Adaylarla 5 soru 5 cevap
Bize kendinizden biraz bahseder misiniz? Neden aday oldunuz? Ne yapmayı planlıyorsunuz?
Ben Ayşe Alioğlu. Öğretmenim. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım ve aynı alan üzerinde doktora çalışmalarına devam ediyorum. Bir ülke iki şekilde şekillenir. Ya bir yıkım gerçekleştirir; can kayıplarına, hasarlara neden olur ve yeni bir düzen kurarsınız ya da bugün eğitimi değiştirirsiniz ve yeni bir düzen kurmayı kayıpsız, hasarsız bir yolla gerçekleştirirsiniz. İki düzeni de kurmak aynı zamanı alır. Bir eğitimci olarak yeni bir sistem, yeni bir düzen yaratmanın yolunun eğitimden geçtiğini bildiğim için aday oldum. Milli Eğitim yasasının ilkeleri başta olmak üzere her maddesinde değiştirilmesi gerekenler vardır. Eğitimde yönetim değiştiğinde sil baştan bir politika izleme anlayışına son verecek düzenlemeleri yapacağız.
Seçilirseniz ülke ve aday olduğunu bölge için yapmayı planladıklarınız nelerdir?
Yeni bir sisteme ve düzene ihtiyacımız olduğu artık herkesin hayatına dokunduğu için kabullendiği bir şey. Nepotik ilişkilerle süren bu sisteme son vermek artık elzemdir. “Benim dışımda sistem olsun” anlayışına son vereceğiz. Gerek ülke gerekse aday olduğum bölgenin temel sorunu budur. Bunun değişmesi şarttır. Bir sistemin parçası iken düzen ve ilkeli yaşamı kendi menfaatlerimize dokunulmadan değişmesi arzusuna son vereceğiz. Kişisel menfaatler bugünü kurtarır, var olmak için bu toplumun yarınlara ihtiyacı var.
Ekonomi, sosyal, kültürel ve çevresel yaşam ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Mevcut durumda hepsi tehlike altındadır. Beceriksiz yöneticilikle ülke korkunç bir borç içine sürüklendi. Bunun devamını istemekten yana insanımızın tavır takınmayacağına olan inancım tamdır. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak ülke ekonomisini ciddi anlamda rahatlatacak ve öngörülebilir olmasını sağlayacaktır. Sistemsizlik ve düzensizlik içinde yozlaşan sosyal ve kültürel mirasımız pandemi ile birlikte daha da geriye gitti. Bu alanların devinim içinde ileriye taşınması gerekirken ülkenin plansız bir ekonomi, nüfus ve eğitim anlayışı ile 50 sene öncesinden daha da geriye gittiğimiz açıktır ve acil eylem planları ortaya koymazsak bu daha da kötüye gidecektir. Çevre ile ilgili politikamız yıllardır Teknecik Elektrik Santrali’nin filtresinden öteye gidemedi. Mevcut durumda iklim krizini her yıl daha çok hissederken artık filtre yerine sürdürülebilir enerji üzerine politika geliştirmemiz gerekir, uluslararası raporlar ve iklim koşulları çerçevesinde yeşillendirme yapılması öngörülebilir bir çevre yaşamı üzerine konuşmamıza olanak sağlayacaktır.
Kıbrıs sorununun nasıl çözülebileceğini düşünüyorsunuz? Sizce neler yapılmalı?
Kıbrıs Sorunu’nun çözüm yolu tektir. Federal Kıbrıs çözümün tek anahtarıdır. Diplomatik olarak tanınma uluslararası hukuk çerçevesinde bellidir ve bu süreç bir devletin toprak bütünlüğünün korunması önceliği ile başlar. Dünyanın ayrılıkçı olarak tanımladığı bir hareketi tanıması mümkün değildir. Bunu tanıması halinde her ülkede kendi bağımsızlığını isteyen bir grubun ortaya çıkması söz konusu olabilir ve bu da dünyaya sıkıntı olacak bir duruma gelebilir. O yüzden çözümün anahtarı federasyondur. Dünyaya sırtımızı dönmekten ve hamasetten vazgeçip dünyayla anlaşarak bu sorun çözülür. Her şey konuşulmuştur aslında bugüne kadar, yapılması gereken sonuca ulaşacak takvimi masaya koyarak bir müzakere sürecine girmektir.
Türkiye ile ilişkilerde nasıl bir yol yöntem izlenmeli?
Türkiye ile ilişkiler mevcut durumda çıkmaza sürüklenmektedir. Türkiye’nin bölgedeki pozisyonu ve tarihsel geçmişimiz temel alınarak yeni bir ilişki kurulması gerekir. İlkokul seviyesinde bir anlayışla “beni daha çok sever”, “en iyi benimle anlaşır” gibi diplomatik ilişki biçimiyle alakası olmayan bir ilişki kuruldu. Bu ilişki anlayışla kimse sizi ciddiye almaz. Diplomasi duygusal zeminde değil, rasyonel seviyede yapılır. Öncelikle biz bu anlayıştan çıkıp diplomatik süreçleri yeniden inşaa ederek bu ilişkileri doğru zemine getireceğiz.