CTP Milletvekili Doğuş Derya ve Halkın Partisi lideri Kudret Özersay sosyal medya üzerinden Türkiye'de yaşanan gelişmeler ve bu akşam düzenlenecek demokrasi mitingine katılım konularını tartıştı...
Derya; “Avrupa Insan Hakları sözleşmesinin askıya alınmasının demokrasi ile alakası nedir?
OHAL ilan ettikten sonra Kanun Hükmünde Kararnameler yayınlayarak meclisin yetkilerini tamamen hükümetin tekeline almak demokratik yönetimlerde mi olur yoksa totaliter rejimlerde mi?
7 Haziran secimlerinden sonra giderek yükseltilen toplumsal şiddetin sonuçları tamir edilemez bir hal alırken, farklı ses veren medya kanalları kapatılıp tek sesli bir medya olusurken bunu demokrasi diye mi tanımlıyorsunuz?
Gözaltındaki insanlara işkence ve tecavüz eden, sokaklarda linç neferi kesilirken kendine "demokrasi bekçisi" diyenlerle aynı demokrasi anlayışında mısınız?
Eğer değilseniz tüm bu senaryo icinde kendine verilen sufleyi fısıldamaktan ve kendine biçilen rolü oynamaktan başka hiçbirşey yapmayan statüko bekçileri ile aynı miting meydanında isiniz ne? Hani "ne sağcıydınız ne solcu?” şeklinde sorular yönelterek, Kudret Özersay'ın lideri olduğu Halkın Partisi'nin bu akşamki Demokrasi Mitingi'ne verdiği desteği eleştirdi.
Doğuş Derya'nın konu ile ilgili sosyal medya paylaşımı şöyle:
“Sayın Kudret Özersay, bugüne dek akademik kariyerinizden dolayı size "hoca" diye hitap edenlerden biriyim. Sosyal bilimlerle biraz hasbıhal etmiş siyaset bilimi 1. Sınıf öğrencileri bile Demokrasi kavramının ne manaya geldiğini bilir. Öğrenci yetiştiren biri olarak herhalde sizin de bu konuda bir fikriniz vardır. Merak ediyorum, Avrupa Insan Hakları sözleşmesinin askıya alınmasının demokrasi ile alakası nedir?
OHAL ilan ettikten sonra Kanun Hükmünde Kararnameler yayınlayarak meclisin yetkilerini tamamen hükümetin tekeline almak demokratik yönetimlerde mi olur yoksa totaliter rejimlerde mi?
En son 1930'lu yıllarda yani dünyada faşizmin kol gezdigi dönemde yaşanan parti-devlet bütünleşmesinin 2016 yılinda başkanlik rejimi tartışmalarına paralel olarak yeniden yapılması demokratik bir zihniyetin ürünu müdür?
Darbeci zihniyet elbet cezalandırılsın, buna itiraz eden yok. Lakin binlerce sivil insanın doğru düzgün bir hukuki dayanak olmadan tutuklanması hangi demokraside var?
7 Haziran secimlerinden sonra giderek yükseltilen toplumsal şiddetin sonuçları tamir edilemez bir hal alırken, farklı ses veren medya kanalları kapatılıp tek sesli bir medya olusurken bunu demokrasi diye mi tanımlıyorsunuz?
Gözaltındaki insanlara işkence ve tecavüz eden, sokaklarda linç neferi kesilirken kendine "demokrasi bekçisi" diyenlerle aynı demokrasi anlayışında mısınız?
Eğer değilseniz tüm bu senaryo icinde kendine verilen sufleyi fısıldamaktan ve kendine biçilen rolü oynamaktan başka hiçbirşey yapmayan statüko bekçileri ile aynı miting meydanında isiniz ne? Hani "ne sağcıydınız ne solcu"? Unutmayın ki her populist söylemin bir miyadı vardır. Kritik dönemlerde takke düşer kel görünür.
Sevgi ve saygılarımla”
ÖZERSAY: “ BU SORULARI “TÜRKİYE’DE OLSAYDIM AK PARTİYE OY VERİRİDİM” DİYEN CTP BAŞKANINA SORMALISINIZ”
Öte yandan Halkın Partisi lideri Kudret Özersay da yine sosyal medyadan Doğuş Derya'nın sorularını yanıtladı.
Özersay; “Siz bilinçli olarak öyle göstermeye çalışıyorsanız da Halkın Partisi Türkiye’deki siyasal iktidara, iktidardaki siyasi partiye, AKP’ye ya da politikalarına destek açıklaması yapmadı. Böyle bir destek de vermiyoruz, açık ve net. Halkın Partisi açıklamasında net şekilde neye karşı olduğunu ve neyi desteklediğini söyledi” şekilinde bir açıklamada bulunarak, Demokrasi Mitingi'ne destek vermenin AKP'ye destek vermek olmadığını söyleyerek Gezi sürecinde yazdığı yazıları hatırlatarak “destek verseydim bunları yazmazdım” dedi.
Özersay'ın Doğuş Derya'nın sorularına verdiği yanıtlar ise şöyle:
“Sayın Doğuş Derya;
Bu soruları “Türk hükümetinin politika ve uygulamalarını desteklediğini” söyleyenlere sormalısınız! Ya da mesela “Türkiye’de olsaydım AK Partiye oy veriridim” diyen CTP Başkanına sormalısınız. Yani kendi parti başkanınıza! Yani sayın Talat’a mesela!. Hem belki vesile olur da daha önceki o açıklamasının ve hayranlığının gerekçelerini de bizlerle paylaşır değil mi.
