Kadınlara yönelik şiddete karşı duruşun, dayanışmanın yıldönümü olan 25 Kasım’ı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1999 yılında “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” ilan etmiştir. İlerici kadın hareketleri sayesinde 25 Kasım ülkemizde, cinsel şiddete, ev içi şiddete ve erkek şiddetinin her türlüsüne karşı farkındalığın arttığı, mücadelenin yükseltildiği bir gün haline gelmiştir.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadınlar kadın olmalarından ötürü şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), bütün dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi yönünde atılmış önemli bir adımdır. Sözleşme, feminist örgütlerin mücadelesi sonucu KKTC Meclisi’nde 2011 yılında onaylanmıştır. Sözleşmeyi onaylayan ülkeler, kadınların ve kız çocuklarının, şiddete maruz kalmaksızın yaşam hakkını sağlamak, onları şiddetin her türlüsünden korumak için gerekli olan hukuki, idari, hizmet ve destek önlemlerini almakla ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı yaptırımlar tasarlamakla yükümlüdür.
Uluslararası sözleşmeleri onaylamak, buna karşın gereklerini yerine getirmemek, en hafif tabirle “ikiyüzlülüktür”. Sosyoekonomik düzeyi, eğitimi ne olursa olsun ülkenin herhangi bir yerinde şiddete maruz kalan her bir kadın ve kız çocuk, güçlü kurumların hizmetleriyle korunmalı, savunulmalı, desteklenmelidir. Şiddeti önlemenin en önemli yolu, toplumsal cinsiyet eşitliğini yaymak, güçlendirmek, anaakımlaştırmaktır. CTP’nin meclisteki yorulmaz mücadeleleri sonucunda yasallaşan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’nın, tüm birim ve hizmetleri ile birlikte faaliyete geçmesinin, ilgili bakanlıklarda cinsiyet odak noktalarının görevlendirilmesinin, polis ve hastanelerde şiddete müdahale birimlerinin, Şiddeti Önleme ve Danışma Merkezleri’nin ve elbette sığınma evlerinin kurulmasının önemi ve gereği büyüktür. Kadına yönelik şiddet ancak toplumsal cinsiyet eşitliği ile önlenebilir. Kadına yönelik şiddetin cinsiyetler arası eşitsizliğin sonucu olduğunun görülmediği hallerde polis, devlet kurumları ve medya eli ile şiddet normalleştirilmektedir. Ülkedeki tüm ilgili kurumlarda -okullarda, poliste, sosyal hizmetlerde, yerel yönetimlerde- toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri verilmelidir. Ekonomik ve psikolojik şiddet de dahil şiddetin her türü tanınmalı, tanımlanmalı, kadın ve kız çocukları şiddetten korunmalı; şiddete maruz kalanlar ise desteklenmelidir.
Bu bağlamda, özellikle kadınları orantısız olarak etkileyen ve şiddetin birçok türüne kapı açan insan ticareti ile de mücadelenin gerekliliği açıktır. CTP, Ceza Yasası kapsamında gerekli düzenlemelerin yapılmasında öncü olduğu gibi, yasal çerçevenin uygulanması ve insan ticaretinin önlenmesi yönündeki denetimlerin de takipçisi olmaya devam edecektir.
Kadın hakları insan haklarıdır. CTP Kadın Örgütü olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine bağlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Kadınların, güçlü ve donanımlı hissettiği, nitelikli destek ve hizmete erişebildiği, bunların cesur bir siyasi irade ile korunduğu bir yaşam için çalışmaya devam edeceğimizi ifade etmek isteriz.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Kadın Örgütü