Şu an covid-19 konusu olmasaydı, yani hayat normal seyrinde olsaydı hatırı sayılır oranda Kıbrıslı Türk Rum tarafına geçiyor olacaktı değil mi?
Kimisi kuzeyde iş bulamadığından dolayı çalışmak için geçecekti.
Kimisi alış verişe,
Kimisi gezmeye,
Önemli sayıda da hastaneye ya ilaç almaya ya da tedavi için geçecekti.
Kimileri de ortak kurulan komitelerde ya da komisyonlarda çalışmak için.
Tarih Komitesi, Sağlık Komitesi, Kayıp şahıslar Komitesi, Taşınmaz mal Komisyonu v.s gibi.
Bunların hepsi çok güzel.
Güzel olmakla birlikte hepsi de bugünkü hükümet tarafından da hem yasal kabul edilen hem de yararlanılan hizmetler.
Misal hastaneye ilaç ya da tedavi için gidilmesi.
Bu güne kadar buna karşı çıkan oldu mu?
Olmadığı gibi özellikle yaşlılarımızın bir çoğu bu haktan yararlanıyor.
Hatta hatırlarsanız rahmetli İrsen Küçük de hayatının son döneminde güneydeki bir hastanede tedavi görmüştü.
Bu çok da normaldi çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir vatandaşıydı ve söz konusu olan sağlıktı.
Niçin insanlar Kıbrıs’ın kuzeyinde bulamadıkları ya da eksik olan hizmetleri güneyden almasın ki?
Söz konusu sağlık, hele de insan hayatı olunca değil siyaset, hayattaki her şey ikinci planda kalıyor.
Bunu iliklerine kadar hissederek yaşayan bir anneyim ben.
96 yılında kızım 6 aylık prematüre doğdu ve KKTC'de prematüre bebekler için ventilatör dedikleri solunum cihazı yoktu.
Özel izinle Rum tarafına götürüldü.
Dr. Nalbantoğlu hastanesinden Ledra kapısına gidene kadar nefessiz kaldı ve hastaneye yetişip yetişmeyeceği belli değildi.
54 gün Rum tarafında kaldı.
Hem de kapılar açılmamıştı ve sınır eylemleri vardı.
Hiç bir şey umurumda değildi.
Tek derdim vardı çocuğumun yaşaması.
Ve Rum tarafında götürüldüğü hastanedeki doktorların, hemşirelerin de tek derdi bir insanı yaşatmaktı.
Tıpkı KKTC'de, Türkiye'de, Fransa'da Almanya'da ya da İran'da v.s olduğu gibi.
Şimdi düşünüyorum da acaba bu gün sağlık konusunda bile siyaset yapıp insan hayatlarını siyasi malzeme yapanların hiç mi böyle bir çaresizliği olmadı.
Dileğim hiç bir zaman böyle bir çaresizliği yaşamamaları ancak sağlıkta siyaset de olmaz ırk, dil, din, cinsiyet ayırımı da.
Şimdi soruyorum Sn. Başbakan Ersin Tatr’a,
Mal mülk komisyonunun mal sorununu çözmesi,
İşsiz ve aşsız bıraktığınız insanların her gün güneye geçmesi,
Şu an siyaseten size destek verip “milliyetçilik” kisvesi altında ırkçılık yapan kişilerin ,normalde Rum tarafından tedavi ve ilaç almaları, normal de, böylesi bir süreçte Rum tarafından gelen ilaç mı yanlış?
Bu ilaçların geleceğinin açıklandığı ilk günlerde “ Rum tarafından ilaç kabul etmenin duruşunuza uygun olmadığını” söylemiştiniz.
Şimdi “Yok yasal yoldan mı gelmişti, yok yasa dışı yol muydu” gibi söylemleriniz ne kadar inandırıcı ?
Evet ,Kıbrıs'ın her iki tarafından üyelerin bulunduğu iki toplumlu bir sağlık komitesi kuruldu.
Ve bu komite bilgi, imkan alış verişinde bulunuyor.
Bunu Liderler ve Belediye Başkanlarının yardımıyla yapıyorlar.
Bu kadar insani bir davranışta ne kötülük olabilir ki bunun siyaseti yapılıyor.
Bu mudur bizim hoşgörü ve insanlık anlayışımız?
Yazık hem de çok yazık.
Dünya bu yaşanan süreçte her şeyi bir tarafa bırakıp paylaşmayı ön plana çıkardı.
Kapitalizmde dünya lideri ABD ve İtalya , bu güne kadar ambargo uyguladıkları komünist Küba’dan doktor ve ilaç yardımı alıyor.
Biz ise ihtiyacımız olduğu halde siyaset uğruna gelen ilaç ve sağlık malzemelerini reddetmeye kalkıyoruz.
Oysa sağlıkla ilgili bir iyi dilek, bir yardım ya da bir fikir ister Türkiye'den, ister Rum tarafından isterse de Afrika'dan, nereden gelirse gelsin minnettar olunmalı.
Bunu sorgulayan, engel olmaya kalkan ve siyasete malzeme yapan kişilerin de insanlığısorgulanmalı.
Zira hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu covid-19 salgını biter bitmez, bu gün siyaset yapanların bir çoğu güneye geçip ilaç almaya ya da tedavi görmeye kaldığı yerden devam edecek.
O yüzden bu süreçte olsun siyaset dolaba kitlenmeli….