Söylemekten usanmadığımız bir konu var Dipkarpaz’da; Geri kalmışlık.
Ama her fırsatta da dile getiriyoruz, bu bizim kaderimiz değildir diye.
Öyle bir yer olduk ki; gazete yok, sosyal alan yok, devletin herhangi bir mercii yok, günü gelir öğretmen yok, müdür yok yani yok babam yok…
Alışılageldi tabi bu sessizlik. Sessiz kaldıkça da, elimizde olanları da alacaklar…
Tıpkı sadece gözle görülür bir tek yatırım olan ‘’Vakıflar Bankası’’ gibi.
Dönemin içişleri bakanı, Nazım Çavuşoğlu döneminde kimsenin bize layık görmemesine rağmen, büyük özveri ile köyümüze kazandırıldı bu birim. Herkes; olmaz, olmamalı, gerek bile yok demesine rağmen kararlı bir adım atıldı ve banka şubesi açıldı. Biz, yapan kim olursa olsun, siyasi görüşü ve duruşu ne olursa olsun, tebrik etmeyi biliriz. Dipkarpaz’da adamlık budur.
İl başlarda haftanın beş günü faaliyet gösteren banka, daha sonraki aylarda bin bir bahaneler ile haftanın belirli günleri ve akabinde haftanın tek gününe düştü. Aslında amaç belliydi de alıştıra alıştıra sonuca ulaşmaya çalışıldı. Ta ki bu hafta bankayı taşımaya başlayıncaya kadar.
Evet! Artık Dipkarpaz’da, bin bir zorluklarla gelen banka da yok. Rahat olun, biz gene geri kalırız… Hiç korkunuz da olmasın, buna da ses çıkamayacak.
Ama biz yazacağız… Bu işin sonu nereye giderse gitsin, yaptığınız bu ayrımcılık dayatmasını dile getireceğiz. Çok lazım olan yere yani, baştan beridir istediğiniz yere taşının artık.
Nedir bu inanılmaz derece de sizi rahatsız eden durum? Nedir sizi bu kadar bizlere yakıştıramadığınız duruma iten bencillik? Aslında çok açık ve net ama sizde bunu söyleyecek cesaret de yok…
Bin bir zorluklara rağmen, hep bir adım daha atalım, gelişelim, çağa ayak uyduralım diyoruz. Ama her ayağa kalktığımız da, darbeler geç kalmadan vuruluyor. Bunlara sadece gülen bir dirayetli gençlik var artık. Sizin adınıza üzgünüz.
Güneşin Doğduğu Yerden, Herkese Selam Olsun!