ÇÖZÜLMEYEN ŞEYTAN DÜĞÜMÜ…

Kıvanç BUHARA

Bu işte bir terslik var! Diyeceksiniz ki; hangi işimizde düzgünlük var, hangi işimiz iyiye, ileriye gider? Fakat özellikle, o çok önemli, yaşamsal sorunumuzun çözümünde yıllardan beri tersine dönmeyen lanetli bir terslik var! Öyle karışık bir şeytan düğümü ki; kimse ellemek istemiyor! Tuhaf, Hayret verici, Usandırıcı ve bıktırıcı olan nedir biliyor musunuz? Bu şeytan düğümünü “ çözeceğim” diyerek elleyen herkes, bir halt edemeyeceğini bile bile… “ Çözümden yanayız, Anlaşmak zorundayız, Görüşmeler tekrar başlayacak, Hadehisa, bir parmak daha atalım” diyerek elli yıldır bir arpa boyu yol alamadılar.   İki toplumlu etkinlikler, barış derneklerinin uğraşları, kültür buluşmaları da hiçbir işe yaramıyor. Bizim buralarda “ bir kahvenin hatırı beş dakika bile sürmez!” “ – Eladebezganapkumen kafe” “ – Gelin oturun bir kahve içelim” Çok kahve içtik, çok kleftiko (*) yedik birlikte… Ne hikayeler anlattık Rum dostlarımıza geçmişle ilgili… Ve ne çok anıları paylaştılar bizimle babalarımız ve dedelerimizle ilgili…   Ee işte ne güzel! Çözelim şu miskin olmuş, kokuşmuş meseleyi… Bir yerde bir terslik var, çözülmüyor! Musa Eroğlu’nun o güzel türküsünün sözlerini bizim türkümüze uyarlarsak… …” Siyah saçlarını deli gönlüme bağlamışım çözülmüyor Eleni, Ayrılıktan zor belleme ölümü”   1963’ te bir ayrıldık ki; bir daha buluşamadık, kavuşamadık, hasretle kucaklaşamadık Rum dostlarımızla! Onun için diyorum ki; bu işte küf tutmuş, pas tutmuş bir terslik var.   Şimdilerde, “ yine de umutlar tükenmedi” diyenler, umutlarını Doğu Akdeniz’de bulunan gaza ve petrole bağladılar! Anlaşırsak, Paylaşırsak, Üleşirsek, bölüşürsek, Hatta biraz da bizden yana kırışırsak… Bu iş oldu, çözülecek! Pembe hayaller güzel .Lakin, deli gönlümüze sıkıca bağladığımız Eleni’nin siyah saçları istesek de çözülmüyor. Neden mi? Çünkü Eleni’nin ayakları parfümlü suda değil, petrol ve gaz yataklarının içinde sarkılıdır. Dünyada bir tek petrol ve gaz bölgesinde “ barış içinde” çıkarılmadı bu meret yeryüzüne. Bu kahrolası fosil yakıtı bulundu bulunalı, insanlığın başına nice felaketler açmadı mı? Keşke Kıbrıs Halkı; Türkü ve Rumu…Hep fakir kalsaydık! Soğan ve ekmek yetseydi bize. Göreceksiniz; çok yakın bir zaman dilimi içinde, bu “ olmaz olaydı” hidrokarbon yatakları… …ÖLÜM YATAĞI olacak hepimize!   (*) Fırın veya hırsız kebabı.[review]