hızlı gelişmeler yaşayabiliriz. İşte o net pozisyonda, al – ver ne aşamada sanıyorum bunları ortaya çıkacak plan ile netleştireceğiz. Diğer taraftan ortaya çıkacak planın Kuran-ı Kerim olmadığını ise Annan Planı’nın farklı versiyonları ile deneyimledik. Şimdi beklemedeyiz. Son sözü yine referandumlar söyleyecek. Bu sessizlik hayra alamet mi? değil mi? orada göreceğiz.