Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Kıbrıs Politikalar Merkezi (KPM) Başkanı ve DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Stanford Üniversitesi ile Berlin Deniz Araştırmaları Merkezi’nden katılan bir gruba seminer verdi. “Kıbrıs Sorunu’nun Gidişatı ve Çözüm Olasılıkları” konusunu irdeleyen seminer, 3 Şubat 2020 Pazartesi günü, DAÜ’de gerçekleştirildi.
Bugünkü noktaya nasıl gelindiğinin güncel bir genel değerlendirmesini sunarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Sözen, iki toplumun kamuoyunda çözüm için istek olmasına rağmen inançlarının az olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Sözen halkların önem verdiği konunun kendilerini güvende hissedebilecekleri bir anlaşma olduğunu, güç paylaşımının nasıl yapılacağı gibi detaylı konulara ise önem verenin yönetici elitler olduğuna işaret etti. 1968 yılında başlayan toplumlararası görüşmelerin soruna bir çözüm getiremediğine ve Kıbrıs sorununun sürüncemeli olarak sürdüğüne değinen Prof. Dr. Sözen, bunun asıl nedenlerinin yürütülen resmi diplomasinin toplumun geri kalanından kopuk olması, uzlaşı kültürü ve tecrübesinin eksikliği ve güven açığı olduğuna dikkat çekti. Ayrıca bir çözüme ulaşabilmek için üç tane önemli zorluk bulunduğunu belirten Prof. Dr. Sözen, öncelikle iki toplum liderleri tarafından ve garantör devletler tarafından imzalanacak bir çözüm tasarlanması gerektiğini, bu başarılırsa çözüm planının eşzamanlı ve ayrı ayrı gerçekleştirilecek bir referandumdan geçmesi gerektiğini ve nihayetinde de kurulacak federasyonun çalıştırılabilmesi ve sürdürülebilir olması gerektiğine değindi.
Doğu Akdeniz’de hidrokarbon keşifleri sonrası yaşanan gelişmelere de değinen Prof. Dr. Sözen, Türkiye’nin Libya ile yapmış olduğu antlaşmanın bölgedeki İsrail, Mısır, Kıbrıs Rum tarafı gibi aktörleri kaygılandırdığını, onların da Türkiye’yi tecrit etmek için birbirleri ile işbirliği yaparak EastMed doğal gaz boru hattı antlaşmasını imzaladıklarını belirtti. Prof. Dr. Sözen bölgede yaşanan gelişmeler ile tansiyonun yükseldiğini, Türk savaş gemilerinin bazı uluslararası şirketlerin Doğu Akdeniz’de ki tartışmalı münhasır ekonomik bölge alanlarında kazı yapmasını engellediklerini belirti. Doğu Akdeniz doğal gaz keşiflerinin iki toplum arasında uzlaşma yerine oldukça kısıtlı ve egemenlik odaklı bir rekabet ortamı yarattığına değinen Prof. Dr. Sözen, Kıbrıs Rum yönetiminin tanınmış hükümet olarak egemen karar vericinin kendileri olduğunu ve Kıbrıs Türklerine danışmaya ihtiyaçları olmadığını savunduklarını, bu anlayışla KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın arama-sondaj çalışmaları için yetkiyi kimin vereceğine karar verecek bir ortak komite kurulması önerisini anında red ettiklerini açıkladı.
Katılımcıların sorusu üzerine Prof. Dr. Sözen cevaben yaşanan son gelişmelerin silahlı bir çatışmaya götürmemesini ve tarafların sağduyu ile hareket ederek Doğu Akdeniz meselelerini çözmek için diplomatik masaya oturmalarını temenni ettiğini belirtti. Türkiye’nin bölgede en büyük ülke olduğunu ve bölgede kıyıdaş olan ülkeler arasında en uzun kıyılara sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sözen, en büyük aktörlerden birini aritmetiğin dışında tutulduğu için tam bir uzlaşma yapılamadığını, dışlama yapıldığına dikkat çekti. Türkiye’nin 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi maddelerine göre hak iddia ettiğini ve bu meşru iddialarını da donanma benzeri “gun boat” diplomasisi olarak adlandırılan güç gösterisi ile de desteklediğine dikkat çeken Prof. Dr. Sözen, aslında Türkiye’nin bir savaşa niyetli olmadığını, asıl yapmak istediğinin ilgili tarafları müzakere masasınageri çekerek diplomatik yollarla meselenin çözümü olduğunu vurguladı.