Buyur bir da bundan bak

Arif Alasya

Daha bir yılın dolmasına bir hafta var. Bu yıl nede çabuk geçmiş ve her şey yeniden yazılmaya başlamış düşünmemek elde değil.
Bundan bir yıl önce ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimi vardı ve dört aday kıyasıya yarıştı
Yıllardır çözümsüzlüğün çözüm olduğunu savunup “tek taş bile vermeyiz”i savunan Derviş Eroğlu.
Görüşme masasında en çok bulunan görüşmeci Kudret Özersay. Maraş konusunda yaptığı açıklanma ile çözüm tarafında olmadığını anlatmak isteyen bir aday.
CTP’nin bildik çözümü savunan adayı Sibel Siber.
Çözüm vizyonu ile aday olan Mustafa Akıncı.
İki turlu olan seçimi ciddi bir farkla kazanan Mustafa Akıncı oldu. Seçim sonrası hızla gelişen görüşme süreci her iki tarafta özellikle Güneyde ciddi bir çözüm beklentisi oluşturmuştur.
Cumhurbaşkanının bir yılı dolarken vizyonunu sorgulamış ve şu sonucu çıkarmıştım.
-       Liderler görüşmesi eskisi gibi heyecan vermiyor
-       Görüşmelerde uzlaşılan konularda hükümet kanadı yeterince Cumhurbaşkanının arkasında durmuyor.
-       Önce yılbaşına kadar çözüm denirken şimdi çözümü 2016 yılı olarak değiştirmek.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın görüşme heyeti CTP milletvekili ve eski dışişleri bakanı, dışişleri bakanı müsteşar ve müdürü. Yani çözümü savunan kesimlerin temsilcileri.
Bütün bu tabloya rağmen hükümet ile uyum içinde olamamanın nedenlerini sorgulamaya kalkarsan bin bir türlü neden bulabiliriz. Fakat en garip açıklama da Talat’dan ‘’Ben UBP’yi böyle bilmezdim’’değerlendirmesi.
Bu hükümet bozulursa sudan sebeplerle bozulur diye yazmıştım. Yine yanıldım bu hükümet sudan sebeple bozulmamış. Yıllardır sürdürülen çözümsüzlük çözümdür ilkesi için bozulmuştur.
Bu gün yeni hükümet UBP ile DP arasında kuruldu ve yeni bakanları da açıklandı. Kabinede en dikkat çekici isin Dışişleri bakanı Tahsin Ertuğruloğlu. Şimdi en azından Zorlu Töre’den iyidir diyenlerinizi duyar gibi oluyorum.
Kimdir Tahsin Ertuğruloğlu. Yıllarca UBP’nin altın çocuğu olmuş. Derviş beyin en yakınında yer almış. Sonra birdenbire Derviş beyi handan ilan edip karşısına geçmiş ve ona karşı aday olmuş. Sonunda geri dönüp Derviş beyin elini öpmüş. Annan planı devresinde çözüm olursa kalaşnikofunu alıp dağa çıkacağını söyleyen azılı bir çözümsüzlük yanlısı milletvekili.
Demek bu bir yıl bütün yapılanlar artık tersine çalışacak demektir. Her liderler görüşmesinden sonra herhalde Akıncı’nın karar aldığı her şeyin tersini savunacak bir dışişleri bakanı ve hükümet vardır .Bu pozisyonda Tamamen Akıncı ve ekibine karşı bir çözümsüzlük cephesi oluşmuş olacaktır.Bir taraf süt siyahtır derse diğer taraf beyazdır diye taraflar arasında kördöğüşün yaşanacağı muhakkaktır.Çünkü ne Akıncı çözüm vizyonundan hemen vazgeçecek bir yapıya sahip ne de Ertuğruloğlu çözümsüzlük vizyonundan kolayca vaz geçecek biridir.Düşünün hastalığını daha tam atlatmadan bu görevi üstlenmiştir.Şaşılacak bir hırs .
Sonuç olarak biz Akıncı’nın çözüm vizyonuna mı, Hükümetin çözümsüzlük vizyonuna mı, yoksa çözümü savunur gibi gösterip Adadaki çıkarlarını perçinleme çabalarında olan Türkiye’ye mi destek vereceğiz.
Gelinen noktada şunu kabullenmemiz lazım. Olası bir çözümüm artık Güney Kıbrıs ile Türkiye arasında şekillenecek. Kıbrıs Türkü olası bir çözümün tarafı olmayacak olamayacaktır.