Çin'de Covid-19 politikasındaki ani yön değişikliğiyle 2022 sonunda katı kontrol tedbirlerinin gevşetilmeye başlanmasının ardından 1,4 milyar nüfuslu ülkede salgın giderek yayılırken dünya bu yayılmanın tehlikeli yeni varyantlar ortaya çıkarmasından ve başka ülkelerde yeni salgın dalgalarına yol açmasından endişe ediyor.
Pekin yönetiminin, 8 Ocak’tan itibaren Sınır Sağlığı ve Karantina Yasası uyarınca uygulanan kısıtlamaların kaldırılacağını ve sınırlarını dış dünyaya açacağını ilan etmesinin ardından çok sayıda ülke Çin’den gelen yolculara yönelik tedbir alacağını açıkladı.
Çin, tedbirlerin gevşetilmesinin ardından dünyada şimdiye dek görülen en büyük Covid-19 yayılmasıyla karşı karşıya. Sağlık otoriteleri günlük vaka, ölüm ve hasta sayılarını açıklamayı bırakırken her gün milyonlarca yeni vaka ve binlerce ölüm olduğu tahmin ediliyor.
Hastanelerde, kliniklerde, morglarda ve cesetlerin yakıldığı krematoryumlardaki artan yoğunluk salgın tablosunun vahametini ortaya koyuyor.
Öte yandan, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve uluslararası sağlık otoriteleri, bilgi paylaşımındaki eksikliğe dikkat çekerek Pekin yönetiminden vaka ve ölüm sayılarını, virüs varyantlarının genetik özelliklerini ve tedavi ile aşılama durumuna ilişkin verileri şeffaf şekilde paylaşmasını talep ediyor.
Covid-19 salgınında ilk vakaların, 2019 sonunda ülkenin orta kesimindeki Hıbey eyaletinin Wuhan şehrinde görüldüğü Çin, o günlerde sebebi bilinmeyen gizemli solunum rahatsızlığı şikayetiyle ilk hastaların hastanelere başvurduğu ve ilk ölümlerin yaşandığı ülke olmuştu.
Çin, salgının başından beri uyguladığı, “sıfır vaka” olarak adlandırılan katı salgın önleme ve kontrol tedbirleriyle virüsü uzun süre kontrol altına almayı başarmış fakat büyük ekonomik kayıplara yol açan bu tedbirler, Delta ve Omicron gibi bulaşıcılığı yüksek varyantların sebep olduğu mükerrer salgınlar nedeniyle günlük hayatı sürdürülemez hale getirmişti.
Devlet Konseyine bağlı Müşterek Salgın Koruma ve Kontrol Mekanizması, 7 Aralık 2022’de Covid-19 tedbirlerinin uygulanmasında benimsenecek yeni yaklaşımı duyururken geniş çaplı kapanma, merkezi karantina ve seyahat yasakları gibi kısıtlamaların terk edileceği, hastalık belirtisi göstermeyen veya hafif belirti gösteren vakalar ile onlarla yakın temastakilerin bundan böyle evlerinde karantinada kalabileceği bildirdi.
Sıfır vaka politikasının üzerine oturduğu sac ayaklarını tümüyle ortadan kaldıran yaklaşım değişikliği, uygulama açısından tam bir “U dönüşü” oldu. Değişikliğin ilan edilmesinin ardından tüm ülkede tedbirler gevşetilmeye, kısıtlamalar birbiri ardına kaldırılmaya başlandı.
Ancak ani değişim, ülkeyi hazırlıksız yakaladı. Tedbirlerin gevşetilmesiyle salgın yeniden yüzünü gösterirken virüs hızla yayıldı, çok sayıda kişi hastalandı. Vaka sayıları artık kaydı tutulamayacak kadar artarken hastanelerde ve acil bakım kliniklerinde büyük yoğunluk meydana geldi.
Merkezi Londra’da bulunan sağlık veri hizmetleri ve analiz şirketi Airfinity’nin tahminlerine göre, ülkede aralık ortasında günlük vaka sayısı 1 milyonu aşarken ay boyunca 18,6 milyon kişi Covid-19’a yakalandı. Şirket, günlük ölüm sayısının ise aralık sonunda 9 bine ulaştığını tahmin ediyor.
Şirketin eyaletlerden topladığı verilerle geliştirdiği modele göre, salgında gelecek üç ayda iki dalganın ortaya çıkacağı öngörülüyor. Başkent Pekin ve Guangdong eyaletindeki büyük şehirlerdeki salgınların vaka artışını sürüklemesi beklenen ilk dalganın Ocak 2023’ün ortasında, Çin yeni yıl tatilinin ardından taşrada vakaların yayılmasıyla ortaya çıkacağı öngörülen ikinci dalganın ise Mart 2023’ün başında tepe noktasına ulaşması bekleniyor. Günlük vaka sayısının ilk dalgada 3,7 milyona, ikinci dalgada ise 4,2 milyona kadar çıkabileceği öngörülüyor.
Öte yandan Airfinity, Hong Kong’da şubat sonundan mayısa dek süren, Omicron’un BA.1 alt varyantının yol açtığı salgında ölüm sayılarından hareketle oluşturduğu projeksiyonla, Çin ana karasındaki benzer bir salgında 1,3 ila 2,1 milyon kişinin hayatını kaybedebileceğini öngörüyor.
Vaka tahminleri ve projeksiyonlar, Çin’in Covid-19 salgınında bugüne dek “tek bir ülkede görülen en büyük yayılmayla” karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Daha önce tek bir ülkede kayıt altına alınan en büyük yayılma, ABD’de Ocak 2022’de günlük vaka sayısının 900 bini aştığı salgın dalgasında görülmüştü.
