Kıbrıslı Rumlar ile kaç kez “Vize kağıdı” tartışması yaptığımı inanın bilmiyorum. 2003 yılında sınır kapıları açılmışsa, dünkü vize kağıdı uygulamasının tamamen ortadan kalkması da öyle bir adımdı. Üstelik Mustafa Akıncı bu adımı gayet hızlı ve doğru zamanda atmayı başardı. Bu küçük uygulama bir devrim niteliğinde. Peki ne değişti. Olumsuz yönde bir şeyin değiştiğine inanmıyorum. Kıbrıs Türk halkı kendi egemenliğinden ödün vermedi. Sadece birçok ağacın boşu boşuna israf edilmesinin, psikolojik bariyerlerin daha da güçlenmesinin önüne geçildi. Tüm bunlara ilave olarak, sınır kapılarında uzayan kuyrukların bir nebze olsun kısalmasına da olanak sağladı. Bir ilk adımdı vize kağıtlarının kalkması. Kıbrıslı Rumlara gözle görülür düzeyde uzatılan bir zeytin dalı anlamına geliyordu. Gönül arzu ederdi ki sınır kapılarının tamamen ortadan kalkabileceği günler yakın olsun. Kısmetse, bu müzakere süreci sonunda o da gerçekleşir ve Ortaköy’den Dereboyu’na gider gibi, Strovolos hatta Baf’a da ayni şekilde gidebilelim. Sınırsız, barikatsız, özgürce… Gözler Kıbrıslı Rumlara çevrildi. Rum lider Anastasiades dün çantasında mayın haritaları ile Akıncı ile buluşmaya gitti. Bu mayınların bulunduğu haritaların, Rumların ellerinde olması ve bu güne kadar hiç açıklanmaması bile bir “insanlık suçu” anlamına gelirken, barış adına atılan her türlü adım “yetmez ama” desteği hak ediyor. Bugün Derinya’da eylem var. Üstelik 800 metre ara ile sınırın iki yanında da eylem yapılacak. Umarım bu eylem herhangi bir sorun yaşanmadan müjdeli haberlerle sonlanır. Derinya’nın Kıbrıs Sorunu’nda çok önemli bir yeri bulunuyor. Güney’deki Derinya sınır olaylarında 1996 yılında, iki Kıbrıslı Rum’un yaşamını yitirmesi ile akıllarda kalan bölgenin, bir barış köprüsü olabilmesini arzuluyoruz. O iki Kıbrıslı Rum’un, kim tarafından öldürüldüğü bugün bile farklı tartışmaları beraberinde getiriyor. Tıpkı Hz. Muhammet karikatürlerinde olduğu gibi, hassasiyetlerin anlaşılmadığı zamanlarda yaşamını kaybeden ve “keşke olmasaydı” dediğimiz olayların akıllarda kaldığı noktalardan aslında Derinya. İçişleri Bakanı Teberrüken Uluçay’ın dün Aysu Basri Akter’e yaptığı açıklamalar, burada da yeni sınır kapısının resmen açılması için, Kıbrıs Türk toplumunun girişim başlattığını gözler önüne seriyor. Bu ve benzer girişimler alkışlanmayı hak ediyor. Artık Kıbrıs’ın iki yakasında da cesur ve barışa katkı koyacak, yaratıcı ve barışçı siyasilere ihtiyacımız var. Demokrat Parti’nin 2003 yılında üstlendiği inisiyatif ve Serdar Denktaş’ın UBP’nin ileri gelenlerine inat, dirayetli duruşu, sınır kapılarının açılmasına ve aslında Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanların, öcü değil insan olduğunun, Kıbrıslı Türklerin ekonomisinin, yollarının, evlerinin Rumlardan farklı olmadığının anlaşılmasına büyük bir katkıydı. Serdar Denktaş’ın o girişimi, bugün Kıbrıs’ta çözümü umut etmemizin de en önemli filiziydi. Artık Kıbrıs Türk halkı daha umutlu. Artık gelecek adına daha net düşünebiliyoruz. Bu Kıbrıs’ın güneyinden de görülebilirse sanıyorum çözüm çok uzakta değil. Haydi bir adım daha atılsın. Haydi çözüm için bir mum daha yakalım…