Cüzdanları boşaltıp, sıraları doldurduk!!!

Ayşegül Garabli

Eğer bir veli iseniz ve çocuğunuzun neşe içerisinde, “Şimdi okullu olduk, sıraları doldurduk” demesini istiyorsanız , cüzdanlarınızın  boşalması gerektiğini bileceksiniz.

Çünkü, okulların kasaları boş.

Kasalar boşken, okullu olamazsınız, öncelikle “kayıt parası(!)” vermek zorundasınız.

Hadi diyelim buldunuz buluşturdunuz ve kayıt parasını verdiniz.

Çocuğunuz okullu oldu.

Sırada “Sıraları doldurmak” var.

Bunun için de, poşetleri okul tarafından istenilen malzemelerle doldurup, okula götürmeniz lazım.

Hadi diyelim bunu da yaptınız, çocuğunuz ana sınıfında ya da ilkokuldaysa, gidip tuvalet kağıdı, sıvı el sabunu, ıslak mendil v.s gibi malzemeleri alıp okula bıraktınız.

Bununla bitmiyor işte.

Daha sırada, sulu boya, boya kalemi, yapışkan, karton, kağıt, makas, oyun hamuru, pamuk, iplik, koza, sepet, testi….v.s gibi, çocuğunuzun eğitimi ve tabi ki el becerileri için gerekli malzemeler var, bunları da alıp okula teslim etmeniz gerekiyor.

Bitti mi dersiniz?

Bitmedi tabi ki!

Her ne kadar, okul kıyafeti, okul ayakkabısı, defter, kalem, çanta..v.s gibi okul ihtiyaçlarını alarak, maaşınızı (Tabi ki maaşınız varsa) bitirmiş olsanız da bitmedi ne yazık ki.

Daha sırada kitaplar, özellikle ateş pahası yabancı dil kitapları, sınavlarda kullanılacak kağıt parası, yapılacak etkinliklerin ya da götürülecek gezi ve inceleme için ödeyeceğiniz paralar var.

Tabi ki yıl boyunca ödeyeceğiniz fotokopi paraları da cabası.

Çünkü bakanlıktan gelen kitaplar, piyasadaki çoğu kitabın çok gerisindedir ya da bazı derslerin kitabı bile ne piyasada ne de bakanlıkta yoktur, dolayısıyla iş öğretmene düşer ve öğretmen de elinden geldiğince, bulduğu kaynaklardan oluşturduğu ders notlarından fotokopi çektirerek dersini anlatmaya çalışır.

Elbette ki bunların hepsi gerekli şeyler.

Ancak, çocuğun okulda kullanacağı malzemeleri almak velinin sorumluluğunda olmamalı.

Eğer adı “Devlet Okulu” ise ve çocuğun eğitimi ile ilgili her şey veliye aldırılıyorsa, özel okullardan ne farkı kalır.

Hani “Devlet okulları parasızdı”?

Özellikle temel eğitim yaşındaki çocukların okuması yasal olarak mecburidir değil mi?

O zaman mecburi bir eğitimin masrafı da mecbur edenler tarafından karşılanmak zorunda değil midir?

Kaldı ki, temel eğitim çağındaki her çocuğa, eğitim alma hakkı anayasal olarak verilmiştir.

Bunun Türkçesi de, “ Devlet tüm çocukları liseye kadar okutmak zorundadır  ve tüm masrafları da devlete aittir” demektir.

Dolayısıyla devlet, eğitim için bütçe ayırmalı ve  bu bütçeyi amacına uygun  kullanmalıdır.

Yani demem şu ki; devlet nüfusunu doğru bilmeli, bütçesini hazırlarken kaç çocuk eğitimden hizmet alacaksa ona göre bütçe oluşturmalı ve bu bütçeyi de doğru olarak okulların ihtiyaçlarında kullanmalı.

Bir taraftan TC’ye şirin gözükme adına kaçak nüfusu görmezden gelirken, eş-dost-akraba için yurt dışı gezileri düzenlerken, okul müdürlerini de ,bir tuvalet kağıdını bile velilerden isteme çaresizliğine sokmamalı.

Eğitim masraflarının yükünü, velilerin sırtına yükleyerek, çocuklar arasında sınıf ayrımı yaratmamalı.

Devlet yardımları özel okullara yapılırken, Devlet okulları da dolaylı yoldan paralı hale getirilmemeli.

Eğitimin nitelikli hale gelmesi için bir çaba sarf etmeyenler,  masrafını olsun üstlenmeli.

Bu zaten görevleridir.