Dikkat et, üşütme!

Kıvanç BUHARA

Kırlangıçlar çoktan gittiler… Önümüzdeki yaz yine gelecekler! Rotası çizilmiş bu içgüdüsel mecburiyette, onların başka türlü davranmaları olası değil… İki gün öncesine kadar gökyüzünde kıskanç bir özgürlükle uçuşan sim siyah kuşçuklar, bir bakmışsınız birden bire kaybolmuşlar… “ Nereye?” diye soran da olamadığına göre… Sorsanız sanki ne değişecek? Zaten sır gibi saklarlar gidecekleri yerlerin adını… İnsanoğlunun bildiği her şey, doğallığını yitirmiştir mutlaka! Değişikliğe uğramış, günün sonunda tahrip olmuştur… Birkaç duyarlı bilge dışında, zaten kimsenin de umurunda değil… Bize kalanlar tam da bize yakışanlardır… Ne mi kaldı? Evinizin penceresi dağlara, ovalara açılıyorsa uzatın başınızı ve bir bakın… Kargalar her yerde! Sevmiyor musunuz kargaları? Sevseniz iyi olacak… Neden mi? İçine ettiğimiz bir zamanların güzellik kraliçesi dünyamızın kalıcı tek konukları onlar çünkü… Çoğaldılar, çoğaldılar… Sürü, sürü, bölük bölük… O halde, kınalı kekliklerden bana ne; Yaşasın kargalar; Ki onlar her yerde…. *** Bundan böyle yağmuru beklemesek de olur! Zaten tanıdık yağmurlar bir daha gelmediler on yıllardan beri… Ancak bir gelir, pir gelir… Sel olur, her şeyi önüne katar götürür… Anılarımızı ve yağmur sevgimizi de öldürürcesine! “ Yağsın, damlalar cama vursun, gözlerim sonsuzluğa kapanırken, Çoktan unuttuğum şarkıları ve aşklarımı hatırlatsın bana; Öyle zalim ve kasvetli durma karşımda, Gitme, yağmur başlayacak birazdan… Ve bu gün de intikam peşindeyse, Hatıralarım sele kapılır, Seninle birlikte…” *** İşte böyle… Güneş de gitti zamansız, kararan gökyüzü ile birlikte; Kış mı çıkageldi aniden, beklemediğimiz bir anda? Sorma, bu yıl niye geç kaldı diye… Geldiyse içeri al… Ve dikkat et üşütme…