Kıbrıs Müzakere sürecinde liderler bodoslama şekilde yeni bir sürece girdi. Müzakereciler her gün görüşürken, liderler ise Kasım ayında 6 kez görüşme yapma kararı aldı. Çetin bir müzakere süreci geçiyor. Üstelik tam karartma uygulanıyor görüşmelere. Hatta liderler ne konuştuklarını, nereye gittiklerini, ortalığı bulandırmamak için paylaşmaktan da kaçınıyor. New York’a giden liderlerin New York dönüşünde ülkeye taşıdığı o negatif hava, çözüm umutlarının da suya düşmesine en azından başka baharlara ertelenmesine neden olmuştu. Nikos Anastasiades’in yaptığı açıklamalarda yakın bir gelecekte çözümün olmayacağı yönündeki ifadeler Kıbrıs’ın kuzeyinde soğuk duş etkisi yaptı. Saray çevrelerinde, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile sohbet gerçekleştirenler, Akıncı’nın da mimiklerinde bu negatif havayı gözlemliyor. İşte böyle bir atmosferde başlayan yoğunlaştırılmış müzakereler içinde dün Rum liderin yeniden 2016 yılını ve hatta mayıs ayını işaret etmesi “neler oluyor?” sorusunu bir kez daha akıllara getirdi. Şu an basında sessizlik var. Müzakerelerdeki son durum kimsenin umurunda değil. Zaten bilinen, konuşulan, uzlaşılan, elle tutulan bir gelişme de yok hani. BM Genel Sekreteri’nin her toplantı sonrasında klasikleşen “çok verimli bir toplantı geçirdik” şeklinde başlayan açıklamaları bile artık inandırıcılığını yitirdi. Hiç unutmam Eroğlu Anastasiades görüşmelerinde yaşanan kopma yine benzer bir klasik BM açıklamasından saatler sonra ortaya çıkmıştı. Yani özetle ara bölgeden gelen BM yetkililerinin açıklamalarına da güvenmemek gerek. Benim aylar öncesinde öngörüm gerek Kıbrıslı Rumların gerekse BM yetkililerinin Noel tatili öncesinde, sürecin meyvelerini toplanması hedefi yönündeydi. Kasım ayının bu sessiz ama yoğun geçen müzakerelerinde gidişatın ortaya daha net bir tablo çıkması doğrultusunda olduğunu görüyoruz. Güney Kıbrıs yavaş yavaş seçim atmosferine giriyor. Müzakereler özellikle parlamento seçimi için önemli bir dönemeç durumunda. Milli söylemler güneyde bu süreçte barış söylemlerinden çok daha fazla prim yapacak. Anastasiades partisi DİSİ’yi mi yoksa çözümü mü seçecek göreceğiz. Rum lider, dün “The Economist 11.Zirve” toplantısında yaptığı konuşmada, doğru şartların oluşması durumunda 2016 yılının Mayıs ayında Güney Kıbrıs’ta yapılması planlanan genel seçimler öncesinde Kıbrıs’ta bir çözümün olabileceğini söyledi. Bu açıklama müzakerelerin yeniden yoğunlaştığı üstelik mülkiyetin konuşulduğu bir aşamada açıklandıysa ve özellikle geçtiğimiz haftalardaki tereddütlü ifadelerin yerine geçmişse sevinmek gerek. Ancak ülkemizde çözümü desteklemeyen kesimlerin sessizliği ve aslında öncelik sıralarının şu anda değişmiş olması Kıbrıs’ın kuzeyinde çözüm vizyonunun güçlendirilmesi yönünde Akıncı’ya önemli bir fırsatı sunuyor. Umarız saray bu fırsatı fark eder ve farklı çatlak seslerin yükselmesi başlamadan sürdürülebilir bir barışın, Kıbrıs Türklerinin haklarının geriletilmeyeceği, güvenlik endişelerinin yaşanmayacağı bir süreç adına müzakere edildiğinin altını daha net şekilde kamuoyuna duyurmak yönünde gerekli girişimleri yapmayı başarır.