Kıbrıs görüşmelerinin başladığı tarihten sonra ilk kez böylesi kalabalık bir görüşmeye şahit olacağız.
Neredeyse yarım asırlık süreçte hep BM gözetiminde görüşmeler yürütülmüştür.
Annan planı’nın referanduma sunulmadan önce son şekli liderler arasında Burgenstock’da verilmiştir. Sadece geriye kalan uzlaşılmayan boşluklar da BM tarafından doldurularak referanduma sunulmuştur.
Annan planının taraflar arasında net uzlaşılmayan bir metin olması ve de espirili bir yaklaşımla.planın Charlie Chaplin,Sergey Rachmaninow ,George Simenon , Shirley MacLaine , ve Yul Brynner gibi ünlüleri ağırlayan bir otelde hazırlanması referandumda iki Tarafın da oyunun EVET olmasını engellemiştir.
Aradan geçen on bir yıl sonra 11 Şubat 2015’de tarafların bu tarihle anılan belge üzerinde görüşmeler yeniden başlamıştır.
Görüşmelerde amaç bu kez iki liderin da mutabakatı ile bir planın hazırlanmasıydı.
Halbuki böyle bir belgenin liderlerce hazırlanamayacağı net olarak artık ortaya çıkmıştır.Akıncı görüşme süreci içerisinde bunun bilincinde hareket etmiş ve toprak ve harita konularını içeren maddeleri ikil görüşme masasından uzakta tutmuştur.
Şimdi gelinen nokta artık görüşme sürecinin sonunu belirleyecektir. Artık tüm taraflar orda olacaktır. Konu ile direkt ilgisi olanlar da indirekt ilgisi olanlar da temsilcileri ile orda olacaktır. Sanki BM genel kurulu gibi.
Görüşme masasında sonuçlanacak konu sadece Kıbrıs değildir.
Kıbrıs’ın yer altı kaynaklarının nasıl ve kimler tarafından kullanılacağı.
Israil ve bölgede düşük maliyetli enerji üreten ülkelerin transit olarak bunu Avrupa’ya taşımaları.
Mısır,Israil ve Kıbrıs’a ait Akdeniz’de münhasır bölgelerinde gaz ve petrolün en güvenilir şekilde Avrupa’ya aktarılması.
Bu konuda döşenecek hatların güvenliği.
Görüldüğü gibi masadaki sorun artık sadece iki taraf arasında değildir.
Tüm yukarıda belirttiğim konularda taraflar uzlaşmak zorundadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Israil ile imzaladığı adadaki yer altı sularının yönetimi anlaşması vardır. Buna karşılık Türkiye’den Kıbrıs’a gelen su hattı vardır. Bu su hattının ihale ile kuzeydeki yer altı kaynaklarının kontrolü da dahil özel sektöre devri vardır.
Ada üzerinden Avrupa ülkelerine taşınacak Elektirik hatlarının nasıl olacağı vardır.
Akdeniz’de münhasır bölgelerde çıkarılacak gaz ve petrolün en güvenli şekilde Rusya’nın da kabul edeceği bir çözüm arayışı vardır.
Türkiye’yi direkt ilgilendiren AB süreci vardır.
Bu çok uluslu meselelerin yanında Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıslıları ilgilendiren Garantiler konusu vardır.
Türk tarafının kazanacağı uluslar arası kimliğe karşılık Türkiye’nin vereceği toprak vardır.
Haliyle mesele görüldüğü gibi sadece Kıbrıs konusu değildir.
Sonuçta çok uluslu bir paylaşım yapılacaktır.
Artık bu noktaya gelip tüm taraflar bir araya getirildiğine göre sonuç artık Cenevre’den sonra Kıbrıs için eskisi gibi olmayacaktır.