Nihayet iple çekilen 16 Nisan da geldi, geçti.Memleketteki onca karışıklığa ve olağanüstü hale rağmen adeta yangından mal kaçırırcasına Anayasa değişikliği ile ilgili referandum yapıldı. Yapılmasına yapıldı da maalesef sonuçlara yine şaibe karıştı. İktidar ancak yüzde 51 evet oyu aldı. Aldı mı almadı mı o da şüpheli ya…Bu oyu hakkıyla aldığını varsaysak bile netice yine de Tayyip Erdoğan’ın ve iktidarın yenilgisi oldu. Bu onların söylemlerine göre bir zafer değil önceki seçimde aldıkları oyun çok aşağılarına düşmeleri itibarı ile bir hezimettir. Eşit şartlarda gerçekleşmeyen kampanya döneminde devletin bütün olanaklarını kullanmalarına, baskı ve zorlamalara rağmen, tv. kanallarının birkaç tanesi hariç hemen hepsini, gazetelerin çoğunu, meydanları, devlete ait uçakları, salonları sadece kendi propagandaları için kullandıkları ve Hayır’cıların tüm imkanlarını engelledikleri halde alınan bu sonuç onların telafuzu ile bir zafer değil bir yenilgidir ancak. Kaldı ki bu sonuç bile şaibelidir. Mühürsüz pusulaların yasalara göre geçersiz olması gerekirken ve kullanılan iki buçuk milyon oy bu durumdayken bu seçimin meşru olması mümkün müdür? Hukuksuzlukta zirve yaparak, toplumu ikiye bölerek, bütün devlet imkânları kullanılarak ancak ‘Evet’ sonucu alınmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı şüpheli galibiyetine rağmen ne yazık ki alışılmış ifade tarzından, kullandığı dildenvazgeçmemekte ısrarlı…Tüm vatandaşlarını kucaklayan bir dil kullanmak yerine “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye” veya “Atı alan Üsküdar’ı geçti” gibi deyimlerle halkı tahrik etmekten geri kalmadığı gibi YSK nın usulsüz uygulamasını protesto etmek amacı ile sokaklara dökülüp isyanını tencere tava ile yatıştırmaya, hak aramaya çalışanlara da yine bir Cumhurbaşkanına değil sade bir vatandaşa bile yakışmayan amiyane sözlerle ve alay edercesine “Tencere tava bunlar hep ayni hava” diyerek kışkırtmakta, tansiyonlara zirve yaptırmakta bir sakınca görmüyor. Nasılsa atı alıp Üsküdar’ı geçti ya…
Geçmişte yapılan başka bir seçimde oy pusulası ve zarfının mühürsüz olduğuna itiraz edip seçimi iptal ettiren bir siyaset adamı olan Erdoğan, bugün YSK nın ayni uygulamasını geçerli sayıyor hatta belki de geçerli sayılmasını empoze edebiliyorsa böyle bir kişilikten adalet beklemek ne kadar mümkün olacaktır diye düşünmeden edemiyor insan.
Başbakanlığı döneminde idamın kaldırılması taraftarı olan sn Cumhurbaşkanı bugün halk isterse onu da imzalarım, hatta gerekirse yine bir referandum yaparız diyor.Et de bıçak da elinde olduktan; YSK yı da o idare ettikten sonra yapar. Onu da yapar…
Bu duruma “ Allah sonumuzu hayır etsin” den başka ne denir ki?..