Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum lider Nikos Anastasiadis ile İsviçre'nin Mont Pelerin kasabasında yarın başlayacak ve beş gün sürecek kritik toplantılar öncesinde AA muhabirine Kıbrıs müzakerelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akıncı, İsviçre’de yarın başlayacak beş günlük zirvede müzakerelerin çerçevesinin net olduğunu ifade ederek, “Önce dört başlığı ele alacağız. İlk aşamada; yönetim ve güç paylaşımı, Avrupa Birliği, mülkiyet ve ekonomi başlıklarında 17 aylık süreçte elde ettiğimiz ilerlemeleri daha da ileriye taşımak için çalışacağız. Ardından ikinci aşamaya geçeceğiz. İkinci aşamada da toprak düzenlemeleriyle ilgili kriterlerde yakınlaşma arayışıyla müzakere edeceğiz. Kriterlerde uzlaşırsak İsviçre'de üçüncü ve son safhaya geçebileceğiz” diye konuştu.
BEŞLİ KONFERANSIN TARİHİ
İsviçre'deki zirvenin üçüncü aşamasına ilişkin Akıncı, “İsviçre'deki zirvede üçüncü aşamada toprak konusunu harita üzerinde özlü bir şekilde konuşmaya başlayabilmek için güvenlik ve garantiler başlığının ele alınıp sonuçlandırılacağı Türkiye, Yunanistan, İngiltere’nin de yer alacağı beşli konferansın tarihinde çok net ve kesin bir uzlaşı sağlaması gerekir. Bu tarihin belirlenmesi ile eş zamanlı olarak toprak konusunu özlü bir şekilde harita üzerinde konuşmaya başlayabileceğiz” ifadelerini kullandı.
Akıncı, toprakla ilgili kriterlerde anlaşma sağlanıp beşli konferansın tarihinin kararlaştırılmaması durumunda ise harita konusunun İsviçre'de gündeme gelemeyeceğini kaydetti.
Kıbrıs müzakereleri kapsamında Rum lider Anastasiadis ile 26 Ekim’de yaptıkları beş saatlik görüşmede Birleşmiş Milletler (BM) huzurunda bu konuda mutabakat sağladıklarını dile getiren Akıncı, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin bu mutabakatı yazılı olarak da kendilerine ilettiğini vurguladı.
“BÜTÜNLÜKLÜ ÇÖZÜMDE BÜTÜN BAŞLIKLAR BİRBİRİYLE BAĞLANTILIDIR”
Rum Liderin 25 Eylül'de New York’ta BM Genel Sekreteri'nin de katıldığı üçlü görüşme öncesi varılan mutabakatı bozduğuna işaret eden Akıncı, daha önce varılan mutabakata ilişkin şunları söyledi:
“New York’tan Kıbrıs’a dönüp ilk olarak ekonomi, mülkiyet, AB ve yönetim ve güç paylaşımı gibi ilerleme sağlanan dört başlıkla ilgili yoğun bir şekilde çalışarak mümkün olan maksimum yakınlaşmayı sağlayıp Genel Sekreter’e güvenlik ve garantilerin ele alınacağı beşli zirveye giden yolu açmak için çalışmaya başlamasını telefonla bildirecektik. Ancak bu mutabakat tek taraflı olarak bozuldu. İsviçre’deki müzakerelerin çerçevesi BM gözetiminde çok net şekilde karara bağlandı. Kimse bundan yan çizmesin. New York’ta yaşadığımızı bir kez daha yaşamaya tahammülümüz yoktur. Rum tarafı toprak ile güvenlik ve garantilerin ilişkisini koparmaya çalışıyor. Ancak bütünlüklü çözümde bütün başlıklar birbiriyle bağlantılıdır. İstesek de istemesek de konular birbiriyle bağlantılıdır.”
Akıncı, Kıbrıs'ta olası bir çözümde oluşacak federal hükümete verilecek yetkilerin hemen hemen tamamlandığını, bu yetkilerin çok net bir şekilde kaleme alındığını belirterek, federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildiğini kaydetti.
