Rum basını süreci çok iyi yürütüyor.
Liderler düzeyinde yapılan her toplantı sonrası görüşülen konulara dair Rum medyasına sızdırılan haberler anında kamuoyuna aktarılıyor.
Birçok konuyu bizler de Rum basınından öğreniyoruz.
Ama doğru ama yanlış.
Tabi ki bu bir algı operasyonunun uzantısıdır.
Ve/fakat ne olursa olsun hepimizi etkilemektedir.
Peki ne yapmalı?
Rum basınından gelen haberlere itibar etmemeli miyiz?
Kesinlikle buna katılmıyorum.
Lakin bu konuda Türk liderliğinin daha doyurucu bilgilerle halkı bilgilendirmesinin önemine dikkat çekmek istiyorum.
Zira eğer bu bilgiler doyurucu bir nitelik taşımıyorsa, Rum medyası kaynaklı çıkan haberlerin etkili bir biçimde Kuzey’de yankı bulması kaçınılmazdır.
Ve açıkçası bugüne kadar da böyle olmuştur.
Her görüşme sonrası Rum medyasında görüşmelere dair çıkan haberler gündemi belirlemiştir Kuzey’de.
Peki neden?
Çünkü Geney’de bu konuda Rum liderliği kaynakları ile Rum medyası arasında ulusal bir işbirliği yapılıyor.
Başarılı bir enformasyon yürütülüyor.
Ki Kuzey’de Türk liderliği her görüşme sonrasında basını bilgilendiriyor olmasına rağmen, Rum medyasından çıkan haberlerin doyuruculuğu karşısında etkisiz kalıyor.
Bu da hepimize olumsuz yansıyor.
Dolayısı ile Türk liderliğinin konu ile ilgili yapacağı her bilgilendirmenin daha etkili ve anlaşılır olması gerekmektedir.
Aksi takdirde Rum medyası kaynaklı gelen bilgiler ışığında Kuzey’de gündem belirlemeye devam edeceğiz.
Hoş sadece bu da değil.
Aynı zamanda Kuzey’deki çözüm istenci de bu yolla motivasyon kaybediyor.
Çözüm beklentisi yerini bilinmeyenlerle dolu bir sürece bırakıyor.
Bu durum da haliyle adanın her iki yanında bulunan ve şiddetle çözüm istemeyen grupların konuyu istismar etmesine olanak tanıyor.
Kısacası çözüm süreci sulandırılarak, çözümsüzlük bloku güçleniyor.
İşte bu nokta da Türk liderliği etkisiz kalıyor.
İyi niyetle sürdürülen çabaları sorgulatır hale getiriyor.
Nitekim Rum basınına sızdırılan en son konulardan birisi olan 4 özgürlükler mevzusundaki yakınlaşmanın içeriğinde ne olup bittiği konusunda olduğu gibi.
Ya da toprak konusunun Kıbrıs dışında bir oturumda ele alınabileceği haberinin yarattığı spekilasyonlar gibi.
Federal devletin vatandaşlık kriterleri gibi.
Bütün bunlar Kuzey’de ciddi şekilde akılları karıştırıyor.
Zaman zaman bu konularda Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü Sayın Burcu’nun yaptığı açıklamaları görüyoruz.
Keşke bu ve benzeri konularda daha stratejik hamleler yapılabise iletişim adına..
Zira bu açıklamalar çoğunlukla Rum basınından görüşmelere dair bilgilerin kamuoyuna aktarılmasından sonra Kuzey’de oluşan tepkiler sonrası yapılıyor.
Ve her seferinde bunlar savunma içgüdüsü ile yapılıyor.
Halbuki bu böyle olmak zorunda değil.
Kıbrıs Türk Liderliği her seferinde Rum medyası aracılığı ile çıkan bu haberleri yalanlama gayreti içerisinde neden olsun?
Bunun yerine gündeme neden hakim olmasın?
Süreci neden yönetmesin?