Bilgisayar, tablet ve cep telefonu gibi araçların kullanımının artmasıyla birlikte el, bilek ve boyun rahatsızlıklarında hastaların yaş aralığının düştüğünü belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Aşkın Nasırcılar, “Bundan 10 yıl kadar önce bel, boyun, el ve bilek rahatsızlıkları ile başvuran hastalarımızın çoğunluğu 40 yaş üzeri kişilerdi. Günümüzde ise hastalarımız çoğunlukla gençlerden oluşuyor ve bu gelecekte daha büyük sorunlara yol açabilir” dedi.
Türkiye’de her 10 haneden 8’inin internet erişimine sahip olduğunu ve akıllı telefon kullanımının % 90’ların üzerine çıktığını belirten Uzman Dr. Nasırcılar, “Günde ortalama 78 kez akıllı telefonumuza bakıyoruz ve bu istatistik, Avrupa ortalamasının 1.5 katı. Özellikle gençler, sabah uyandıkları andan itibaren 15 dakika içerisinde cep telefonu kullanmaya başlıyorlar ve bu oran ülkemizde %86 bandında seyrediyor. Gençlerin yoğun cep telefonu kullanımı nedeni ile yaşadığı duruş bozukluğu, boyun ağrılarını da beraberinde getiriyor. İnsanların cep telefonu kullanımı esnasında sürekli olarak boyunlarını eğik tutmaları sebebiyle boyun bölgesinde kireçlenme, kas bozuklukları, omurilik şekil bozuklukları gibi rahatsızlıkların görülmesi 30 yaşın altına indi” diye konuştu.
“İHTIYAÇTAN FAZLA KULLANILMAMALI”
Cep telefonu kullanım yaşının 10’lara kadar indiğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, dikkat edilmesi gereken noktaların altını çizdi:
“Cep telefonu ihtiyaçtan fazla kullanılmamalı, kullanılması gerekilen durumlarda ise olabildiğince vücuttan uzaktan tutulmalı ve devamlı aynı elde kullanılmamalı. Bel ve boyun problemleri ileride kalıcı hale gelebileceği gibi, ameliyat gerektirecek rahatsızlıklar haline de gelebilir. Gençlerimiz bu konu üzerinde maalesef fazla durmuyor.”
“HEMEN AMELIYATA BAŞVURULMAMALI”
Cep telefonu veya tabletlerin aşırı kullanılması sonucu oluşan rahatsızlıkların tedavisinde ilk çözümün ameliyat olmaması gerektiğini vurgulayan Nasırcılar, “Ameliyat, bu tip rahatsızlıklarda başvurulacak en son çaredir. Ameliyat safhasından önce fizik tedavi uygulamalarıyla ciddi başarılar elde edebiliyoruz. Uzmanı tarafından yapılacak muayene, röntgen, MR yöntemleri ile teşhisi doğru tanımlayıp hastanın doktoru ile birlikte yol çizmesi gerekiyor. Ayrıca yeni nesil tedaviler olarak tanımlanan ozon terapi, PRP, fitoterapi, proloterapi, PRGF ve kök hücre tedavileri de fizik tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığı noktalarda hastalara çare olabiliyor” dedi.