Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Avrupa Birliği’nin (AB) Kıbrıs’ta bir temsilci bulundurmasının eskiden de olduğunu ve müzakere süreci ilerlerken sorulara karşılık bazı fikirler vermesinin onay verdikleri bir şey” olduğunu kaydetti, ancak bu sürecin, “Birleşmiş Milletler süreci” olduğuna vurgu yaptı.
Akıncı, “AB’nin, BM’nin yerine geçmesi diye bir durum söz konusu olamaz. Böyle bir şey zaten gündemde yoktur. Böyle bir talep de, anlayış da yoktur. Biz, bulunacak bir çözümün AB tarafından da kendi süreçlerine dahil edilerek, bu çözümün yaşayabilir olması için kendi düzenlemelerini de yapmalarını bekliyoruz” dedi.
Esaslı müzakerelere başlama noktasına geldikleri Kıbrıs müzakere sürecinde önemli bir aşamada olduklarını ifade eden Akıncı, “Önemli bir sürecin içerisindeyiz. Bu süreç yalnız başına yürünmez. Bu süreç toplumla birlikte yürünecek olan bir süreçtir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi’nde dün onaylanan yasaları “sevindirici bir gelişme” olarak niteleyerek, “Meclisimiz tatile girerken hızlandı, dün, iyi bazı yasalara imza attılar, ben de onları ilk fırsatta önüme gelir gelmez inceleyip gereken çalışmayı yaptıktan sonra kararımı vereceğim” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Tözün Tunalı başkanlığındaki Sosyal Demokrat Parti (SDP) heyetini kabul etti.
SDP Başkanı Tözün Tunalı görüşmede yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya ”zor görevinde sonsuz başarılar” dileyerek, Kıbrıs müzakerelerinde güven ve destek belirtti.
Tunalı, Cumhurbaşkanı Akıncı’dan; Meclis dışında kalan partilere Kıbrıs müzakere süreci ve görüşmeleri ile ilgili zaman zaman bilgilendirmeler yapılmasını talep etti. Bunun yapılması durumunda kendilerinin de yaptıkları ziyaretlerde doğru bilgiler aktarabileceğini ifade eden Tunalı, ayrıca sivil toplum örgütleri ve Meclis dışında kalan partilerden bir konsey oluşturulması önerisinde bulundu.
Tunalı, dün Meclis’te onaylanan “Siyasi Partiler Yasası”na da değinerek, milletvekili transferlerinin engellenmesinin doğru olduğunu, ancak kendilerine göre partisinden istifa eden bir vekilin vekilliğinin düşmesi gerektiğini savundu. Tunalı, ayrıca barajın kaldırılması konusunda da adım atılmasını beklediklerini kaydetti.
“HALKTAN GİZLENEN BİRŞEY YOK”
Akıncı, SDP’nin kendisine belirttiği desteğe teşekkür ederek, Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmelerin halkla paylaşıldığını, gizlenen saklanan bir şey olmadığını vurguladı.
Akıncı, güven artırıcı önlemler bağlamında atılan adımların olduğunu, bunların “vize kağıtlarının kaldırılması” gibi uygulananın olduğunu, uygulanmak için hazırlıkları yapılanların olduğunu anlatarak, “kapsamlı çözüm” bağlamında şimdiye kadar 3 görüşme yaptıklarını, 4. görüşmenin pazartesi yapılacağını söyledi.
Bugüne kadar yapılan müzakere görüşmelerinde; tarama süreci ve nerede durulduğunu tespit etme süreci yaşandığını ifade eden Akıncı, bu süreçleri anlattı ve “Şimdi yeniden ‘evet bu noktalarda hemfikiriz, bu noktalarda daha uzlaşmaya ihtiyacımız var’ diye belgeler hazırlanıyor. Onlar bitmek üzeredir ve pazartesiye kadar bu süreç her şeyiyle bitmiş olacak” diye konuştu.
Akıncı, ana konular ile ilgili esaslı müzakerelere başlama aşamasına geldiklerini ifade ederek, tüm bu konuda yaşanan gelişmeleri halkla paylaştıklarını, her şeyin kamuoyu önünde tartışılmasının mümkün olmadığını ancak saklanan bir şeyin de olmadığını kaydetti.
“MECLİS’TEKİ PARTİLERLE DAHA SIK BİR ARAYA GELME ARZUSUNDAYIM”
Meclis içinde olan partilerle bir kez toplantı yaptıklarını ancak bunu daha sık yapmayı arzu ettiğini, ayrıca Meclis dışındaki partilerden talep geldiği zaman memnuniyetle karşıladıklarını ve bu görüşmeleri “gereklilik” olarak gördüğünü söyleyen Akıncı, belki bu partilerle görüşmeyi çok sık yapamayacaklarını, ancak mümkün oranda bilgilendirmeleri yapmanın görevleri olduğunu dile getirdi.
Akıncı, sivil toplumun sürece katılımını da son derece önemli gördüğünü ve bu konuda gerekli adımları atacağını, yeni dönemde Meclis’e giderek tüm milletvekillerine bilgilendirme yapacağını ifade ederek, “Önemli bir sürecin içerisindeyiz. Bu süreç yalnız başına yürünmez. Bu süreç toplumla birlikte yürünecek olan bir süreçtir. Toplumun da örgütleriyle yürünecek bir süreçtir” dedi.
