Ebru VERITY – facebook.com/polilla.kibris Büyürken hayaller kurar dururuz. Nasıl bir işte çalışacağımızı, nerede yaşayacağımızı, nasıl bir arabaya ya da eve sahip olacağımızı. Aşk beklediğimiz bir şeydir. Nasıl birine aşık olacağımızı.hayal ederiz İlk buluşmada ne giyeceğimizi, ilk öpücüğümüzü, ilk dansımızı... Ama hiç kalp kırıklığı hayal etmeyiz. Belki de bunu hayal etmek acı verdiği içindir. Oysa büyümemize yardımcı olan kayıplarımız ve kalp kırıklarımızdır. Yüreğimize cam parçaları gibi batarlar. Asla unutmayız onları. Çocukken en büyük derdinizin ne olduğunu hatırlıyor musunuz? Doğum gününüzde o parlayan bisikletin size hediye olarak verilmesi, ya da okul gecesi istediğiniz kadar televizyon seyrederek geç saatlere kadar oturabilmek ya da izinsiz istediğiniz saate kadar arkadaşlarınızla dışarıda eğlenebilmek miydi? Ya da iyi beslenmek uğruna sebze yemektense sadece çikolata ile beslenmek miydi tüm derdiniz? Büyümek mi? Hayır iyi bir şey değil. Kimseden izin almaya ihtiyaç duymadan sabahlara kadar eğlenebilmek, istediğinizi istediğiniz zaman yapabilmek, dünyanın sadece sizin istedikleriniz doğrultusunda dönmesine izin vermek. Bunlara kanmayın. Büyümek sorumluluk demek. Büyümek hata yaptığınızda başarının elinizden uçup gitmesini izleyerek onunla yüzleşmek demek. Büyümek kalp kırıklıklarını iyileştirmeye çalışarak yeniden yaralanmamaya çalışmak demek. Kısacası büyümek çok sancılı ve zor olsa da, size en çok yardımcı olacak olan arkadaş demek. DÜNYA HARİKALARI Dünyanın ilk kütüphanesi M:Ö 625 yılında Asurlular tarafından kurulmuş. Tarihin en önemli kütüphanelerinin başında ise İskenderiye Kütüphanesi gelmekte. M.Ö 3 yüzyılda kurulan kütüphanede, barındırdığı 900.000 el yazması ile çok önemli bir yere sahipti. Bizans Valisi tarafından yakılan kütüphane ile birlikte, bilim ve kültür adına çok büyük bir hazine de rüzgarda savrulmuş oldu. Antik Mısır ile ilgili kitaplar okuyanlar bilirler. Uzun yıllardır, dönem dönem kütüphanelere kitap bağışlarım. Meslek ile alakası yok. Bendeki kitaplara ulaşmak konusunda benim kadar şanslı olamayanlara faydam olsun düşüncesi ile. Ben, kitapları özenle kutuya dizip götürdükten kısa bir süre sonra, onlar bir teşekkür mektubu gönderme nezaketinde bulunurlar. Çok mutlu olurum, kendimi çokkk önemli ve işe yarar hissederim. Fakat bu duygunun yanı sıra, ne yazıktır ki kütüphanelerimize yeteri kadar özen gösterilmemesi beni üzer. Okuma alışkanlığını zaten bir türlü kazanamamız ile doğru orantılı bir sonuç bu.