CHP'den kadınların gözaltına alınmasına tepki: Kanunda zıplama suçu var mı; reforma kim inansın?

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılan kadınların gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılan kadınların gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Özel, "Geceleyin 18 kadını ‘ifade alacağız’ diye topluyorlar. Reform daha ilk dakikadan nasıl samimiyetsizliği içerdiğini gösteriyor. Kadınlar protesto yöntemi olarak zıplıyordu. Hepsinde maske vardı. Hukukun en temel ilkeleri. Kanun açık suç saymadığı fiil için kimseye ceza verilemez, güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda zıplama suçu var mı? Zıplayanları da nasıl seçmiş, bildiklerini gitmiş toplamış. Siyasetçileri, aktivistleri daha önce kayıt tuttuklarını. Sonra ‘reform yapacağım’, kim inansın kim güvensin?" diye konuştu. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Madem çok iyi enerji bakanıydı keşke orada tutaydın da başımıza bu felaket gelmeyeydi. ‘Damat kadar taş düşsün başınıza…’ Düştü zaten. Keşke benim başıma damat düşeydi, memleket kurtulaydı. Memleketin başına meteor düştü, ay kadar taş düştü, memleket ezildi, memleketin başına taş yağdırdınız bu damadın yaptığı işlerden… Esnaf, çiftçi, memur köylü ezildi. Damadın damatlığına lafımız yok. Memnunsan ne mutlu. Biz bu adamın ülkeye yaptığından şikayetçiyiz. ‘Damat nerede’ diyoruz. Sağlığını merak ettiğimden, gül yüzünü merak ettiğimden sormuyorum. Bu yaptıklarının hesabını versin diye soruyorum” diye seslendi.

CHP Grup Başkanvekili Özür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Bilim Kurulu ile Şahsım Bilir Kurulu arasında sıkıştı"

Sağlık Bakanı'na geçen sene bu zaman önemli bir kredi açmıştık. 40 üzerindeki önerilerimizi kapalı zarfta sunduk. Yaptıklarını takdir ettik, yapmadıklarını eleştirdik. Sağlık Bakanı bir süre sonra iki yapı arasında sıkıştı kaldı. Bir tarafta Bilim Kurulu, bir tarafta şahsı bilir kurulu... Şahsı bilir kurulunun baskıları altında belki Hipokrat yeminine sadık kalamadı. Sayıları gizledi. Manipüle etti. Öyle şeyler söylediler ki mızrak çuvala sığmayınca açıklamak zorunda kaldı. Almanya 28 gün kapanırken, Türkiye bu sefer hafta sonu kapanmayı, 9'dan 5'e kapanmayı, kafeciyi, büfeciyi kapatarak önlem almaya çalıştı. Bugün gelinen noktada günlük vaka sayısı 15 binin üzerine çıktı. Tehlike çanları hepimiz için çalıyor. Buradan verilerin saklanmaması gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. Meclis'teyiz, ilk günden beri şunu söyledik: Evet milletvekillerinin hastalanma oranı toplumun on katı. Aşı yapacaksınız. ama burada personel var, bizi takip eden parlamento muhabirleri var, onların da aşılarının ivedilikle olması lazım. Elbette öğretmenler, lokanta esnafı…

"Sağlık Bakanı'nın yarım günde aşılama rakamına 10 günde erişemedik"

 Sağlık Bakanlığı'nın söylediği rakama yani yarım günde aşılayacağını söylediği rakama 10 günde erişemedik. Son 10 günde tam 750 bin kişi aşılanmış. Sağlık Bakanı'nın söylediğine göre 20 kat daha az.

"Erdoğan, "para duruyor" diyorsa müjde"

 Neden kapanamıyoruz 14 gün. Cumhurbaşkanı 'para var' diyor. Bu paranın gittiğini tüm ekonomistler görüyor. AK Parti, bütün suçlulardaki suç üstü yakalandığındaki ilk refleks olarak savunma telaşına girmişti. 'Dış güçlerde savaşta harcadık' diyenler bile oldu. Canikli, döküm veriyor, makul gösteriyordu... Recep Tayyip Erdoğan şimdi inkar ediyor. Nasıl yok olduğunu izah etmeye çalışırken, 'para duruyor' diyor. Herkes olmadığını biliyor, ama 'ben ne söylersem inanacak kitlem var' diye yalan söylüyor. Duruyorsa hiçbir sıkıntımız yok, ihtiyacı olana verelim değil mi? 128 milyar paramız varsa, etrafındaki polislere, tüm polislere, söz verdiği din görevlilerine, memurlara 3600 ek gösterge verdiği herkese müjdeler olsun. Polis emekli olunca çalışmak zorunda kalmayacak. Para duruyorsa örneğin 4 milyon işsizimize 85 yıl maaş verebiliriz. EYT'liler, 'gençsiniz 55 yaşında çalışırsınız' dedikleri EYT'lilerin 37 yıllık maaşları hazır, Tayyip Erdoğan 'para duruyor' diyorsa... Ramazan davulcusu gibi kapı kapı gezelim, 24 milyon hane var, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek onuruyla size 40 bin lira getirdik" diyorsun... 83 milyon kişi, 7'den 70'e herkese 10 bin dağıtabiliriz. Bu söyle bir para. Milli gelirimizin yüzde 20'sidir. Son 10 yılda gelen yabancı sermayenin toplamına eşittir. Bütçe harcamalarının yüzde 75'dir. Devletin son 7 yılda ödediği faizin toplamıdır. Kamunun bütün borcunun yarısıdır. Özelleştirmedeki gelirimizin iki katıdır.

