BY: Asgari Ücret Kamudaki En Düşük Maaşa Eşitlenmeli

Komisyonda Yaşanan Tartışmalar, Asgari Ücretin Kamudaki En Düşük Maaşa Eşitlenmesi Talebinin Haklılığını Ortaya Koyuyor!

İşte Bağımsızlık Yolu'ndan yapılan açıklama;
Her yıl belirli dönemlerde olduğu gibi, dün bir kez daha emekçiler başta olmak üzere tüm ülkenin gözü ve kulağı Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndaydı. Tıpkı bir çok sefer olduğu gibi, Asgari Ücret tartışmalar ve itirazlar ile yine bir kriz ortamında belirlendi. Fakat işveren tarafının süreci mahkemeye taşıyacağı haberi tartışmaların son bulmadığının göstergesi oldu. Yalnızca bu durum bile, Bağımsızlık Yolu olarak yıllardır ortaya koyduğumuz, bugün bir çok örgüt ve toplumun ciddi bir kesimi tarafından kabul görmeye başlayan “Asgari Ücretin kamudaki en düşük maaşa eşitlenmesi” talebinin haklılığını ortaya koymaktadır. Komisyonun lağvedilmesi ve asgari ücretin kamudaki en düşük maaşa eşitlenmesi talebinin yasallaşması durumunda, her yıl yaşanan “komisyon krizleri” geride kalacak, belirsizlik ortadan kalkacak ve emekçi hakkı olanı hakettiği şekilde alabilecektir.

Üstelik “Asgari Ücretin kamudaki en düşük maaşa eşitlenmesi” talebinin yasallaştırılması, yalnızca geçmişte ve bugün yaşanan krizleri değil, gelecekte yaşanması muhtemel mağduriyet ve hak gasplarını da ortadan kaldıracaktır.

Öyle ki; bugün asgari ücrete, işçi ve devlet tarafının oyları ile hayat pahalılığı olduğu gibi yansıtılmıştır. Ancak aynı hükümet yarın, meclisin açılmasıyla birlikte, patronların talebi olan "yabancı uyruklulara %30 kesintili asgari ücret" yasasını geçirmeye hazırlanmaktadır.

 

Yani asgari ücretin komisyon tarafından belirleniyor olması, veya toplumsal muhalefetin başka bileşenleri tarafından önerildiği gibi “sadece hükümet tarafından” belirleneceği bir noktaya taşınması, emekçiler için çok ciddi sıkıntılara gebedir.


Özel sektörde sendikalaşma olmaması sebebiyle asgari ücretlilerin temsil edilmediği komisyon toplantılarında, bugün hükümetin işçi tarafının yanında durması komisyonun tarihinde pek sık rastlanan bir durum değildir. Yarın hükümetin başka bir tavırda olması, emekçinin alın teri olan ücretinin gasp edilmesi ile sonuçlanacaktır.

Oysa unutulmamalıdır ki, asgari ücret bir lütuf değil, emeğin ve emekçinin hakkıdır.
Bunu bazen hükümetin, bazen patronların lütfuna bırakacak uygulamaların devamı yerine, “kamudaki en düşük maaşa eşitlemek”, emekçinin hayat pahalılığı oranında doğallığında artacak bir asgari ücrete kavuşmasını bir “hak olarak” yasal güvence altına almak demektir.

 

Ayrıca asgari ücretin en düṣük kamu maaṣına eṣitlenmesi, egemenlerin yıllardır biri birilerine kolayca hedef olarak gösterdiği kamu ve özel sektör emekçilerinin çıkar ortaklıklarını dafa fazla görünür kılacak, maaṣ hakkı boyutunda ortak mücadele zemini yaratacaktır.

Halihazırda emekçilerin bu iki katmanı için benzer olan maaş mücadelesi, benzemekten öteye geçip ortak mücadele halini alacaktır.

 

Bu ortaklaşma ise emek hareketini egemenler karşısında daha güçlü kılma potansiyeli taşımaktadır.

Bu vesile ile tüm emekçileri, asgari ücre tespit komisyonun lağvedilmesi ve asgari ücretin kamudaki en düşük maaşa eşitlenmesi talebi arkasında birleşmeye çağırıyoruz. Hakkımız olanın ne her seferinde tartışma konusu yapılmasını, ne de lütuf gibi sunulmasını kabul etmiyoruz.

 

Bağımsızlık Yolu

Parti Meclisi (a)

Kamil İpçiler