Adamızdaki sermaye gruplarına karşı hukuku, eşitliği ve adaleti savunması gereken siyasi irade ortadan kalkmış durumdadır. Bunun sonucunda ise emek sömürüsünün boyutları telafi edilemez boyutlara varmış, emekçilerin durumu her alanda daha da kötüleşmiştir. Emek sömürüsünün arttığı alanların başında ise üniversiteler gelmektedir.
Eğitim adası iddiası ile yakın zamanda çok sayıda üniversite kurulmuş yenileri için izin verilmiştir. Kurulan üniversitelerde tek kriter öğrenci sayısı olmuş, bilimsel üretim sınırlı sayıda yapılmıştır. Üniversitelerin ekonomik getirisi üzerine yoğunlaşılırken, akademik kalite ölçüm ve denetleme yapıları kurulamamıştır.
Bu zaafiyetlerin yanında, bir üniversite adası olduğumuz telkininde bulunan, gençleri bu alanlarda çalışmaya yönlendiren iktidar biçimleri, bugün bu alanları emek sömürüsünün merkezi haline getirmiştir. Yaşadığımız coğrafyanın ve neoliberal politikaların var olan sorunlarına rağmen; büyük umutlarla ve zorluklarla, yaşamlarını sürdürmeye çalışan gençler bugün üniversitelerde emek sömürüsüne maruz kalmakta ve bir kez daha umutları tüketilmektedir.
Dayanışma olarak edindiğimiz bilgiler, birçok üniversitede çalışanlarının; içler acısı bir halde çalıştığını göstermektedir. Bu durumun en bariz örneklerinden birtanesi bugün Girne Amerikan Üniversitesi’nde yaşanmaktadır.
GAÜ uzun bir süredir çalışanlarının maaşlarını doğru düzgün ödememektedir. Sosyal sigorta yarıtımlarını gerçekleştirememektedir. Çalışanların iki veya üç ay boyunca hiç maaş alamadıklarını, eksik ve yatırımsız ödemeler yapıldığını, hatta özel bir banka ile yapılan işbirliği ile borçlandırarak maaş ödemiş olduğunu biliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde olduğu gibi yıllardır asgari ücretin, sermayeden yana, asgari yaşam koşullarını dahi sağlayamayacak rakamlarda belirlendiği hatta asgari ücret üstünde olan maaşların bile belirlenen rakam baz alınarak saptandığı düşünüldüğünde emekçilerin yaşam koşullarının zorluğu açıktır. Artan pahalılaşma sayesinde emekçinin alım gücünün gün geçtikçe düştüğü, hatta sürdürülebilir yaşam koşullarını sağlanmasının mümkün olmadığı, ücretli çalışanların sadece günü geçirmeye çalıştıkları ortadadır. Üstüne de kendi sermayesinden vazgeçmeyen iş sahiplerinin, zararları karşısında öncelikli önlem olarak maaş ödemesi, sosyal sigorta yatırımları gibi çalışanın haklarını vermemesi ile insanlar kendilerini acımasız koşulların içinde bulmaktadırlar. Bununla birlikte, GAÜ’de çalışanları koruyabilecek bir sendika olmadığından dolayı, çalışanlar bu utanç verici durumu dile getirmekte tereddüt etmektedir. Bir bireyin emeğinin karşılığını maaş olarak bile alamaması ise bir modern kölelik rejimlerinin kampüs içinde oluşturulduğuna işaret etmektedir.
Kar oranlarını artıran GAÜ sermayesi karşısında çalışanların emeği hukuka, adalete ve eşitliğe aykırı bir biçimde karşılıksız kalmaktadır. Hükümetler, siyasi partiler, medya ve sendikalar bu konuda sessiz kalmaktadır
Dayanışma olarak, gerek GAÜ sermayesine, gerekse de siyasi iktidar olduğunu iddia eden elitlere, bu durumun takipcisi olacağımızı ve yaşananların ne KKTC’nin çalışma hukukuna ne de insan onuruna uygun bir durum olduğunu ısrarla hatırlıyoruz. Bu duruma, belli ekonomik ilişkilerinden dolayı sessiz kalan siyasi elitlere ve medya gruplarına, insanları çalıştırıp maaşlarını ödememenin modern kölelikten başka bir şey olmadığı hatırlatır ve sorumluluklarını yerine getirmelerini talep ediyoruz.
Dayanışma olarak, bu modern köleliğin karşısında GAÜ’deki emekçi arkadaşlarımızın yanında olup onların sesi olacağız. GAÜ’de modern köleliğe sessiz kalmayacağız!