Denizi Sanayi Bölgesine getirdik!..

Taner ULUTAŞ

Garson devlet umudu ile çıktığımız yolda maalesef ceberut devletlerin yarattığı meda zori yapılan işler ile karşı karşıya kalıyoruz. Kaliteli dediğimiz yollar dere yataklarına dönüşürken, Türk’e bir şey olmaz mantığı ile inşaat sahasına dönüştürdüğümüz ve villalar diktiğimiz hatta yataklarını değiştirdiğimiz dereler bizlerden adeta intikam alarak öyle değil işte böyledir azizim der. Yağmur çiselese göle dönüşen ve Girne Denizini Lefkoşa’ya getireceğim diyen siyasileri haklı çıkartan Sanayi Bölgesi, dün hemde güneşin taşı yaktığı güneşli bir günde yine göle dönüştü. Neymiş efendim Karayolları Dairesi sanki üzerine vazifeymiş gibi Sanayi Bölgesinin arkasındaki gölletin bendini yıkınca su, Sanayi Bölgesini bir an bile düşünmeden istila etti. Lağım suyu ile iş yerlerini basan su, sağlık açısından ciddi tehlike oluştururken, yetki tartışması yaşanılan Sanayi Bölgesinde artık yetki karmaşasına da son verilmesi gerektiğini gözler önüne serdi. Lefkoşa Türk Belediye Başkanı Mehmet Harmancı bent ile ilgili Karayollarının yaptığı işten haberim yok derken Lefkoşa Kaymakamı Alkan Değirmencioğlu da yapılanlardan haberi olmadığını duyurdu. Bir usta bir memleket ve ben yaparım olur mantığı ile birileri hükmü karakukuşi bir karar ile memlekette istediğini istediği şekilde yapabilecek yetkiyi kendinde görebiliyorsa yandı gülüm keten helva, o memleketin işi zaten çoktan bitmiş demektir. Hafif bir yağmurda su baskınlarının yaşandığı, lağım sularının teslim aldığı, derme çatma ilavelerin yapılarak kaçak elektrik akımlarının çekildiği Lefkoşa Sanayi Bölgesine artık el atılması ve yetki karmaşasına son verilmesi zamanının geldiğini hatırlatmak isterim. Siyasi bir amaç güdülmeden, Sanayi Bölgesi ile ilgili yetkiyi verin Lefkoşa Türk Belediyesine, idare ile ilgili konuyu da özelleştirerek Sanayi Odasına devredin, bakın nasıl o bölge ‘ÇİÇEK’ gibi olur. Yok oy kaygısı ile buralara neşter atmaz ve eski tas eski hamam modeli ile bu işi götürmeye çalışırsanız, bu sanayi bölgesinden bir bal olmaz bilesiniz. *****

