Cinsel istismar ve şiddete uğrayan çocuklarda risk daha yüksek

Doç. Dr. Yasemin Saygıdeğer, dünya genelinde cinsel istismara ve şiddete uğramış çocukların epigenetik verilerini derleyerek astım hastalığına yakalanma risklerinin yüksek olduğunu belirledi.

Uzmanlar, cinsel istismara uğrayan ya da aile içinde şiddet gören, ilgisiz bırakılan çocukların beynindeki stres hormonlarının çok fazla salgılanması sonucu epigenetiklerinin etkilendiğini söylüyor.

Epigenetik, DNA’nın kendisini etkilemese de kişiden kişiye ve duygu durumuna bağlı olarak ileride bazı hastalık genlerinin açılmasına neden oluyor. Tokat ya da ufak azarın dahi çocuğu kronik hastalığa sürükleyebildiği belirtiliyor.

ÇALIŞMA CAMBRIDGE ÜNİVERSİTESİ DERGİSİNDE

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemin Saygıdeğer de dünya genelinde cinsel istismara uğramış ve şiddet görmüş çocukların epigenetik verilerini derledi.

Biyoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde yaptığı meta analiz sonuçlarını açıklayan Saygıdeğer, “Dünyada genelinde istismara uğramış bütün çocukların datasını derledik ve hepsinin epigenetik verilerine ulaştık. Bu verilerin hepsini tek tek bilgisayara girdikten sonra cinsel istismara uğramış çocukların hangi genlerinin etkilendiğine yönelik bir analiz yaptık. Buna meta analiz deniyor. Bilimsel olarak en üst düzey araştırma örneğidir. Burada cinsel istismar ve aile içi şiddetin astım ile ilgili genlerde çok büyük değişikliklere sebep olduğunu belirledik. Çalışma ile cinsel istismara uğramış, aile içi şiddet görmüş, ilgisiz kalmış çocukların, refah koşullarda yaşamış çocuklara göre daha çok astım riski altında olduğu ortaya çıktı. 4 kişilik bir ekip ile 1 yılda tamamladığımız analiz, Cambridge Üniversitesi dergisinde yayımlandı” dedi.

MUTLULUK-MUTSUZLUK DA ETKİLİYOR

Bu durumun epigenetik ile ilişkili olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Saygıdeğer, “Epigenetik, DNA’nın kendisini değiştirmeden o genin aktif olup olmayacağını belirler. Bazı hastalıklarda genlerin önemli olduğunu biliyoruz. Yediğimiz gıdalar, uğradığımız duygu durum bozuklukları, rahat yaşam, beslenme türleri, sağlık durumu gibi nedenler bazı genlerin epigenetik düzenlemesini etkiliyor. Mesela; mutlu bir insanda astım ile ilgili bir gen kapalıyken mutsuz bir insanda açık hale gelebiliyor. Kişinin astım ile ilişkili inflamasyonu uyaran bir gen aktif olduğu için alerjenlerden etkilenip, astım atağına girme riski daha yüksek oluyor” diye konuştu.

STRES HORMONU KAYNAKLI 

Cinsel istismara ya da şiddete uğrayan çocukların epigenetiklerinin etkilenmesinin, beyinden salınan stres hormonlarından kaynaklandığını dile getiren Doç. Dr. Saygıdeğer, “Bu durum kişiden kişiye, toplumdan topluma ya da algıdan algıya değişiyor. Örneğin; şiddet uygulayan ebeveynin çocuğa hissettirdiği her şeyle ilgili beyinden salgılanan stres hormonlarının etkisiyle bu durum DNA’ya kadar gidip, bazı genlerin açılması ya da kapanmasını sağlıyor. Bu mekanizma da epigenetiği düzenliyor. Bizim çalışmamız cinsel istismar ve aile içi şiddetin astım ile ilgili genlerde çok büyük değişikliklere sebep olduğunu gösterdi ama aslında bu çocuklarda kanser olasılığı da artıyor. KOAH dediğimiz kronik hava yolu kapanması ile ilişkili hastalıkta da artış var. Bunla ilgili ileri çalışmalarımız sürüyor. Dolayısıyla özellikle kronik hava yolu hastalıkları olmak üzere çoğu hastalık epigenetik durum nedeniyle çocukluktan başlıyor diyebiliriz” dedi.

Çocukların duygu durumlarına göre, tokadın dahi beyindeki stres hormonu salınımını artırarak epigenetiği etkileyip, ileri yaşta hastalık nedeni olabileceği konusunda uyaran Doç. Dr. Saygıdeğer, aile içi şiddetin ve ev kazalarının da takip altına alınması, ailelere eğitim verilmesi gerektiğini söyledi.