Çinli araştırmacıların Eğitim Bakanlığı desteğindeki bilim dergisi “Frontiers of Medicine”da yayımladığı araştırmada da benzer öngörülere yer verildi. Araştırmacılar, salgının Pekin, Şanghay, Guangcou ve Çongçing gibi büyük şehirlerde tepe noktasına ulaştığı, yeni yıldan itibaren 22 Ocak’ta başlayacak Bahar Festivali’ne kadar daha çok orta büyüklükteki şehirlere ve ardından taşradaki yerleşimlere yayılmasının beklendiğini bildirdi.
BİRÇOK ÜLKE ÖNLEM ALMAYA BAŞLADI
Çin’in geleneksel yeni yıl kutlaması olan Bahar Festivali tatilinde büyük şehirlerdeki göçmenlerin memleketlerini ziyaret etmek için yapacakları seyahatlerle virüsün taşrada yayılabileceği, bölgeler arası gelişmiş farkları nedeniyle sağlık sisteminin yetersiz olduğu bu bölgelerdeki salgınların daha fazla can kaybına yol açabileceği öngörülüyor.
Öte yandan Çin’in tedbirleri gevşetmesi ve sınırlarını açacağını ilan etmesiyle artan vakalar ve kitlesel yayılmadan endişe duyan çok sayıda ülke, Çin’den gelecek yolculara yönelik tedbirler alacağını bildirdi.
Ulusal Sağlık Komisyonu, 26 Aralık’ta, Covid-19’un 8 Ocak 2023’ten itibaren “A kategorisi salgın hastalık” olarak ele alınmasına son verileceğini, Sınır Sağlığı ve Karantina Yasası uyarınca uygulanan kısıtlamaların kaldırılacağını duyurdu. Salgını nedeniyle askıya alınan pasaport ve vize işlemleri yeniden başlatılırken uluslararası uçuşlara getirilen kısıtlamalar kaldırıldı.
Açıklamanın ardından aralarında ABD, Hindistan, Japonya, Malezya, İtalya, İspanya, Fransa ve İngiltere, Avustralya ve Kanada’nın olduğu ülkeler, Çin ve bölgelerinden seyahat eden yolculara test uygulanması ve sağlık durumlarının izlenmesine yönelik tedbirler alacaklarını duyurdu.
DSÖ’DEN UYARI GELDİ
DSÖ de 30 Aralık 2022’de, Çin’in Ulusal Sağlık Komisyonu ile Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi yetkilileriyle yaptığı çevrim içi toplantıda artan vakalar karşısında bilgi paylaşımındaki eksikliğe işaret etti.
DSÖ yetkileri Çinli muhataplarından, “salgın durumuna ilişkin spesifik ve gerçek zamanlı verilerin düzenli aktarılmasını”, virüs numunelerinin DNA dizilimi, hastaneye yatışlar dahil olmak üzere hastalığın etkisi üzerine veriler, yoğun bakım ünitesine kabuller, ölümler, bağışıklık ve başta 60 yaş üzeri nüfus olmak üzere aşılama durumuyla ilgili verilerin paylaşılmasını talep etti.
Örgütün toplantıya dair yaptığı açıklamada, “DSÖ, verilerin düzenli takibi ve zamanında yayımlanmasının Çin’e ve uluslararası topluma, doğru risk değerlendirmesi yapmasına ve etkili yanıtlar geliştirmesine olanak sağlayacağı vurgulamıştır” ifadelerine yer verildi.
Çin test zorunluluğunun kaldırılmasının ardından vaka takibinin zorlaştığı gerekçesiyle Covid-19 verilerini günlük olarak yayımlamayı bırakmış, ayrıca ölüm istatistiklerinin tutulmasında yeni standart getirerek yalnızca birincil ölüm sebebi zatürre ve solunum yetmezliği olan ölümlerin Covid-19’dan sayılacağını bildirmişti.
Çin yönetimi, salgının başlangıcında dünya sağlık otoritelerini zamanında bilgilendirmediği, ardından da virüsün kökeninin araştırılmasına yönelik çabalarda şeffaf davranmadığı için eleştirilmişti. DSÖ’nün virüsün kökeninin soruşturulması için 2021’de Wuhan’a gönderdiği heyet, ilk vakalar ve can kayıplarına ilişkin ham verilere ulaşamadıklarından yakınmıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Çinli mevkidaşı Vang Yi ile 22 Aralık 2022’de yaptığı telefon görüşmesinde, “Covid-19 konusunda şeffaflığın uluslararası toplum açısından önemine” dikkat çekti.
Avrupa Komisyonunun Sağlık ve Gıda Güvenliğinden sorumlu üyesi Stella Kyriakides, Çin’de salgın tablosuna ilişkin güvenilir bilgiler ve yeterli test verisi olmadığını belirterek AB ülkelerine, seyahat kısıtlamaların ardından yolcuların uçaklarda bıraktığı atık suların ve diğer testlerin artırılarak genetik dizilime dair çalışmaların genişletilmesi tavsiyesinde bulundu.
İspanya Sağlık Bakanı Carolina Darias da Çin’deki büyük çaplı yayılmanın yeni varyantların ortaya çıkmasına yol açabileceğine işaret ederek “Ülkedeki sağlık durumu göz önüne alındığında, eşgüdüm içinde fakat daha önemlisi hızlı hareket etmenin önemini biliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.