İşi gereği okuması gereken yüzlerce sayfa kitap ve rapor arasında yaşayanlar, sınav için çalışması gereken kalın kitaplar ve ders notları bulunan öğrenciler ve hep bir şeylere yetişmek için koşuşturmaktan kitap okumaya yeterli zamanı ayıramadığından yakınanlar…
Günümüzde birçok kişinin ortak sorununa çare olarak geliştirilen “etkin ve hızlı okuma eğitimleriyle”, insanların tam anlayarak okuma hızı üç katına kadar çıkarılabiliyor.
Bir psikomotor gelişimi olarak nitelendirilen hızlı okumada, bireylere bilgisayar desteğiyle, bloklar halinde okuma becerisi kazandırılıyor. Böylece zamandan tasarruf sağlanıyor.
“NORMAL İNSAN DAKİKADA 180 KELİME OKUYOR, BU 2.5-3 KATINA ÇIKABİLİR”
Etkin Hızlı Okuma Eğitimi Eğitmeni Hatice Çavlan, “Normalde bir insan dakikada 180 kelime kadar okuyabilir. Bu kursla iki buçuk üç katına çıkıyor. Dakikada 800 kelimeye kadar ulaşan da var” diyor.
Merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da hızlı okuma eğitimi sayesinde dakikada 600 kelime okuduğunu söyleyen Çavlan, Türkiye’nin merhum cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in dakikada 900 kelime okuyabildiğini, merhum bakan Adnan Kahveci’nin ise 1400 kelimeyle Türkiye birincisi olduğunu kaydetti.
Kuzey Kıbrıs’ta üç yıldan beri etkin ve hızlı okuma eğitimleri veren Hatice Çavlan, TAK muhabirinin soruların yanıtladı, hızlı okuma konusunda bilgiler verdi.
İstanbul Marmara Üniversitesi’nde iktisat eğitimi alan, kalkınma alanında uzmanlığı bulunan Çavlan, hızlı okuma konusuyla yüksek lisans yaptığı dönemde danışman hocasının sözünü ettiği bir makaleyle haberdar olmuş. Daha sonra yine öğrencilik yıllarında İstanbul’da katıldığı bir konferansta Süleyman Demirel’in sabah başlayan konferansa tüm gazeteleri okumuş halde geldiğini gördüklerinde “herhalde danışmanları var, bilgilendiriliyor” diye yorum yaptıklarını belirten Çavlan, oysa daha sonra Demirel’in hızlı okuma teknikleri eğitimi görerek dakikada 900 kelime okuyabildiğini öğrendiğini ifade etti.
Hızlı okuma konusunda kitaplar alarak farkındalığını geliştiren Çavlan, daha sonraki yıllarda bu konuda eğitimden geçip sertifika alınca kitapların yeterli olmadığını anladığını belirtti.
“BİR BİR DEĞİL ÜÇ ÜÇ BAKMAK VE OKUMAK…”
Gözün algı hızına ve geniş görmeye bağlı olan hızlı okumanın, günümüzde bilgisayar programına indirgendiğini ve 25-30 günlük bir eğitimle bu becerinin kazandırıldığını anlatan Çavlan, “Bir süre sonra kelimelere bir bir değil, üç üç bakmayı öğreniyor ve öyle okuyorsunuz” dedi.
Çavlan'ın anlatımına göre okuma esnasında göz, metin üzerinde soldan sağa doğru kayıyor ve her kelime üzerinde duraklıyor. Bu duraklamalar sırasında tıpkı bir fotoğraf makinesi gibi gördüğü kelimenin fotoğrafını çekip beyne gönderiyor. Beyin de daha önceden öğrenmiş olduğu bu sembolleri deşifre edip bir araya getirerek fikre ulaşıyor.
Hızlı okuma tekniği, çeşitli göz egzersizleri vasıtasıyla, göz algılama kapasitesini ve duraklama esnasında gözün okuma alanını geliştirme temeline dayanıyor.
Okuma ve anlama hızını yüzde 200'le yüzde 400 yükselttiği belirtilen hızlı okuma tekniği, metnin tümünü, daha doğru bir odaklanma ve daha hızlı bir algılama ile okumak olarak da tanımlanıyor.
Hızlı okuma tekniklerindeki egzersizlerle bu şekildeki okuma alışkanlığı değiştiriliyor, gözün algı hızı artırılıyor.