YASALAR…
Bu yüzden her kesimden gelecek görüşlere açık olduğunu ifade eden Akıncı, Meclis’te dün geçirilen “Siyasi Partiler Yasası” ile “Aile Yasasına” da değindi.
Akıncı, Siyasi Partiler Yasası’nın Cumhurbaşkanlığına geleceğini, Cumhurbaşkanının da yasayı Anayasal çerçevede değerlendireceğini ifade ederek, bu konuda şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı konuyu Anayasal çerçevede değerlendirmek zorundadır. Anayasaya aykırılık söz konusuysa onu yeniden ele almak için tabii ki geri gönderirsiniz. Ama Anayasal zorunluluk olmadığı durumlarda, tabii ki eğer Cumhurbaşkanı olarak çok ciddi eksiklikler ve yanlışlıklar görürseniz bunları da uyarabilirsiniz, ancak onun dışında baraj ile ilgili konuda çok farklı görüşler var.
Türkiye’de yüzde 10 baraj var, bizdeki baraj yüzde 5. Birçok ülkenin ‘demokratik’ olarak nitelediği bir baraj yüzdeliğidir bu. Yıllar önce çok büyük tartışmalardan geçerek ulaşılmış bir baraj yüzdeliğidir.
Bu konuya da çok büyük tepkiler gelmiyor. Bazı partilerden gelen taleplere tavsiyem; daha çok örgütlenip daha çok çalışmaları ve bu yüzde 5’i aşmak için gayret göstermeleri gerektiğidir.
Çünkü şu anda Meclis’te, yüzde 5’i daha aşağıya çekecek bir irade görmüyorum, bu yüzden bunları söylüyorum. Belki 1-2 puan daha düşürülebilir mi, düşürülebilir ama sıfır barajı Meclis kabul eder mi, onda ciddi bir kuşkum var. Bunu samimiyetle ifade etmek isterim.”
Akıncı, ancak yüzde 5’in altında kalan partilere de yüzde 3’ü aşmak kaydıyla yardım yapılmasının yeni bir unsur ve ileri bir adım olduğunu, milletvekilleri transferlerinin önüne geçilmesinin iyi bir gelişim olduğunu belirtti.
Bunun yanı sıra Aile Yasasının da Meclis’ten geçmesinin sevindirici bir gelişme olduğunu ifade eden Akıncı, “Meclisimiz tatile girerken hızlandı dün, iyi bazı yasalara imza attılar, ben de onları ilk fırsatta önüme gelir gelmez inceleyip gereken çalışmayı yaptıktan sonra kararımı vereceğim” dedi.
“AMAÇ BARIŞ VE HUZUR”
SDP’nin kendisine belirttiği destek sözlerine teşekkür eden Akıncı, amaçlarının aynı olduğunu, bu ülkenin artık barışa huzura ve sürdürülebilirliliğe ihtiyacı olduğunu, bunun Kıbrıs Türkünün hakları korunarak yapılacak bir anlaşma olacağını kaydetti.
Akıncı, bunu yaparken diğer toplumun haklarına da saygı gösterilerek yapılacağını ifade ederek, “Yeniden bozulacak bir anlaşma değil, sürdürülebilir bir yapı arıyor ve istiyoruz” dedi.
“AB’NİN SÜRECE NASIL DAHİL OLACAĞIYLA İLGİLİ HABERLER ABARTILI”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, zaman zaman çeşitli spekülatif haberler yayınlandığını, bunun da Rum basınında daha fazla görüldüğünü ifade ederek, örnek olarak “Avrupa Birliği’nin Kıbrıs müzakere sürecine nasıl dahil olacağıyla ilgili abartılı haberler yapıldığını” gösterdi.
Akıncı, Kıbrıs’ta çözüm sağlandığında Kıbrıs’ın Kuzeyinin de AB müktesebatının bir parçası haline geleceğini, bunun istedikleri arzu ettikleri bir şey olduğunu ifade ederek, AB’nin Kıbrıs’ta bir temsilci bulundurmasının eskiden de olduğunu ve müzakere süreci ilerlerken sorulara karşılık bazı fikirler vermesinin onay verdikleri bir şey olduğunu kaydetti.
“SÜREÇ BİR BM SÜRECİDİR”
Cumhurbaşkanı Akıncı, ama bu sürecin bir “Birleşmiş Milletler Süreci” olduğuna vurgu yaparak, “AB’nin, BM’nin yerine geçmesi diye bir durum söz konusu olamaz. Böyle bir şey zaten gündemde yoktur. Böyle bir talep de anlayış da yoktur” dedi.
Sadece bütün Kıbrıs’ın AB’nin bir parçası olacağı gerçeğiyle birlikte bazı tavsiyelerin dinlenebileceğinin söz konusu olduğunu ifade eden Akıncı, şöyle devam etti:
“Biz, bulunacak bir çözümün AB tarafından da kendi süreçlerine dahil edilerek, bu çözümün yaşayabilir olması için kendi düzenlemelerini de yapmalarını bekliyoruz. Çünkü bize bunlar yıllarca söylenmiştir; ‘İki taraf olarak siz anlaşın, o anlaşmanızı elbette AB’nin temel felsefesine aykırı olmamak kaydıyla biz de gerekli düzenlemeleri yapacağız ki bu anlaşma hayat bulsun, AB içinde de yaşayabilir olsun.’
Bu anlayış içerisinde yaklaşıyoruz biz AB’nin atayacağı bir temsilciye. Yoksa Birleşmiş Milletler’in yerine geçecek bir anlayışın sahibi değiliz.”