Yıl, 1971… Aylardan Şubat… Kiev’de (*) dondurucu bir soğuk var… Her taraf kar ve yerler buz tutmuş… Evlerin saçaklarında donan su, sivri uçlu sarkıklar oluşturmuş… Buz üstünde kaymamak için Ukraynalı kız arkadaşımın elinden sıkı sıkı tutuyorum… Bıyıklarım donmuş… ( O zamanlar gür, solcu bıyıklarım vardı!) Başımda, Azerbaycan’da satın aldığım tüylü kalpak var! Kaba kumaştan dikilmiş, içi tüylü paltoya ve kar botlarına rağmen donduğumu hissediyorum… Yanımızdan aceleyle geçen insanların burun delikleri buz tutmuş, burunları kıpkırmızı… İki tarafında yüksek kestane ağaçları olan caddenin ortasından tramvay yolu geçiyor… Arka arkaya rayları gıcırdatarak geçen tramvaylar insan dolu; adeta birbirlerine yapışmış gidiyorlar! Kız arkadaşım o dondurucu soğuklara alışkın; boğazı, boynu açık, paltosunun önü kapalı değil… Eteği dize kadar, çizmeleri diz altına kadar; dizleri açık yani… “ – Ben donuyorum, sen üşümez misin?” diye sordum! “ – Yoo, üşümüyorum “ dedi ve devam etti! “ – Bugün kaç derece biliyor musun?” “ – Kaç?” “ – Sıfırın altında otuz beş!” deyince, sokak ortasında donmadan eve kadar gidebileceğimden kuşku duydum! İlerdeki köşeye yaklaştığımızda, paltosuna ve uzun yünlü başörtüsüne sarınmış orta yaşlı bir bayan bir şeyler satıyordu… Tezgahına yaklaştıkça gözlerime inanamadım; portakal ve limon… Durdum, kız arkadaşım niye durduğumu sordu! “ – Bak portakal ve limon, ben almak istiyorum!” Doğrusu, uzun zamandır unutmuştuk portakalı, limonu, üzümü ve inciri… “ – Bizim ülkemizde her yerde yetişir, tadı çok güzeldir!” dedim. Tezgahın altında birkaç karton kutu daha vardı; dikkat ettim, kutunun üzerinde “ produce of Turkey (**)!” yazıyordu… Ne kadar sevindiğimi şimdi size anlatamam. Biraz pahalı olmasına rağmen on tane portakal, beş tane de limon satın aldım… Soğuk savaşın kıyasıya sürdüğü o zamanlarda bile Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında, mal karşılığı hatırı sayılır bir ticaret vardı! *** Şimdi; AK Partinin stratejik derinlik politikası, sert kayaya çarptı! Karaya vurdu ve battı! Bu kendini bilmez politika, sonunda Türkiye’yi istenmeyen, pis bir savaşın içine attı! Son komşu Rusya da bize sırtını döndü… Şimdi, Türkiye’yi destekleyen hiçbir dostu kalmadı! Diyeceksiniz ki, “ Rusya zaten dost değildi “… Dost değil iseydi bile, düşmanca tavrı da yoktu! Türk işadamları Rusya’da iyi iş yapıyorlardı… Rus turistler her yıl milyarlarca dolar bırakıyorlardı Türkiye’ye… Ve yaş sebze – meyve ihracatında en büyük Pazar Rusya idi! Üçüncü Dünya Savaşı kapıda… “ -Kim başlattı?” diye soran olursa… Vereceğiniz cevabı dünya alem biliyor… (*) Ukrayna’nın Başkenti… (**) Türk Malı…