Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz’in ergenlik döneminde yaşanan sorunları ele aldı.
Atilla Büyükgebiz’in bireylerin çocukluktan erişkinliğe geçiş aşaması olan ergenliği dönemi hakkında ebeveynleri bilinçlendirdiği“A’dan Z’ye Ergenlik” Destek Yayınları tarafından yayımlandı.
Büyükgebiz kitabında, ebeveynlerin sıkça sorduğu “erken ergenlik nedir, Çocuğumun boyu ne olacak, bizimle neden iletişim kurmuyor” gibi sorulara cevap verdi.
Kitapta, araştırmalar sonucunda erişkin yaş grubunda obez olanların çoğunun 6-19 yaşlarında da obez olduklarına yer verildi. Yazar bu sebeple, obezitenin önlenmesi için okul çağına ve ergenlik dönemine dikkat edilmesi gerektiğini dile getirdi.
“A’dan Z’ye Ergenlik” kitabında yer alan ilgili o kısım:
Şişmanlığın tedavisi her yaş grubunda zor ve ümit kırıcıdır. Onun için şişmanlık ortaya çıkmadan önce önlem alınması ve gelişmesinin önlenmesi sağlanmalıdır. Çocuk ve ergenlik obezitesinin, erişkin obezitesi için en önemli risk teşkil ettiği bilinmektedir. Öyle ki, ergenlik döneminde kilolarından kurtulamayan çocukların %70’i yani 10 obez ergenden 7’si erişkin yaşlarında da obez olmaktadır.
Araştırmalar, erişkin yaş grubunda obez olanların çoğunun 6-19 yaşlarında da obez olduğunu ortaya koyuyor. Bunun sebebi, fizyolojik olarak altı yaşından sonra vücutta artmaya başlayan yağlanmanın yoğun olarak artmasıdır. Normalde her çocukta altı yaşından sonra vücutta yağ dokusu artmaktadır, ancak eğer çocuk çok fazla gıda tüketip yeterli hareket-aktivite göstermezse; aşırı artan yağ dokusu erişkin obezitesine zemin hazırlamaktadır.
Bir çalışmada obez çocuklarda yağ hücre sayısının 11 yaşına kadar, obez olmayan yetişkinlerde bulunan ortalama yağ hücre sayısını aştığı belirlenmiştir. Bu nedenle okul çağındaki çocukların spor yapmalarının ve hareketsiz yaşam tarzından uzak durmalarının çok önemi vardır.
OBEZİTENİN ÖNLENMESİ
Çocukların boş zamanlarını değerlendirecek uğraşları olmalı ve böylece sıkıldıklarında yemek yemeleri engellenmelidir.
• Okullarda fiziksel aktivite özendirilmeli ve hatta zorunlu hale gelmelidir
• TV, bilgisayar başta olmak üzere ekran başında iki saatten fazla vakit geçirilmemelidir.
• “Fastfood” denilen hızlı hazırlanan ve tüketilen kalori içeriği fazla olan yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
• Kızarmış ve yağ içeriği fazla yiyecekler verilmemeli, sebze ve meyve yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır.
• Ailenin beslenme alışkanlıkları çocuğun beslenmesine göre değiştirilmelidir.
• Tatlılardan ve besin değeri düşük yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
• Düzenli ve sağlıklı yemek yeme alışkanlığı okul programlarına da girmelidir.
• Obezite oluşumunda tüketilen besinlerin kalori içeriği kadar yeme hızı da önemlidir. Yemek ne kadar hızlı yenirse, yemeğin bitmesinden önce gelişen doygunluk hissi de o kadar az olur. Bu nedenle yemeğin yavaş yenmesi ve iyi çiğnenmesi gerekir. Yemek yemeye başladıktan ortalama 20 dakika sonra beyne doyma mesajları gider; bu nedenle yemeğin yavaş yenmesi ve besinlerin iyi çiğnenmesi önemlidir.
• Az yağ tüketilmeli ve zeytinyağı tercih edilmelidir.
• Tuz, un ve şekerden uzak durulmalıdır.
• Porsiyonlar küçük tutulmalı, gerekirse evdeki büyük tabakların yerine daha küçükleri kullanılıp, ikinci porsiyonlardan uzak durulmalıdır.
• Az ve sık yemek (3 ana ve 2-3 ara öğün) sürekli tokluk hissi sağlar, uzun süre açlıktan sonra görülen insülin salınımını da önler ve insülin direnci riskini azaltır.
• Kahvaltı düzenli yapılmalıdır, şekerli ve gazlı içeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.
• Arabaya binmek yerine yürünmeli veya bisiklete binilmelidir.
• Hafta sonları ailece spor yapma olanakları yaratılmalıdır.
• Yiyecek ödülü vermekten, sakız çiğnemekten kaçınılmalıdır.
• Besin üreticileri, sivil toplum kuruluşları, derneklerle iş birliği içinde olunmalıdır.