Akıncı, “Cumhuriyet Meclisinde yer alan tüm partilerin onay verdiği ‘11 Şubat 2014’ belgesinin çerçevesi içerisinde, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu kurmak için müzakere ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
“Bunun tek bir egemenliği ve tek bir uluslararası kimliği olacak. Bu egemenlik Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan eşit olarak kaynaklanacak. Federal hükümetin yetkileri Anayasa tarafından belirlenecek. Anayasada artık yetkilerin kurucu devletler tarafından kullanılacağı da belirlenecek. Eşit statüde iki kurucu devlet söz konusu olacak. Bu kurucu devletler tüm yetkilerini federal hükümetin müdahalesi olmaksızın tamamen ve geri döndürülemez şekilde kendileri kullanacaklar. Federal bir merkezi hükümet ve organları olacak ama iki tane de kurucu devlet olacak. Biri kuzeyde biri güneyde onlar kendi yetkileri çerçevesinde fonksiyon yapacaklar. Her iki kurucu devletin de ayrı meclisi, ayrı hükümeti, yargı organları, polis teşkilatları, her şeyleri olacak. Hatta uluslararası anlaşma yapma yetkileri bile olacak. Bir de merkezi hükümet olacak.
Merkezi federal hükümet ve kurucu devletin birbirleri üzerine otorite kurmayacaklar. Kimse kimsenin yetki alanına müdahale edemeyecek. Kurucu devletlerin yasalarını federal devlet ihlal edemeyeceği gibi, kurucu devletler de federal devletin yasalarını ihlal edemeyecek. Federasyonun bu iki bölgeli, iki toplumlu yapısı ve AB’nin üzerine inşa edilmiş olan ilkeler, adanın bütünü üzerinde geçerli olacak. Bunlar 2014 mutabakatının temel unsurlarıdır. Federal hükümete verilecek yetkiler hemen hemen tamamlandı. Net bir şekilde bu yetkiler kaleme alındı. Federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildi. Anayasada federal yetki olarak sıralanmayan tüm konuların kurucu devletlere ait olacağı benimsendi ve bu yetkilerin kurucu devletlerin kendi topraklarında münhasıran ve özgürce icra edileceği konusunda mutabakat sağlandı.”
“KKTC VATANDAŞLARI AB VATANDAŞI OLACAK”
Akıncı, İçişleri Bakanlığının resmi rakamlarına göre, Kuzey Kıbrıs'ta 220 bin vatandaşın olduğunu vurgulayarak, “İster Kıbrıs’ta ister dünyanın herhangi bir yerinde yaşasın mevcut KKTC vatandaşları, çözümün ilk gününde herhangi bir köken farkı gözetilmeksizin federal devletin vatandaşı ve AB vatandaşı olacak” şeklinde konuştu.
DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK
Dönüşümlü başkanlık konusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Akıncı, “Dönüşümlü başkanlık konusu Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin iki temel unsurundan biridir ve mutlaka olmalıdır. Henüz tam net bir uzlaşma yok ama bir çözüm olacaksa bu konuyu da içerecek. Bunun kabul edilmemesi halinde anlaşma metni Kıbrıslı Türkler tarafından onaylanmaz. Kıbrıslı Türk lider olarak, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak çok iyi biliyorum. Bunu saklamaya gerek yok. Bu konuda net pozisyonumuz budur” dedi.
Kıbrıs sorununun çözülmemesi halinde mevcut yapının 50 yıl daha sürmeyeceğini vurgulayan Akıncı, “Bölgedeki ateş çemberi Kıbrıs’ı da sarabilir. Kıbrıs’ta çözüm istemek akıl işidir. Çözümde tüm tarafların kazançlı çıkacağı bir formül bulunabilir. Müzakerelerde tarih olmamasına karşın 2016 yılı aslında doğal bir takvimdir” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs'ta müzakereler, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin ara buluculuğunda, 15 Mayıs 2015'te yeniden başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis, yarın İsviçre'de BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un da katılımıyla görüşmelere devam edecek.