Bursa’da intihar eden doktorun mektubuna ulaşıldı: 'Kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi'

Bursa'da cansız bedeni bulunan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın'ın intihar etmeden önce yazdığı mektubun detayları ortaya çıktı

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın, salı sabahı "Kayak yapmaya gidiyorum" diyerek evden çıktı. Yalçın'dan haber alamayan yakınları, durumu polis ile jandarma ekiplerine bildirdi. 

İhbar üzerine harekete geçen ekipler, aracın Uludağ yoluna doğru gittiğini tespit etti. Bölgede yapılan arama çalışmasında, Yalçın'ın otomobili, Uludağ yolunun 11'inci kilometresinde terk edilmiş olarak bulundu. 

Otomobilin terk edildiği alan üzerinde yoğunlaştırılan arama çalışmaları sonunda, Yalçın'ın cansız bedeni, otomobiline 1 kilometre uzaklıktaki ormanlık alanda bulundu. Yaklaşık yarım metre karın altında bulunan Yalçın'ın, intihar ettiği tespit edildi.

‘İnsanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum'

Cenazesi Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde düzenlenen törenle toprağa verilmek üzere memleketi Hatay’a gönderilen Yalçın'ın intiharından önce ailesi ile kız arkadaşına yazdığı 5 sayfalık intihar mektubuna ulaşıldı. Yalçın, sevenlerine acı çektirecek olmasından dolayı kendisini kötü hissettiğini belirttiği mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“İronik olan şu ki, insanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle birbirine hakaret edenler, birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi. Bu tip insanlarla muhatap olmak istemiyorum. Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun. Çünkü seni de üzüyor. Ezip geçiyor.  

‘En çok utanç duyduğum şeylerden biri de bir enstrüman çalamıyor olmak’

Kar tanesi fotoğrafçılığın pek beceremedim. Harika bir kar tanesi fotoğrafçısı olmak isterdim. Tüm kuşların fotoğraflarını çekip kataloglamak gibi bir fikrim vardı. Belki de daha yüzde 10’unu bile başaramadım. En çok utanç duyduğum şeylerden biri de bir enstrüman çalamıyor olmak. Piyano çalamadım. Gittiğim için biraz kendimi ezik hissediyorum. Tüm bunların ötesinde bilim tarihi gezimi gerçekleştiremedim. En çok yarım kalan işim bu diyebilirim. Keşke sevdiğim bilim insanlarının mezarlarını ziyaret edebilseydim. Dünyadaki önemli müzeleri gezmek isterdim. Bilimi anlatacağım bir youtube kanalı da kurmak isterdim.”

‘Canım Özge’m… Öyle sebepsiz görünen gidişim için en çok senden özür diliyorum’

Mektubunda sevgilisi Özge’ye de seslenen Yalçın, şunları yazdı:

“Canım Özge’m… Öyle sebepsiz görünen gidişim için en çok senden özür diliyorum. Beni bağışlamanı istiyorum. Seni gerçekten çok seviyorum. Sana söz verdim kendimi öldürmeyeceğime ama sözümü tutamadım. Ölümümle ilgili kimseyi suçlama. Seninle geçirdiğim vakitler o kadar keyifliydi ki her saniyesini aklımda tutuyorum. Geride kalanlara, en çok sana ve aileme, iş arkadaşlarıma acı çektireceğimin farkındayım. Sizlerden özür diliyorum. Özgem.. Sen beni yıllarca hayata bağlayan neden oldun. Senin hastalığının başlamasıyla aynı gün denk gelmesi çok kötü oldu. Önce ertelemek istedim ama yapamadım.

‘Eve gelirken kedinin suyunu ve mamasını verdim, balıkları yemledim, çiçekleri suladım’

Özge’m… Eşyalarımdan kurtul. Beni uzun süre hatırlama olur mu? Ben unutulmak isterim. Beni sana hatırlatacak fotoğraf veya eşya bırakma. Eve gelirken kedinin suyunu ve mamasını verdim. Balıkları yemledim, çiçekleri suladım. Fotoğraflarımıza baktım. Gece çok az uyudum. Zaten yarın vakalara girmeyeceğim, sonsuz uykuya dalacağım. Bağışla beni sevgilim! Çok güzel kütüphanem var. Çok değerli kitaplarım var. Onları bıraktığıma üzülüyorum. Daha kitap yazacaktım ama ömrüm yetmedi. Bütün kişisel eşyalarım Özge’nindir. O ne dilerse o şekilde yapılsın. İster aileme ve arkadaşlarıma hatıra olarak verir, isterse hepsini yakar” dedi.

‘Uludağ’da kamp yaptığım yeri çok sevmiştim, tekrar geleceğim demiştim, bugüne kısmetmiş’

Mustafa Yalçın, mektupta kendisini öldüreceği yeri de şöyle anlattı:

“Beş yıl önce Bursa’ya geldiğimde Uludağ’da gece tek başıma kamp yaptığım bir yer vardı. Orayı çok sevmiştim ve haritama işaretlemiştim. Tekrar buraya geleceğim demiştim. Gidemedim ama bugüne kısmetmiş. Tezimi bitirmeyi ve yayın yapmayı çok isterdim. Projeyi çok sevdim ve çok emek verdim. Bitirebilseydim harika olacaktı. Almanya’dan sipariş ettiğim kimyasallar gelecek. Bir ara projedeki sıradaki aşamayı yapıp öleyim diye düşündüm ama bekleyemedim. Proje hocamı hayal kırıklığına uğrattığım için kendimden utanıyorum aslında.”

‘Ölümümün arkasından cinayet gibi şeyler düşünülmesin diye açıklama yazmaya karar verdim’

Mektubun sonunda ise şu ifadeler yer aldı:

“Güzel bir veda yazısı yazabileceğimi düşünmüştüm ama ölüm anı yaklaşınca hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Tek söz etmeden de gidebilirdim ama ölümümün arkasından cinayet gibi şeyler düşünülmesin veya kimseden kuşkulanılmasın diye açıklama yazmaya karar verdim. Bu yüzden iştahsız iştahsız yazdım.”