Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Fen ve Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Halilsoy ve doktora öğrencisi Ali Övgün önemli bir çalışmaya imza atarak samanyolunda yer alan solucan deliğinin farklı bir modelde de var olabileceğini yaptıkları çalışmalarla kanıtladılar.
Prof. Dr. Halilsoy evrenin % 24 – 27’sinin karanlık maddelerden oluştuğunu belirterek samanyolunda yer alan solucan deliklerinin kendine yaklaşan nesneleri yutan ve parçalayarak yok eden karadeliklerden oldukça farklı özelliklere sahip olduklarını bildirdi. Prof. Dr. Halilsoy, solucan deliklerinin içine giren cisimlerin evrenin başka uzak veya yakın köşelerinden dışarıya çıkabildiklerini, fakat bunun olabilmesi için solucan deliklerinin uzay-zamanı bükerek kestirme bir yol oluşturması gerektiğini aktardı.
Yapılan araştırmaların galaksimizde büyük bir solucan deliği olabileceğini öngörmekte olduğunu dile getiren Prof. Dr. Halilsoy ve Övgün, bu solucan deliğinin çift taraflı geçişe uygun olduğunu ancak seyahat için en büyük engelin solucan deliklerinin kararsız olması olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Halilsoy, solucan deliklerini, “Eğer aralarından geçerek onları açık tutacak bir şeyiniz yoksa duvarları o kadar hızlı çöker ki içlerinden hiçbir şey geçemez. Solucan deliklerini açık tutmak için, yerçekimine karşı yaratacak bir şeyin, yani negatif enerji veya basıncın olması gerekir” şeklinde açıkladı.
Prof. Dr. Halilsoy ve Övgün’e göre samanyolu gökada ve benzeri gökadalarda da bu solucan deliklerinden bulunması kuramsal olarak mümkün görülmektedir. Evrenin %24 – 27’sini oluşturduğu bilinen karanlık madde kullanarak var olacak bir solucan deliğinin belirli koşullarda kararlı olabileceği sanılmaktadır. Prof. Dr. Halilsoy ve Övgün deneysel olarak bunu test etmenin prensipte, iki gökadayı karşılaştırarak olayın gözlemlenerek olabileceğini aktardı. Prof. Dr. Halilsoy ve Övgün eğri aynadaki görüntü gibi, solucan deliğinin iki tarafında farklı görüntünün beklenebileceğini vurguladı. Sonuç olarak bu bulgunun dünyada farklı gruplarca aynı sonuçla uyuşmasının önemine değinen Prof. Dr. Halilsoy ve Övgün yapılan çalışmanın henüz bir dergide yayınlanmamasına rağmen elektronik yayın arşivi olan Arxiv’de çıktığını ve çeşitli bilim çevrelerinin ilgisini çektiğini aktardı. Prof. Dr. Halilsoy ve Övgün sözlerini “Önümüzdeki 50 sene içinde dünyadaki çeşitli araştırma grupları tarafından teleskoplarımıza bir solucan deliği yakalanabilir” şeklinde tamamladı.