Siz bilinçli olarak öyle göstermeye çalışıyorsanız da Halkın Partisi Türkiye’deki siyasal iktidara, iktidardaki siyasi partiye, AKP’ye ya da politikalarına destek açıklaması yapmadı. Böyle bir destek de vermiyoruz, açık ve net. Halkın Partisi açıklamasında net şekilde neye karşı olduğunu ve neyi desteklediğini söyledi: Darbelerin karşısındayız ve “İnsan haklarına saygı temelinde, halk iradesine dayalı çoğulcu demokrasiye olan desteğin ortaya konulması şeklinde OLDUĞU SÜRECE bu tür etkinlikleri destekleriz” denildi. İnsan haklarına ve demokrasinin ÇOĞULCU olanına bu vurgu neden yapıldı sanıyorsunuz?
Darbe girişimi ertesinde sizin yukarıda özetlediğiniz bu gelişmelerden duyduğumuz kaygıdan. Türkiye’deki iktidar partisinin politikalarını, ya da mesela Kıbrısa dair olanlarını destekliyor olsaydık koordinasyon ofisinin kurulmasını yanlış buluduğumuzu, bu antlaşmanın yürürlüğe konulMAMASI gerektiğini açıklamazdık.
Meclis’e bu antlaşmayı onaylamayın çağrısı yapmaz, Cumhurbaşkanı’na “Anayasa mahkemesine götürün” demezdik. Bu yazdıklarımı sadece sosyal medya ortamında yazmıyorum, bugün canlı yayında da televizyonda uzun uzun anlattım, bakın aşağıda haberi de var, linkini veriyorum (buraya da bir cümle alıntılıyorum): “Bizim açımızdan mitinge destek Türkiye’deki iktidar partisine destek demek değildir. Neyi desteklediğimizi açıkça söyledik.
Çoğulcu demokrasiyi ve insan haklarını destekliyoruz. Darbelerin de karşısındayız” (3dakika.org 4 Ağustos 2016). Öte yandan şahsen ben AKP’nin her politikasına destek veriyor olsaydım bundan üç yıl önce Gezi olayları konusunda şu yazdıklarımı yazar mıydım?
“Artık sanırım herkes yaşanan bu sorunların kaynağının çevreye yönelik bir hassasiyete, hatta polis tarafından kullanılan orantısız güce indirgenemeyeceğini anladı. Toparlanıyoruz Hareketi bu olayların yaşanmaya başladığı ilk gün bu konuda yaptığı açıklamada sorunların kaynağı olarak gördüğü genel anlamda demokrasi ve yönetim anlayışındaki sıkıntıya işaret etmişti. Geçen sürede yapılan yorumlar bunun doğruluğunu ortaya çıkarmıştır. Sağlıklı çoğulcu demokrasi sadece siyasi partilerden ve seçimden ibaret bir şey olarak görülemez, görülmemelidir. Taksim’de ve daha sonra Türkiye’nin her yerinde yaşananlar sağlıklı demokrasi için sadece sandığın yeterli olamayacağını doğruluyor.
Çoğulcu demokrasi için, sivil toplum kanalıyla Halkın sizi seçmeyen kesimlerinin görüş ve hassasiyetlerinin de dikkate alındığı süreçlere ihtiyaç vardır.”
Reddediyoruz etkinliklerine çok sayıda (sizin anlayışınıza göre) “sağcı” arkadaşın da katıldığını bizzat biliyorum, koordinasyon ofisine ve bu toplumun çağdaş değerlere dayalı yapısına yapılacak müdahalelere karşı çıkmak için siz aynı platformda buluştuğunuzda “solcu”luğunuz sulanmış mı oluyor, yoksa onlar “solcu” mu oluyor ki bana “hani siz ne sağcıydınız ne solcu” deme ihtiyacı hissediyorsunuz?
Kendini sizin anladığınız anlamda “sağcı” ya da “solcu” olarak tanımlamayan insanların hangi meydanda başka kimler de varken bulunacağını, neyi savunduğunu ya da neye karşı çıktığını önemsizleştirmek, görünmesini önlemek için bir araç olarak kullanmaya çalışmanız beni şaşırtmadı.
Oraya katılacak arkadaşlarımız insan haklarına dayalı çoğulcu demokrasiye destek vermek için katılacak ve HP en baştan verdiği desteği bu şekilde tanımladı ve de sınırladı.
Açıklamamızda ne demiştik? “darbe girişimine karşı çıkmak ve çoğulcu demokrasiye destek vermek gibi anlamlı birtakım mesajların verilebileceği BU TÜRDEN ETKİNLİKLERİN SİYASİ OLARAK İSTİSMAR EDİLMEMESİ İÇİN herkesin gereken özeni göstermesini diliyoruz”.
Biz bu türden istismarların sadece miting günü yapılacak konuşmalarda ya da taşınacak pankartlarda olabileceini öngörmüş ve bu uyarıyı yapmıştık. Yanılmışız, daha o aşamaya gelmeden yapılacak başka tür istismarlar da varmış, sağolasınız ki siz bize onu da gösterdiniz.
Son cümlelerinizde “popülizm, takke ve kel” terimlerini kullanmışsınız. O kısmına dair aklıma bir görüntü geldi, hem hangi siyasi parti yetkilileriyle ilgili bir tahmin edin :)
Neyse ben sizi yormayayım, aşağıya o görüntüyü yapıştırayım. Size iyi seyirler, sevgi ve saygılar bizden”