"Keşke benim başıma düşeydi, memleket kurtulaydı"

Dün çıkmış, ilk başta sustu, şimdi damadı övüyor. Nasıl övüyor? Çok iyi bir enerji bakanı olarak. Bu paralar enerji bakanıyken gitmedi ki. Ekonomiden, Hazine’den, Maliye’den sorumluyken gitti. Madem çok iyi enerji bakanıydı keşke orada tutaydın da başımıza bu felaket gelmeyeydi. ‘Damat kadar taş düşsün başınıza...’ Düştü zaten. Keşke benim başıma düşeydi, memleket kurtulaydı. Memleketin başına meteor düştü, ay kadar taş düştü, memleket ezildi, memleketin başına taş yağdırdınız bu damadın yaptığı işlerden… Esnaf, çiftçi, memur köylü ezildi. Damadın damatlığına lafımız yok. Memnunsan ne mutlu. Biz bu adamın ülkeye yaptığından şikayetçiyiz. ‘Damat nerede’ diyoruz. Sağlığını merak ettiğimden, gül yüzünü merak ettiğimden sormuyorum. Bu yaptıklarının hesabını versin diye soruyorum.

"Kararı çoğaltıp yollayacağız"

 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin ‘saçmalama damat’ kararına Berat Albayrak itiraz etmiş. 7. Sulh Ceza Hakimliği ‘ saçmalama, damat o kadar da olmaz’ demiş, 8. Sulh Ceza Hakimliği, bizim tweetlere erişim engeli… Harikulade karar. ‘Damat nerede’ diye sormak bir kişinin suçlu olduğunu ispatlamadan suçlu gibi gösteriyormuş. Bunu çoğaltıp bir tane Süleyman Soylu, bir tane Fahrettin Altun’a bir tane Recep Tayyip Erdoğan’a yollayacağız. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine bütün terör örgütlerini yakıştırdınız. 9 tanesi hariç, hepsini bıraktılar. 9 tane tutukluyu bizzat ziyaret ettim. Gösteri Yürüyüş Kanunu'na muhalefet, halkı kin ve nefrete sevk etmek… Birisinde bir terör örgütünün adı yazmıyor.

"Kanunda zıplama diye suç mu var"

 İnsan Hakları Eylem Planı... Yarın da ekonomi reform açıklanacak. Kimsenin heyecanlanmadığı reformlar... 19 yıldır sürekli reform yapıyorsunuz. Ülkeyi Bay Kemal yönetiyor olsa eyvallah. Her gün sataştığın İsmet Paşa'dan mı devraldın? Daha müjdesinin tükürüğü kurumadan, bunu yazan basının mürekkebi kurumadan, ancak söze geldiğinde söylüyorlar. Geceleyin 18 kadını ‘ifade alacağız’ diye topluyorlar. Reform daha ilk dakikadan nasıl samimiyetsizliği içerdiğini gösteriyor. Kadınlar protesto yöntemi olarak zıplıyordu. Hepsinde maske vardı. ‘Kork kork Tayyip, kadınlar geliyor’, ‘zıpla zıpla, zıplamayan Tayyip.’ Kadınlar zıplıyor. Bu sloganlardan ‘cumhurbaşkanına hakaret suçu çıkardık, maske olduğundan da kimin attığını bilemedik, zıplayanları getirdik’ diyor. Hukukun en temel ilkeleri. Kanun açık suç saymadığı fiil için kimseye ceza verilemez, güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda zıplama suçu var mı? Zıplayanları da nasıl seçmiş, bildiklerini gitmiş toplamış. Siyasetçileri, aktivistleri daha önce kayıt tuttuklarını. Sonra ‘reform yapacağım’, kim inansın kim güvensin?

"Bu vetoyu kınıyoruz"

Salgında bir yılın sonuna geldik. Bir eleştiri ile başlamak istiyorum. Bu eleştirimiz bugün ortaya çıkan bir bilgi var. Dünya Ticaret Örgütü yoksul ülkeler için verilerin bütün dünyaya paylaşılması talebini İngiltere, İsviçre, AB üyeleri tarafından veto edildi. İnsanlık ölmüş diye bir söz var. İnsanlığın öldüğü noktadayız. Kıtadan kıtaya füze atmak marifet değil, virüsü engellemek marifet. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya Sağlık Örgütü'na mektup yazdı. Dünyadaki 118 ülkedeki siyasi akrabalarımıza da yazdık. 'Aşıda gerçek bir adalet olmalıdır' dedik. Her birimiz önce yönetimi değiştirmeliyiz sonra Türkiye'nin yeni iktidarının bu eşitsizliklerle de mücadele etmesi lazım.  Bu vetoyu tarihin önünde kınıyoruz ve alçaklık olarak görüyoruz.