Gündeme yine Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) ile Rum Futbol Federasyonu’nun (KOP) açıklamaları düştü. Yüreğimi garip bir heyecan kapladı. Yeni bir dönemin başlayıp, kaliteli, inançlı futbol maçlarına gidip, tezahürat yapacağım maç hayalleri kurmaya başladım. Artık, ülkemde tuttuğumu iddia ettiğim Mağusa Türk Gücü’nün (M.T. G) kalecisini, defansını öğrenmem için nedenimin olacak. Üstelik Kıbrıs’ta çok uzun zamandır, maç bile görmedim. Hatta maç tezahüratlarını da bilmediğimi belirtmeliyim. Beni tanıyanlar, yazılarımı takip edenler Fenerbahçe’ye olan tutkumu gayet iyi bilirler. Sabah aklıma esip, uçak bileti kesip, akşama Türkiye’ye uçup maç seyrettiğim zamanlarım çoktur. Hatta ofisimi ziyaret edenler, işi abarttığımı, kocaman Fenerbahçe bayrağımı, Fenerbahçe ile ilgili aksesuarlarımın fazlalığını bile eleştirirler bazen. KKTC vatandaşı olmamdan çok Fenerbahçe Cumhuriyeti vatandaşı olduğumu çekinmeden her fırsatta dile getiriyorum. Ama belki, yakın bir zamanda, ülkem sporunun daha iyiye gidebileceği, rekabeti, taraftarlığı kendi topraklarımda da yaşayabileceğimi görebilirim. Bu güne kadar, Kıbrıs’ın güneyinde de farklı spor karşılaşmalarını seyrettim. Güney’de Kıbrıslı Rumların, futbol veya basketbol sahalarındaki tutkusuna hep hayran oldum. Tezahüratların tek bir ağızdan çıkması, taraftar bilincinin yerleşmesi ve bunun bir sektör olmayı başarması Kıbrıs’ın kuzeyinde de özleniyor. Taraftarın kendi takımını, satına alabileceği, forma, atkı, bayraklar ile destekleyebileceği günler yakındadır diye düşünüyorum. Hasan Sertoğlu, kendi kariyerinde bu güne kadar, sanırım en çok tepki gördüğü zamanları yaşıyor. Yerel yönetim seçimlerinde bile, KTFF ve KOP ilişkisi her fırsatta karşısına çıkarıldı. Yaptığı, kimilerine göre delilik, kimilerine göre vatan hainliği, kimilerine göre ise cesaret olarak tanımlandı. Bilen bilmeyen herkes, Kıbrıs sorunu üzerinden bir şeyler söyledi. Hatta eleştirenlerin çoğunun KKTC’nin kurulduğu günden bu güne 10 maça gidip gitmediğinden bile şüphem var. Türkiye futbol takımlarının Rumlarla maç yapmasına, Türkiye’de herhangi bir organizasyonda, Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını gördüğünüzde kendinizi aldatılmış hissediyorsanız, Kıbrıslı Türk sporcuların güneyde oynamalarına kızmaya ne hakkınız var? Türkiye gazetelerinden başlıklar aklıma geliyor. Milliyet Gazetesi “Sabri artık RUM” başlığını atmıştı yüzsüzce. Genç bir yeteneğin, KKTC’de yaşanan kısır dönülerde, AEK Larnaka’dan gelen teklifi değerlendirmesi ve profesyonel futbol oynaması hata mıydı? Başarılı futbollarında, daha fazla ilerleyememeleri nedeni ile, CoşkunUlusoyile Ali İmam’ınNea Salamina takımında kendilerine şans araması hata olabilir mi? Biz bu sporculara ne sunabildik? Ülkem sporunun şu an olduğu durumdan daha kötüye gidemeyeceği bir realite. Bu realite karşısında, zaten bal tutanların parmağını yaladığı bir ülkedeyiz. Ganimetçilerin, yağmacıların çoktan zengin olduğu KKTC’de, gençler ne iş alanında, ne spor alanında kendilerine gelecek göremiyor. Göç kaderimizken, alternatif çözümlerin önünü açmak şart oldu.