Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş 7. Ölüm Yıldönümü’nde Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle anıldı.
Törene, Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Fedi ŞefikTürkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Yılmaz Yıldırım, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Tevfik Algan, 28.Tümen Komutanı Tuğgeneral Mahmut Altun, 39. Tümen Komutanı Tuğgeneral Coşkun Kaya, UBP Genel Başkanı Ersın Tatar,Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, bazı milletvekilleri, devlet yetkilileri ve Denktaş’ın sevenleri ile ailesi katıldı.
Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı, Denktaş’ın oğlu, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın konuşmasıyla devam etti. Denktaş’ın konuşmasının ardından 20 Temmuz Fen Lisesi Okul Korosu tarafından marşlar sunuldu, belgesel gösterimiyle devam eden tören oratoryo ile sona erdi.
SERDAR DENKTAŞ: “DUYGULARIMLA YOĞRULMUŞ BİR KONUŞMA YERİNE….”
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu, Maliye Bakanı Serdar Denktaş konuşmasına “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözüyle annesi Aydın Denktaş’a acil şifalar dileyerek başladı.
Bugün duygularıyla yoğrulmuş bir konuşma yapmayı planladığını ama daha sonra babasıyla Anavatan Türkiye ile müşterek davaları olan Kıbrıs sorunuyla ilgili yıllarca birlikte çalışmış emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik’in bugün için yazdığı bir yazıyı okumak istediğini söyledi.
Denktaş, kendi duyguları yerine böyle bir günde onunla birlikte çalışmış deneyimli bir büyükelçinin düşüncelerini aktarmanın daha doğru olduğunu düşündüğünü ifade etti ve yazıyı okudu.
ULUÇEVİK’İN BUGÜN İÇİN KALEME ALDIĞI YAZI
Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik’in bugün için yazdığı ve anma töreninde Serdar Denktaş tarafından okunan yazı şöyle:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı ebediyete intikalinin 7. yıldönümünde sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz.
Rauf Denktaş Türk Milleti’nin bağrından çıkan bir Millî Kahramandır.
“ ’KIBRIS GİRİT OLMASIN’ ÇAĞRISIYLA MÜCADELENİN ANADOLU İLE BÜTÜNLEŞMESİ ÇABASI”
Çünkü, Denktaş, Türkiye’nin de ‘millî dava’ olarak sahip çıktığı ve yürüttüğü Kıbrıs mücadelesinin haklılığına inanmıştır. Bu inançla, Dr. Fazıl Küçük’ün liderliğinde açılan bayrağın altında toplanan önder kadroda 24 yaşında bir avukat olarak yer almıştır. 1948 yılında ‘Kıbrıs Girit olmasın’ çağrısını yaparak, mücadelenin Anadolu ile bütünleşmesi yolunda çaba sarf etmiştir. Liderliğini 1973’de Dr. Fazıl Küçük’ten devraldığı mücadelenin bayrağını Rumların ve Yunanların ve onları destekleyen uluslararası çevrelerin Ada’da basit bir azınlık olarak gördüğü Kıbrıs Türk halkının başı üzerinde ebediyen dalgalanmak üzere, 15 Kasım 1983’de göndere çekilmesini sağlamıştır. Bağımsız ve egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Rauf Denktaş ismi Türk Milleti’nin millî Kıbrıs davasıyla özdeşleşmiş ve hayatı da ‘millî dava’ ile bütünleşmiştir.
“YÜRÜTTÜĞÜ MÜCADELEYLE MUSTAFA KEMAL’İN BAĞIMSIZLIK FİKRİNDEN İLHAM ALDIĞINI İFADE ETMİŞTİR”
Rauf Denktaş gerçek bir Atatürkçü ve Türkiye sevdalısıydı. Yürüttüğü mücadelede Mustafa Kemal’in bağımsızlık fikrinden ve idealinden ilham aldığını birçok vesileyle ifade etmiştir.
Rauf Denktaş Kıbrıs sorunu hakkındaki diplomasinin çok engebeli, kaygan, aynı zamanda bataklıklarla ve tuzaklarla dolu zemininde büyük bir ustalıkla Rum liderlerle yürüttüğü müzakerelerde Türk tarafı için temel amacın tarihi ‘Lozan dengesinin’ korunması; Türkiye’nin Ege’den sonra Doğu Akdeniz’de de kuşatılmasının önlenmesi olduğunun bilinci içinde hareket etmiştir.
