Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Dinçer Rota, cüzzam hastalığının, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2000 yılının sonuna kadar eliminasyonu planlanmış olmasına rağmen halen dünyada 24 ülkede genel sağlık sorunları arasında yer aldığını bildirdi.
Rota, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deri ve sinir sistemini etkileyen bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı olan cüzzamın, bir diğer adı ile Lepra veya Hansen hastalığı olarak adlandırıldığını söyledi.
Hastalığın ilk ne zaman ortaya çıktığının tam olarak bilinmediğini belirten Rota, hastalık ile ilgili ilk yazılı kayıtların milattan önce 600'lü yıllarına dayandığını ifade etti.
Yeni vaka görülme sıklığının 2014 yılı başlarında 10 bin kişide 0,32 olarak bildirildiğini aktaran Rota, şöyle konuştu:
"Görülme sıklığı bölgeden bölgeye değişiklik göstermekle birlikte sosyoekonomik düzeyi düşük yerlerde daha sık gözlenmektedir. Hastalık, genç ve orta yaş grubunda (35 yaş ve altı) erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha fazla görülmektedir. Yapılan bir çalışmada da yaşam boyunca lepra ile enfekte olmak için en riskli yaş grubunun 5-15 yaş arası ile 30 yaş ve üstü olduğu saptanmıştır. Cüzzam hastalığı, DSÖ tarafından 2000 yılının sonuna kadar eliminasyonu planlanmış olmasına rağmen halen, dünyada 24 ülkede genel sağlık sorunları arasında yer almaktadır."
Cüzzamın bulaş kaynağının sadece insan olduğunun ancak bulaşın nasıl gerçekleştiğinin kesin olarak bilinmediğinin altını çizen Rota, insandan insana uzun süreli yakın temasla başta burun sekresyonları olmak üzere vücut salgıları ile bulaştığının düşünüldüğünü vurguladı.
"Tüberküloz aşısı korunmada uygulanmaktadır"
Rota, klinik belirtilerin hastalık tipi ile ilişkili olarak sadece deri tutulumundan sinir sistemi tutulumu, göz, kemik, kas, diğer organların da tutulduğu, sonunda da şekil bozuklukları ve sakatlıkların geliştiği tablolara kadar değişiklik gösterebildiğini söyledi.
Hastalığın başlamasının, basili (bakterilerin türüne verilen ad) aldıktan sonra hastalık tipine göre 5 ile 20 yıl arasında değişkenlik gösterdiğine dikkati çeken Rota, şunları kaydetti:
"Tanıda tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi etkenin gösterilmesi esastır. Deriden veya sinirden alınan doku örneklerinde basil gösterilebilir. Endemik ülkelerde deriden alınan ince yaymalarda da basil gösterilebilmektedir. Özellikle deri sıcaklığının düşük olduğu kulak lopları, diz dirsek gibi bölgelerden alınan yaymalarda basil gözlenmektedir. Tedavide DSÖ'nün çoklu ilaç rejimi olarak önerdiği başlıca ilaçlar dapson, rifampisin, klofazamin, ofloksasin ve minosiklindir. Bunların dışında levofloksasin, sparfloksasin ve klaritromisin de lepraya etkili antibiyotikler arasında yer alır. Korunmak için özel bir aşı olmamakla birlikte verem (tüberküloz) aşısı korunmada etkili bulunmuş ve uygulanmaktadır."