Sistemimiz ne? Sosyalist bir düzende mi yaşıyoruz? Yoksa; Vahşi, denetimsiz, despotik bir düzen mi bizimkisi? Lütfen, ilgili olanlar bir araştırma ( kamuoyu yoklaması ) yapsınlar ve yukarıda sorduğum soruları sokakta yürüyen yurttaşlarımıza sorsunlar? Yanıtları ne olur dersiniz? Vahşi, ayarı bozuk, çivisi çakılı kalmış, adalet terazisinin kefeleri delinmiş… Hangi elin, kimin gırtlağını sıktığı belli olmayan bir düzeni tarif edecekler size… Yasalar, kurallar, kararnameler ne oluyor peki? İşin püf virgülü burasıdır işte… Yasalar, kurallar, emirnameler… Polis, milis, jandarma, korucular ve bil umum bekçi ve korumalar; Egemenleri, para bubalarını korumak, kollamak ve desteklemek içindir! “ -Yazdıkların doğru değildir!” diyeniniz varsa, tartışmaya, aytışmaya ve atışmaya hazırım! *** Ne yazıyor Anayasamızda? “ – Her yurttaş yasalar karşısında eşittir!” Ne muhteşem ve iddialı bir söylem! Zümrüdü Anka kuşu efsanesi kadar büyüleyici, değil mi? En insancıl kapitalist ülkelerde bile, insanlar arasında eşitlikten söz etmek ne mümkün? Norveç ve İsveç başbakanları işlerine bisikletle giderlermiş! Unutulmamalı ki, o başbakanlar da sermayenin emrinde çalışıyor ve bisiklete binmekle “eşitlik” sağlanmıyor ne yazık ki… Volvo fabrikalarının, İsveç ağır silah fabrikalarının sahiplerinin bisiklete bindiklerini duydunuz mu? İnsanların sermaye rejimine karşı duydukları nefreti yumuşatmaya, ertelemeye yarayan bilinçli uygulamalardır söz konusu olan…
- yüzyılın sonlarından bu yana, Avrupa sosyal demokratlarının icat ettiği “ karma ekonomi” cingözlüğü tam da budur!
*** Arkadaşlarımız tarafından anlaşılması gereken en önemli husus şudur: “ – Şikayet etmekle, içi boş slogan atmakla, despot kapitalisti yola getirmek olası değildir!” Yıldırılmış, korkutulmuş insanlar nasıl şikayet etsin? Etse ne değişir ki… Daha ileriye gidilse, kitleler ayaklansa; despot kapitalistin hışmı, polis copu görüntüsüne dönüşür! Zaman zaman Avrupa ülkelerinde, sosyalist ve sosyal demokrat partiler iktidara geldiler… Son örnek Yunanistan’daki Syriza hareketidir! Tsipras Yunanistan’a sosyalizmi getirebildi mi? *** Sonuç… Halkı suçlamak, “müstahaksınız, size de bu yakışır” söylemleri, aydınlarımızın gafletidir… Aydınlar, Kültürlüler, Okumuş – yazmışlar despotların, faşistlerin yanında yer almasalardı, çok başka bir dünyada yaşıyor olacaktık! İşte yanı başımızda Türkiye’nin “aydın” insanlarının hal-i pür melali…(*) Tüm hukukçular, yazarlar, gazeteciler, öğretmenler, subaylar, sendikalar, işçiler… … aynı safta durabilseler; Türkiye’de bu gün yaşananlar, yaşanır mıydı? (*) Acınası durum, acıklı hal ( Osmanlıca)