Faşizm dünyanın her yerinde sosyal adaletsizliklerden, neo-liberal politikalardan, savaşlardan, göç dalgalarından beslenerek yükseliyor. Geçen gün ELAM’ın Kıbrıslı Türklere karşı saldırısı, aynı saatlerde Türkiye’de Osmanlı Ocakları adı altında örgütlenen neo-faşist bir unsurun başkanı sıfatıyla bir kişinin, onaylamadığı bir dizi hakkında “Seyredilmemesi talimatı verdim.” demesi ve dizinin yayından kaldırılmasını talep etmesi, aynı günün gecesi DAÜ’de öğrenci konseyi seçimleri sonucunda karşı karşıya gelen gruplardan birinin liderinin “Size Uhud’da peygamberin verdiği gibi emir veriyorum.” sözlerini kullanması birbirinden bağımsız gibi görünse de aynı zihniyetin farklı tezahürleri şeklindedir.
Tabii ki Doğu Akdeniz Üniversitesi akademisyenlerinin örgütlü olduğu bir sendikanın öğrenciler arasında ayrım yapması beklenemez. Ancak demokratik bir kitle örgütü olarak her daim ilerici unsurların yanında olan DAÜ-SEN, doğal olarak faşist/ırkçı/aşırı milliyetçi her hareketin de karşısında olacaktır.
DAÜ-SEN’in diğer bir kırmızı çizgisi de şiddet kullanımıyla ilişkilidir. Sendikamız kim düzenlerse düzenlesin barışçıl her türlü eylemin demokratik bir hak olduğunu vurgular. Ancak gösteri hakkının vandallığa dönüştüğü her türlü durumda da üniversitenin kendi disiplin mekanizmalarını çalıştırması gerektiğinin altını çizer.
Faşizme ve vandalizme karşı mücadelenin ise yalnızca disiplin yöntemleriyle olamayacağı aşikardır. Bu noktada öncelikle nefret dilinin dışlanması ve mahkum edilmesi, ardından barış ve empatiyi merkeze alan bir dilin geliştirilmesi gerekmektedir. DAÜ-SEN dersliklerin yalnızca akademik bilgilerin değil, hayata dair fikirlerin de paylaşıldığı yerler olduğu bilinciyle tüm eğitimcileri ve öğrencileri barış dilini beraberce yükseltmeye çağırır.
DAÜ-SEN