Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, koronavirüslerin yedi türünden dördü hafif semptomlara neden olurken, geri kalan üçünün (SARS, MERS, COVID-19) ölümcül hastalıklara yol açtığını söyledi. Prof. Dr. Gölbaşı, "Covid-19 çok hızlı yayılım gösteren, semptomatik olgularda daha çok akut solunum sıkıntısı sendromu veya zatürre ile seyreden ölümcül bir hastalıktır" dedi.
Hastalığın enfekte kişilerden öksürük, hapşırık veya konuşma esnasında damlacıkların hava yoluyla bulaştığını ifade eden Prof. Dr. Gölbaşı, "Ayrıca enfekte yüzeylere dokunduktan sonra mukozalara temas ile bulaşıyor. Virüs vücuda girdikten 3-7 gün sonra ateş, öksürük, yorgunluk, kas, baş, karın ağrısı, ishal ve solunum sıkıntısıyla ortaya çıkıyor" diye konuştu.
'KALP-DAMAR HASTALARI DİKKAT'
Bununla birlikte, hastada daha önceden solunum yolu hastalığı, enfeksiyon ve kalp-damar hastalığı bulunmasının, hastalığa yakalanma ve hayati komplikasyonların gelişimi açısından önemli olduğunu aktaran Prof. Dr. Gölbaşı, "Covid-19 ve altta yatan kalp-damar hastalığı, karşılıklı olarak birbirlerinin şiddetini artırır. Her iki hastalığa bağlı komplikasyonlar alevlenir" dedi.
'KALP, AKCİĞER, BÖBREK VE MESANE HÜCRELERİNE GİRİYOR'
Covid-19'un, kalp ve akciğerlerde yüksek oranda hücrelere girdiğini ifade eden Prof. Dr. Gölbaşı, "Başta akciğer tip 2 alveol hücreleri olmak üzere, böbrek hücreleri, mesane üretelyal hücrelerinde bulunuyor. Bu durum akciğer dışında diğer organlarda da bozukluk ortaya çıktığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
'HIZLI KALP ATIMI'
Covid-19'un aritmiyi artırdığını ifade eden Prof. Dr. Gölbaşı, "Kalp atım artışında koronavirüsün kan basıncı ve sıvı dengesini düzenleyen sistemiyle etkileşimi sonucu gelişen hipokalemi (potasyum düşüklüğü) sonucu geliştiği düşünülmektedir. Hipokalemi, çeşitli taşiaritmilere (hızlı kalp atımı) karşı duyarlılığı artırır. Ayrıca önceden aritmisi bulunan hastalarda şiddetini artırır. Mevcut çalışmalarda bu hastaların yüzde 16'sında aritmi geliştiği gösterilmiştir. Yoğun bakımda takip edilen hastalarda ise bu oran yüzde 40 düzeylerine kadar çıkabilmektedir" diye konuştu.
'YOĞUN BAKIM İHTİYACI 2-3 KAT FAZLA'
Çeşitli kardiyovasküler risk faktörlerinin de bu hastaların prognozunu (öngörü-tahmin) olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, şöyle konuştu: "Çin'de yayımlanan Covid-19'lu 1527 hastayı içeren altı çalışmanın meta-analizinde, sırasıyla diyabette yüzde 9.7, kardiyo-serebrovasküler hastalarında 16.4 ve hipertansiyon hastalarında yüzde 17.1 oranında görüldüğü bildirilmiştir. Burda kardiyovasküler risk faktörlerinin hastalığa yakalanmasından ziyade yakalanan hastalarda ciddiyeti üzerinde etkili olabilmektedir. Daha da önemlisi, diyabet, kalp damar hastalığı ve hipertansiyon varlığı, ciddi hastalık gelişimi veya yoğun bakım gereksinim ihtiyacını 2-3 kat artırmaktadır. Ciddi akciğer tutulumuna bağlı akut solunum sıkıntısı sendromu gelişen hastaların yüzde 27'sinde hipertansiyon, yüzde 19'unda diyabet, yüzde 6'sında kalp-damar hastalığı saptanmıştır. Bu hastalarda hipertansiyonun yüksekliğinin nedeni olarak yaşlı hasta popülasyonunda hipertansiyonun sık oluşu ve bu kişilerin enfeksiyona karşı daha savunmasız oldukları ile açıklanmaktadır."
'KALP HASTALARINDA ÖLÜM ORANI YÜZDE 10.5'
Genel olarak Covid-19 olgularında ölüm oranı yüzde 2,3 iken, hipertansiyon, diyabet ve kardiyovasküler hastalarında daha yüksek olup sırasıyla yüzde 6, yüzde 7,3 ve yüzde 10,5 olarak görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Gölbaşı, "Kalp-damar hastalıklarının görülme sıklığı ve klinik sonuçlar üzerindeki etkileri, farklı coğrafi bölgelerde önemli ölçüde değişiklik göstermektedir" dedi.
'KALP KRİZİ ORANI YÜKSEK'
Covid-19 enfeksiyonuna bağlı olarak akciğerlerde olduğu gibi kalpte de hasara yol açtığının görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Gölbaşı, "Çalışmalarda, şiddetli/kritik Covid-19 hastalarında dolaşımda yüksek oranda bağışıklık sistemine etkisi olduğu gösterilmiştir. Buna bağlı olarak ciddi sistemik inflamasyon (iltihaplanma) ve çoklu organ yetmezliği gelişebilir. Bu inflamatuvar sürece bağlı koroner arterlerde nefes darlığı ve toplar damar içindeki kan pıhtısı riski, yani kalp krizi riski artabileceği düşünülmektedir. Daha çok solunum sistemini tutarak kan oksijen seviyesindeki ciddi düşüşlere bağlı kalp kasında hasara yol açabilmektedir" dedi.
'KAYBEDİLEN HASTALARIN YÜZDE 52'SİNDE KALP YETMEZLİĞİ GELİŞTİ'
Prof. Dr. Gölbaşı, "Bu mekanizmalara bağlı olarak hastaların miyokardiyal (kalp kası) hasarı gösteren troponin (kalp enzimi) düzeyinde önemli artışlar olduğu görülmüştür. Pozitif vakaların kabaca yüzde 8-12'sinde belirgin troponin yükselmesi geliştiği bilinmektedir. Yoğun bakıma kabul edilen hastalarda bu oran yüzde 17'dir. Hastalığı hafif geçiren grupta ise bu oran yüzde 1-2'dir. Enzim düzeylerindeki artışa rağmen hastalarda EKG değişikliği saptanmamıştır. Çalışmalarda ölen hastaların yüzde 52'sinde, taburcu olanların ise yüzde 12'sinde kalp yetmezliği geliştiği görülmüştür" dedi.