PSİKOMOTOR DAVRANIŞ
“Hızlı okuma psikomotor bir davranış. Bu psikomotor davranış alışkanlıklarla ilgilidir. Ayakkabı bağlamak gibi. Nasıl ki ayakkabımızı düşünmeden bağlayabiliyoruz ve aynı anda konuşabiliyoruz, bu da öyle” diyen Hatice Çavlan, “Bir aylık eğitimle beyni ikna edip alışkanlıkları değiştiriyoruz” dedi.
Çavlan, gözün de kaslardan oluştuğunu ve güçlendikçe daha hızlı gördüğünü vurguladı.
"ANLAMAYI DA ARTIRIYOR"
Çavlan, hızlı okuma eğitiminden geçenlerin okumada ve anlamada hata payının yükselip yükselmediği sorusunu yanıtlarken, aksine hızlı okumanın, anlamayı da artırdığını söyledi.
“Hızlı okuma ile hızlıcana okuma arasında fark var. Hızlı okumadan kastımız bütün kelimeleri eksiksiz olarak beyne göndermektir. Oysa böyle bir eğitimden geçmeyenler hızlıcana baktığında bazı şeyleri kaçırabilirler, bu da normaldir” diyen Çavlan, kursu tamamlayanların gerçekten anlayarak ve özümseyerek hızlı okuduğunu, bunun da bilimsel yöntemlerle ölçüldüğünü belirtti.
Çavlan, hızlı okuma eğitimiyle okuma hızının ortalama 2,5-3 kat arttığını kaydederek “Elbette insandan insana değişir. Dakikada 800 küsur kelime okuyan da var, 400 kelimede kalan da var” dedi.
Hatice Çavlan, hızlı okuma tekniklerinin tarihçesiyle ilgili de bilgi verdi. Bu konunun, 2. Dünya Savaşı sırasında Londra’yı bombalayan Alman uçaklarını gözetlemek ve sirenlerle halkı sığınaklara yöneltmek için konulan gözlemciler için bulunduğunu belirten Çavlan, takistoskop adlı cihazın bu amaçla icat edildiğini ve saniyenin 40’ta 1’i kadarki sürede duvara bir fotoğraf yansıtıp kaybeden bu aletle göz egzersizleri yaptırıldığını, böylece savaştaki can kayıplarının azaltıldığını ifade etti.
Savaştan sonra aletin Amerikalılarca fotoğraf yerine yazı konulmasıyla geliştirildiğini ve böylece hızlı okuma tekniklerinin 1950’lerde başladığını ifade eden Çavlan, bu kurstan geçenlerin sadece okurken değil, trafikte veya bir şey ararken de görüntüyü yakalama hızlarının arttığını söyledi.
Çok bilinmese de Merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın da bu eğitimden geçtiğini, bunu kendisiyle de konuştuğunu belirten Çavlan, Denktaş’ın 1960’lı yılların sonunda bu eğitimden geçtiği için dakikada 600 kelime okuyabildiğini ifade etti.
EĞİTİMLER NASIL YAPILIYOR?
Kursların nasıl yapıldığı konusunda bilgi veren Çavlan, hızlı ve etkin okuma eğitimlerini kursiyerin bilgisayarına bir program yükleyerek başlattıklarını ve her gün bir saatlik egzersizin şart olduğunu söyledi. Çavlan, bir aylık sürede altı kez de kendisinin kursiyerlerle bir araya gelerek çalıştıklarını ve ölçümler yaptıklarını anlattı.
Hatice Çavlan, 20’nci günden sonra anlayarak okuma kısma geçtiklerini ve kalan sürede de kağıttan anlayarak okumayı pekiştirdiklerini ifade etti.
ÜÇ YILDA 300 KURSİYER
Üç yıldır bu işi keyifle yaptığını vurgulayan Çavlan, KKTC’de üç yılda 300 civarında kişinin kursa katıldığını genellikle hayatında okuma büyük yer kaplayan meslek profesyonelleriyle çalıştığını söyledi.
"YARIŞ ARTIK BİLGİDEN ÇOK ZAMANLA İLGİLİ"
Barolar Birliği’yle bir yıl süren hukukçuların katıldığı büyük bir projede çalıştığını, Cumhurbaşkanlığı personeline, KTAMS üyelerine ve Başbakanlık’ın Lefkoşa Surlariçi’nde yaz aylarında öğrencilere yönelik kurslarında çalıştığını belirten Çavlan, “Zamanımızda bilgiye ulaşım artık çok kolaylaştı. Yarış, bilgiden daha fazla zamanla ilgilidir” yorumunda bulundu.
