Ülkenin gencecik fidanlardan birisi olan, ErfemGünsay’ı, dün son yolculuğuna uğurlamak için Lefkoşa Türk Mezarlığına gittim. Orada çözüm ve barış denince ilk akla gelen isimlerden Şevket Rado’nun cenazesine de katıldım. 4 Tabut yan yana dizilmiş, imam büyük bir özveri ile tabutların önünde cenaze namazını kıldırıp, helallik istemekle meşguldü.
Cenaze namazı kılınıp, mezarların başına doğru yürüdüğümüz zaman, Kabristanlığın hemen hemen dolduğuna tanık olduk. Yeni yerler açılmış o yerler de dolmak üzereydi. Eeee ne olmuş diyenlere, efendiler, 50 yıllık zaman dilimi içerisinde, 10 gram beyni olanların, halk ile dalga geçtiklerini ve o 10 gramlık beyinleri ile hep ceplerini düşündüklerini, yarattıkları stres, öfke ve sinirden genç fidanların bile mezarlara gömdüklerini söylemek istedim.
Bu ülkede ilk kriz 1991-92 yılında körfez krizi ile geldi. İkinci kriz 1999-2000 yılında yaşandı. Bankalar battı. İnsanlar paralarını kaybetti. Öfke sele dönüşüp, Meclis basıldı.
Ülke şimdilerde 3’ncü krizini yaşıyor. Bileşik Faizin yarattığı ödenemez kredileri ve bankaların bu noktada dizginlenmemesini es geçtik. Ama Dolar başını alıp gidiyor. Market çalışanları, S 400 füzesi hızında etiket değiştirmek ile meşgul. Etiket değiştiremeyen bazı adı büyük, ama bir yerleri govuk süpermarketler ise bu işi ödeme işlemleri yapılırken veznelerinde etiket dışında ürün fiyatını yazarak yapıyor.
Başta dövizin önlenemez yükselişi, koalisyon hükümetinin deneyimsizliği ve sudan çıkmış balık gibi krizde ne yapacağını bilmemesi, halkı, özellikle gençleri belli kararlar almasına itiyor. Buna ‘Mecburi Askerlik’ de eklenince gençler, döviziniz de askerliğiniz de başınızdan bin beytambalgalsın diyerek, özelde Londra’yı bonus olarak da Avusturalya ile bazı AB ülkelerine göçü düşünmeye başlıyor.
Şimdi bu noktada tamam be gardaş, bu gençler sessiz kalarak varlıklarını gün ışığına çıkartmıyorlar. Varlığı yetersiz olanın, yokluğu kayıp değildir diyenler olabilir. Hatta giden gider yerlerine gelecek olanlar var diyenler de çıkabilir. Ama kazın ayağı öyle değil. Genç fidanlar bu ülkenin temel direkleridir. Ve ülkenin olmazsa olmazlarıdır.
Bu kriz ve dövizin yarattığı yıkım nasıl böyle büyük oluyor diyenlere de kısa bir açıklama yapalım. Bence bu yıkım ekonomiye olan güvensizlikten kaynaklanıyor. Birileri, ABD ima edilerek birileri para ile oynuyor ve bizi para ile terbiye etmeye çalışıyor diyor. Bu düşünce doğrudur. Ama zaten birileri TL ile oynuyorsa ve borsa tepetaklak aşağı gidiyorsa, parası değer kaybediyorsa o ülke ekonomisi zaten bitmiştir. 83 milyonluk nüfusun 800 – 900 milyar hacmi olan bir ekonomi,ABD’nin ve onun emrindeki FED veya Mody’nin bir fiskesi ile çöküyorsa zaten o ekonomi bitmiştir.
ABD bugüne kadar 40 ülke ile oynadı. Türkiye haricinde hangi ülke bu duruma düştüsöylermisiniz? Rusya’mı, İran mı, Katar mı? Çin mi? hangisi? Çünkü Türkiye ayni KKTC gibi üretimden koptu ve ekonomisini ithal mallara bağladı. Allah’ın patatesini bile Suriye’den almaya başladı. Şirketlerine ve bankalarına bakın, hepsi yabancı sermayenin elinde.
İmama, abdest nasıl bozulur diye sormuşlar. Falandan, filandan diyen imam bir de yellenirseniz demiş. Vatandaş, yahu bu abdest nasıl bir şeydir bu ki, bir osuruktan yıkılıyor diye sormuş. Ne diyelim, bizim ekonomi de galiba osuruktan tayyare, hafif bir rüzgarda burun üstü çakılmaya meyilli.Büyük bir hacmi olan Türk Ekonomisi bir osuruktan yıkılmamalı, yıkılırsa zaten onun adına ekonomi denmez.
Bir osuruktan yıkılmaya yüz tutan bir ekonomiye ABD saldırmayı sürdürecektir. Eylül ayı içerisinde, ABD, Mısır ve Yunanistan Mısır karasularında, sondaj gemilerine herhangi bir müdahaleyi önlemek için ortak tatbikat yapacak. Bu tatbikat daha çok Türkiye’ye karşı yapılacak. Sonrasında da sondaj çalışmalarına başlayacak. ABD’nin en büyük petrol şirketlerinden Esso Mobil, Eylül veya Ekim ayında 10 parselde sondaj yapacak. 6’ncı Filo da Esso Mobil’in platformunu koruyacak. Peki, Türkiye buna nasıl bir tepki gösterecek dersiniz?
Bunun yanısıra, Güney akıllı bir taktik izleyerek, Kıbrıs münhasır bölgesindeki parselleri, ABD, Fransız, İtalyan şirketlerine dağıttı. Bu şirketler de Eylül veya Ekim’de sondaj çalışmalarına başlarsa Türkiye bu noktada hepsine müdahale edebilecek mi? Bence yapılması düşünülen tatbikat ile Türkiye’ye bir mesaj verilmek isteniyor.
Türkiye bölgedeki askeri varlığını artırıyor. KKTC’den askeri liman ve havaalanı talebi var. Bölgede gelişen olaylara paralel olarak strateji ve taktiklerine buna göre yön vererek ayarlıyor.
Türkiye, Fatih sondaj gemisi ile Eylül ayı içerisinde, Güneydoğu Kıbrıs Karasularında sondaj çalışmaları başlatacak. İskenderun-Kıbrıs- Suriye üçgeninde de yapılacak sondaj, Mısır münhasır bölgesinde yapılacak tatbikat ile ayni tarihlere rastlıyor.Esso Mobilin platformunu koruyacak 6. Filo geriliminin yaratacağı gerginlik de buna eklenince, dövizi ayni noktada kalır mı dersiniz?
Bence bu noktada, döviz rahat durmaz. Veya rahat bırakılmaz. Pardon ama bir osuruktan sallanan ekonomide yukarı doğru seyir halini sürdürür. Bence bugünler iyi günlerimiz. Daha kötü günlere hazırlıklı olmalı ve saflarımızı sıklaştırmalıyız. Kol kola girip, bu belayı savuşturmaya çalışmalıyız diye düşünenlerdenim.