Sahibine Mesajlar

Sayın Sibel Siber, hatırlarsanız UBP’li vekiller 15 Kasım etkinlikleri çerçevesinde verdiğiniz yemeğe sırf Cumhurbaşkanı adayı oldunuz diye katılmamışlardı.  Daha sonra dedikodu kumkumaları sizin bu işi kıvıramayacağınız anlamında sözler sarfederek bir yıpratma kampanyasına girmişlerdi. Bir süre bu dedikodu kumkumaları başarılı da olmuşlardı. Ama son günlerde bakıyorum sizin ibre yukarılara doğru yükselmeye başladı. Sayın Siber siz para ile satın alınarak üretim yapanlara aldırmayın. Manevi paylaşımlardan uzak, sadece maddi menfaatler atmosferinde teneffüs edilen dostluklar mezat eşyaları gibidir, kim fazla fiyat verirse onunla giderler. Siz yanınızda sağlam duran ve maddi menfaat gütmeyen gerçek dostlarınıza bakın. İyi gidiyorsunuz. **  Sayın Ali Alioğlu, narenciye bitti, Narenciyeci iflas noktasına geldi. Başbakan Narenciyecinin alacaklarını önce 15 Aralık tarihinde ödeyeceğiz dedi. Sonra zeytinyağına basmış olacakki, 15’inde değil 25’inde ödeyeceğiz diyerek yan çizdi. Başkan İflas etmeyen bir sektör kaldı o da 50 kişilik Meclisi Mebusan Şti. Ltd. Şirket hem Sigara Fabrikasından kazanıyor hemde 50 kişilik ortaklar grubu dışarıdaki ikinci işlerden malı götürüyor. Sevgili Alioğlu, Karanlık aydınlıktan, yalan gerçekten kaçar. Üzülmeyin sizlerin kaderidir yalnızlık., Kargalar sürüyle uçsa da kartallar yalnız uçar. Gün gelir o Kartal, kargalar sürüsünün hakkından gelir ** Sayın Hasan Taçoy, senin Ulaştırma Bakanlığına bağlı Karayolları bugün kaş yapacağım derken göz çıkarttı. Sanayi Bölgesi arkasındaki göletin bendini yıkarak Sanayiyi göle döndürdü. Geçtiğimiz hafta içerisinde sel suları ortalığı basarken araba içerisinde osti yiro volta attığınızı söyledi bizim Minik Kuşlar. Bu nedenle Sanayi Bölgesini basan su ile ilgili olarak gözler kamyonet içerisinde belki geçer ümidi ile bekledim de gelmedin şarkısını dinlerken gözler Hasan Taçoy’yu aradı.  Ünlü düşünür İbni Haldun İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur dedi. Ama galiba galiba bu sözü yanlış telaffuz etti. Sanırım bu sözü insan alışamadıklarının çocuğu olması gerekirdi. Ehh ünlü düşünürler de yanlış sözler sarf edebilirler değilmi?. ** Sayın Ali Çıralı, ne olacak bu Sanayi Bölgesinin hali diye sorsam ayıp etmiş olmam değilmi? Sanayi Bölgesinin sorunlarının bitmesi için aylık 35 bin TL’lik bir bütçe gerektiği açıklanmıştı. Hatta Sanayi bölgesindeki iş yerlerinden ayda 50 TL toplasanız bu iş oldu bile denilmişti. Buna öncülük edebilir ve yılların pisliğini tarihe gömebilirsiniz diye de öneride bulunmuştuk. Sonuçta deniz Sanayi Bölgesine geldi. Bizler mayoları hazırladık. Sanayi Dairesi olarak sizlerde ucuz sandal ve bot bulmada bize yardımcı olursanız seviniriz. ** Sayın Erhan Arıklı, DP’nin Eroğlu’na destek kararından sonra bütün gözler sizin üzerinize çevrilmişti.  Ne oldu arşivlerde sizin de aday olabileceğiniz yazıyordu. Neyse bekleyip göreceğiz ama DP Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu destek kararı aldığına göre bu adaylık konusunda buz gibi soğuk su içtiniz. Aman dikkat et boğazın şişmesin. Bademcik iltihaplanması zordur. Yutkunmak ve yemek yemekte zorlanırsınız. Bizim Minik Kuşlar Sayın Arıklı gözden düştü ve unutuldu diyor. Ben ayni fikirde değilim. Çünkü, yere düşen meyveler dışlarıdan çürümüş gözükseler dahi, içlerindeki çekirdeklerinden nice güzel bahçeler hasıl olur. Değilmi ama? ** Sayın Sunat Atun, dün AS TV’ye konuk olmuştunuz. Bizim Emin ile güzel bir sohbet gerçekleştirdikten sonra Sanayi Bölgesini basan su nedeni ile AS TV’de mahsur kalmışsınız. AS TV’yi de basan su sizi zorlarken getirilen tahtanın üzerine basa basa yola çıkabilmişsiniz. Halk umut olarak gördüğü CTP’yi ve onun küçük kardeşi DP’yi yeniden iktidara getirdi. Gülü seven dikenine katlanır der büyüklerimiz. Peki, gülü seven dikenine katlanır da bizim gibi Kaktüsü sevene ne demeli? GÜNÜN FOTOĞRAFI