Çavlan, öğrencilerin üniversiteye girişlerde başarı grafiğinin düştüğü gözlemini de paylaşarak “Bence sorunları zamanla ilgilidir. Çünkü bu öğrencilerin okuldaki eğitimlerinde eksiklik varsa dershaneye gidiyorlar, eksiği tamamlıyorlar. O zaman sorun zamandır. Gençlere yönelik de çalışmak istememin nedeni budur” diye konuştu.
İnsanların bilgilerinin yüzde 80’inden fazlasını okuyarak kazandığını, okumanın sadece kitap, dergi, gazeteyle sınırlı olmadığını; marketteki ürünlerin üzerinde yazılanların da okunduğunu kaydeden Çavlan, “Günümüzde insanlar bilgi kaynaklarına çok kolay ulaşıyor, onlara daha çok ulaşmak için daha süratli olmak lazım. Sıradan insanların veya profesyonel insanların da kendini geliştirmesi gerekir” dedi.
Çavlan, hızlı okuma eğitiminin 13-14 yaşın üzerindeki bireylere uygun olduğunu kaydederek “Hızlı okuma herkesin işine yarar, o noktada ısrarlıyım” dedi.
“OLAYI İÇSELLEŞTİRİP DİSİPLİNLİ ÇALIŞANLAR BU İŞİ BAŞARIR”
Hızlı ve etkin okuma kursunda başarılı sonuç almak için olayı içselleştirmenin şart olduğunu vurgulayan Çavlan, özetle şunları söyledi:
“Günde bir saat egzersiz şart. Disiplin gerekli. 'Bugün yapamadım yarın iki saat çalışırım' demekle olmaz. O yüzden insanlar kursu alacağı dönemi iyi seçmeli. Egzersizi gün içinde ikiye de bölebilirsiniz. Ciddi bir konsantrasyon gerektiren egzersizler değil, aynı anda bir şey dinleyebilirsiniz, konuşabilirsiniz, sadece gözünüzü kullanırsınız. Telefonda konuşurken bile eğitim yapılabilir.
BİR AYLIK EGZERSİZLE ÖMRÜN SONUNA KADAR SÜRECEK BİR BECERİ... KATLANILABİLİR FEDAKARLIK
Düşünün, bir ay egzersiz yapacağım ve ömrümün sonuna kadar geriye dönüşü olmayan bir beceri kazanacağım. Sonrasında okuyacaklarımı en kötü ihtimalle üçte bir zamanla veya daha kısa zamanda bitireceğim. Bence bu, katlanılabilir bir fedakarlıktır. Çok da keyiflidir. Olayı içselleştirip disiplinli çalışanlar bu işi başarır.
Ben kursta herkese şunu sorarım: Kelimeleri gruplayabiliyor musun? Bu, çok önemli. Çünkü yere dökülen pirilileri bir bir toplamakla üç üç toplamak arasında fark var. Bu da onun gibi bir şey.”
Hatice Çavlan, “Hızlı okuma becerisinin yaşla ilgisi var mı?” sorusuna karşılık “Hiç alakası yok. Bu beceri her yaşta egzersizle kazanılabilir. O yüzden kursa katılanlara ilk önce ‘Bir ay boyunca günde bir saat ayırabilecek misin?” diye soruyoruz” dedi.
Konunun zekayla da ilgisi olmadığını belirten Çavlan, bu yöndeki soruya da “Zekayla ilgili kısmı buna ihtiyacın olduğunu tespittedir, sadece oradadır. Onun dışında bu bir göz egzersizidir” yanıtını verdi.
Etkin ve hızlı okuma eğitmeni Hatice Çavlan, okurken gözün soldan sağa kayıp semboller önünde durup bunları beyne gönderdiğini, esas okuyan organın da beyin olduğunu, kursla gözün bir defada üç kelimeyi görüp beyne göndermesini sağlamanın amaçlandığını anlattı.
“Şu ana dek eğitim verdiklerimin yarısı 3 kelimeyi yakaladı, yarısı 2 kelimededir” diyen Çavlan, “Ben bu işi başarabilir miyim?” diyenlere de “Bu egzersizler ister istemez gözünüzü süratlendirir. Göz de kaslardan oluşur. Görüntüyü daha süratli gönderdiniz mi, ortalama sürat artar. Bir de gruplamayla ilgili sıkıntıyı çözerseniz, zaten olay bitmiştir” diye seslendi.