‘KT HALKININ ÖZ MENFAATLERİ TÜRKİYE’NİN MENFAATLERİYLE BİR BÜTÜN’
Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk halkının öz menfaatlerinin anavatan Türkiye’nin menfaatleriyle bir ve bütün olduğuna inanmış ve bu inancını söyleyerek, yazarak sık sık dile getirmiştir.
Rauf Denktaş’ın, Yunanistan’ın ve Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye ve Kıbrıs adasına yönelik tarihi emellerinin, hedeflerinin ve stratejilerinin günümüzde de aynı olduğuna; önceleri, silâh kullanarak gerçekleştirmeyi denedikleri ‘enosis’ hedefine 1990’lı yılların başından itibaren AB üyeliği yoluyla AB potasında ulaşma gayesi güttüklerine; bu yüzden de Rum tarafının iki taraf arasında Ada’da müzakereye dayanan eşit kurucu ortaklık temelinde kalıcı bir çözümü istemediğine dair teşhislerinin ne kadar haklı olduğunu teslim etmemiz gerekir. Genel olarak Türkiye’nin yakın çevresinde, özel olarak Kıbrıs konusu ve Türk – Yunan ilişkilerinde günümüzde meydana gelen gelişmeler, merhum Denktaş’ın teşhis ve değerlendirmelerinin ve tutumlarının doğruluğunu ve haklılığını kanıtlar mahiyettedir.
‘SÖYLEMLERİNDEN GÜNÜMÜZDE DE YOLUMUZU AYDINLATMAK İÇİN YARARLANMAK MÜMKÜN’
Rauf Denktaş’ın hayattaki söylemlerinden ve eylemlerinden, Kıbrıs konusunda - hattâ daha geniş çerçevede - günümüzde de yolumuzu aydınlatmak için yararlanmak mümkündür.
Rum-Yunan ittifakının ve Kıbrıs adasında kendi çıkarlarını kovalayan belirli aktörlerin Ada’da gerçeklere dayalı kalıcı çözümü engelleyen tutum ve davranışları sürmektedir. Aynı zamanda Türkiye’yi güney kara hududumuz boyunca şer odaklarıyla kuşatma hedefini güden uluslararası çabalar henüz nihai olarak bertaraf edilebilmiş değildir. Türkiye’yi güneyden kuşatma ve kıskaca alma milletlerarası projelerin iki parçası vardır: Birinci parça güney ve güneydoğu kara hududumuz boyunca inşa halindedir. Bunun uzantısı olan ikinci parçanın Kıbrıs adasında ve aynı zamanda, denizaltı hidro-karbon yataklarının kullanılması kisvesi altında Ada’nın yakın ve uzak çevresinde kurulmasına çalışılmaktadır. Bu çalışmalarda KKTC’de son yıllarda giderek açığa vurulmuş olan ‘Kıbrıs sorununun’ bir an önce çözülmesi isteklerini istismar çabası da kuşkusuz vardır.
‘ SAKAT ÇÖZÜM ŞEKİLLERİ…’
Türkiye’yi KKTC’nin bekasının ve Türkiye’nin yüce millî güvenlik çıkarlarının KKTC’nin günümüzdeki liderliğinin bir an önce anlaşmaya ulaşılması için gösterdiği hevesin neticesi olan sakat çözüm şekilleriyle tehlikeye düşürülmemesini dilerim. Vatansever Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye’nin muhtemel tehlikenin doğmasına müsaade etmeyeceğine yürekten inanmak istiyorum.
‘İKİ BAĞIMSIZ DEVLET FORMÜLÜ DIŞINDA BİR ÇÖZÜM ŞEKLİNE İTİBAR EDİLMEMESİ GEREKİR’
Türkiye’nin fiilî ve etkin garantilerinin sürdürüldüğü Ada’da yan yana barış içinde yaşayacak iki bağımsız devlet formülü dışında başka bir çözüm şekline itibar edilmemesi gerektiği görüşündeyim. Kıbrıs adasındaki ve çevresindeki gerçekler bu düşüncemin temelini oluşturmaktadır.
Ölümünün 7. yılında Rauf Denktaş’ın aziz ruhunu şad edecek gerçekçi tutumların bunlar olduğu inancını taşıyorum.
Ne mutlu Rauf Raif Denktaş’ı yetiştirmiş olan Kıbrıs Türk Halkı’na; ne mutlu Türk Milleti’ne!”