David'i düşündüm...

Oshan SABIRLI

Üniversitede okuduğum yıllardı. Sınıf arkadaşlarımdan Davut, sessiz, sakin bir öğrenciydi. Aslında Davut ile hiç uzun uzun sohbetlerim olamamıştı. Konu nereden gelmişti? Nasıl biz dinlere girmiştik hatırlamıyorum. İli kez Davut'un Süryani olduğunu o derste öğrenmiştim. Hatta Davut'un asıl adının David olduğu gerçeği işte o gün yüzüme vurdu. Azınlıkları ve asimilasyon politikalarını her duyduğumda veya düşündüğümde Mardinli dostum David aklıma gelir. Günlerdir AGOS'un son sayısı çantamda geziyor. Uzun bir süre abonesi olduğum bu gazeteyi artık İstanbul'a her gittiğimde Kadıköy'de Karaköy Vapur İskelesi'nin hemen önündeki bayiden alıyorum. Türkiye'deki başta Ermeni cemaati olmak üzere tüm azınlıklardan birer tutam bu gazete ile bulabilmenin keyfini yaşıyorum. İşte günlerdir çantamda gezen bu gazetede Şabo'nun hikâyesinde Mardinli bir Süryani olmak ve Hano Kritho beni çok etkiledi. Asimile politikalarında azınlıklar bir bir yok ettirilirken, Kıbrıs'ın kuzeyinde bile bunun ciddi yansımalarının olduğunu anımsadım. Davut'un aslında Müslüman olmadığı gerçeği anlaşıldığında, bir dönem baskı altına alınmaya çalışıldığını ve şiddete maruz kaldığını anımsıyorum. Üstelik arkasından "sünnetsiz" dendiğine de tanık olmuştum o dönemde. Neyse ki bir grup dostumuz ona sahip çıkmış ve büyük tatsızlıklar yaşanmamıştı. Davut'a David demek o dönem ağız alışkanlığı olarak bizi zorlasa da şimdi o isminin özgürlüğünü sanıyorum kendi topraklarında değil, gurbet diyarlarda yaşıyor. Kendi topraklarında tutsak olduğu için seçimini gurbet olarak yaptı o. Peki bu hikâye size tanıdık geldi mi?