Kathimerini gazetesi, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun röportajını “Evet, Konfederatif Çözümü Destekliyorum” başlığı altında yayımladı.
Gazete, Ertuğruloğlu’nun, konfederatif çözümü savunarak, I.Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın dogmasını anımsattığını, Ertuğruloğlu’nun ayrıca siyasi eşitliğin Kıbrıslı Türkler için yeterli olmadığını da ifade ettiğini yazdı.
Habere göre Ertuğruloğlu, röportajında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya yönelik eleştirilerde de bulundu.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bir soru üzerine, kendisinin hiçbir zaman “Ertuğruloğlu’nun federal çözümü kabul etmediği” şeklindeki iddiayı kabul etmediğini belirtti ve “federasyon” ifadesinin, sadece federal yönetim sistemi ile özdeşleşmediğini ifade etti.
Ertuğruloğlu, sözlerinin devamında, federasyon başlığının, federasyon ve konfederasyon şeklinde alt başlıklarının da bulunduğunu belirtti.
“Bu ayırımı neden yaptığı” şeklindeki soruyu da kendi kendine soran Ertuğruloğlu, “Tahsin Eruğruloğlu’nun federasyonu değil konfederasyonu desteklediği” şeklinde ifade de kullandı.
1960 ortaklığı tecrübesinin ardından 2016 yılına gelindiğini ifade eden Ertuğruloğlu, bu tecrübenin örnek gösterilmemesi durumunda yeni yanlışlarını yapılacağını belirtirken, 1963 sonrasındaki gelişmelerin, siyasi eşitliğin Kıbrıslı Türkler için yeterli olmadığını gösterdiğini, yeni bir ortaklık kurulacaksa da bunun sağlam bir temele oturtulması gerektiğini ifade etti.
Bu sağlam temellerin ne olduğu şeklindeki bir soru üzerine Ertuğruloğlu, yeni ortaklıkta egemen eşitliğin olması gerektiğinin altını çizdi.
Ertuğruloğlu, sözlerinin devamında ayrıca, tek ve eşsiz uluslararası kimliği içerecek olan, ayrıca iki egemenlik ve konfederasyonun hareket noktası olacağı bir sistemden bahsettiklerini belirtti.
Yeni yapının egemenliğinin, iki egemen kurucu devlet tarafından belirleneceğini belirten Ertuğruloğlu, “kendi bakış açılarında, iki tarafın, (çözümden sonra) nihai anlaşmayı düzenleme hakkını koruması, nihai anlaşmanın da dönüşüm sürecinin ürünü olması” gerektiğini ifade etti.
Müzakerelerin geleceğine ilişkin bir soru üzerine Ertuğruloğlu, Kıbrıs Rum tarafının referanduma yönelik süreci engelleyeceğini ve doğal gaz konusunda kriz yaratma girişiminde bulunacağını tahmin ettiğini belirtti.
Türk gemilerinin, doğal gaz nedeniyle Kıbrıs sularına geri dönmesini öngörüp öngörmediği şeklindeki bir soru üzerine Ertuğruloğlu, Kıbrıs Rum tarafı kriz yarattığı sürece Türkiye’nin sessiz bir tutum sergilemesinin söz konusu olmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile hükümeti ayıran bir “uçurumun” gözlemlendiğine dair bir soru üzerine Ertuğruloğlu, doğru bir sonucun çıkarıldığını, Cumhurbaşkanı ve kendilerinin farklı dünyaların insanları olduklarını belirtti ve 1999-2001 yıllarında aynı hükümete dahil iken Akıncı’nın, Başbakan Yardımcı ve Turizm Bakanı sıfatıyla, Kıbrıs sorununa müdahalelerde bulunduğunu ve buna destek vermediklerini söyledi.
Bir başka soru üzerine Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı’nın, “hükümetin rızası olmadan müzakerede bulunma giriminin” yanlış bir tercih olduğunu, Akıncı’nın, Ada’nın kuzey bölümünde, kendi siyasi kimliğiyle hemfikir olan bir taraf, aynı anda bu siyasi çizgiyle hemfikir olmayan bir diğer tarafın da bulunduğu gerçeğini göz önünde bulundurması gerektiğini ifade etti.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorunundaki anlaşmanın, Cumhurbaşkanı’nın, toplumun, kendisiyle hemfikir olmayan bu bölümüyle diyaloğuna ve işbirliğine bağlı olduğunu belirtti.
Akıncı ile ortak bir zeminin bulunup bulunamayacağına ilişkin bir soru üzerine Ertuğruloğlu, sorunların aşılması gerektiğini ancak bunun sadece hükümete bağlı olmadığını, “Cumhurbaşkanı’nın görevini yapmak istiyorsa şahsi siyasi isteklerinden istifa etmesi gerektiğini”, Kıbrıs sorununun Cumhurbaşkanı’nın veya Ertuğruloğlu’nun şahsi meselesi olmadığının da altını çizdi.
Bir başka soru üzerine Ertuğruloğlu, Akıncı’nın Kıbrıs Türk tarafının çözümden başka seçeneklerinin bulunduğu mesajını yaymadığını savundu.
Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık görevinden ayrılmadan önce Kıbrıs sorununda B planından bahsettiğinin sorulması üzerine Ertuğruloğlu, Türkiye’nin bu tutumu sürdürmeye devam ettiğini söyledi.
KKTC’nin tanınması için önkoşulların bulunup bulunmadığı şeklindeki bir soru üzerine ise Ertuğruloğlu, KKTC’nin tanınmasının seçenekler arasında olduğunu, en azından 4-5 alternatif seçeneğin bulunduğunu belirtti.
Garantilerin, partisi için tabu olup olmadığını yönündeki bir soru üzerine Ertuğruloğlu, bunun tabu konusu olmadığını, kendilerinin güvenlik konusunda sadece Türkiye’ye güvendiklerini belirterek, tüm Ada’ya hakim olmak için talep etmediklerini söyledi. Ertuğruloğlu, “1974 yılında Ada’ya Türk askerini getirenin Kıbrıslı Rum komşularımız olduğunun da hatırlanması gerekir” dedi.
“Akıncı ile hem fikir olduğu tek konunun garantiler olduğunun anlaşıldığına” dair bir gözlem üzerine ise Ertuğruloğlu, “hayır, bugüne kadar Akıncı’nın, Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkının bizim tarafın kırmızı çizgisini teşkil ettiğini söylediğini duymadım” şeklinde konuştu.
Ertuğruloğlu, garantilere ilişkin hakkın kuzeyle mi yoksa tüm adayla mı ilgili olduğu yönündeki bir başka soru üzerine ise, tüm Ada’yla alakalı olduğunu söyledi.