Ortodoks kilisesinin başı, Başpiskopos İkinci Hrisostomos, sık sık konuşan, siyasi konulara değinen, eleştiren, ortalığı karıştıran bir kişiliğe sahiptir. Onun beyanatlarını, çoğu kez Rum siyasi liderleri ve medyası da ciddiye almıyor. Başpiskoposluğa seçildiğinde ve daha sonra kendileri ile iki kez görüşüp mülakat yaptım. Çok hoş, sakin, mütevazi, insancıl bir davranış içinde durmaya gayret etmişti. Ancak, Kıbrıs konusuna gelindiğinde, taa o zamandan, Türk askeri varlığına ve Kıbrısta bulunan , “yerleşikler” dedikleri Türkiyelilere saldırmaktan geri duramamıştı... Yine, kısa bir süre önce , benzeri beyanatlarını tekrarladı. Bu kez, Kuzey Kıbrıs’tan ve halkımızdan sert tepki gördü. Bu halk, daha önceleri, Başpiskoposun söylemlerini anlamamış mıydı ? Yoksa onlar da onu ciddiye almamıştı ? Son samanlarda Diyanet İşleri sorumlumuz, başkanı ile buluştular. Güzel, kulağa hoş gelen, tatlı, insancıl ifadeler kullandılar. Ama, görüşüp buluşmaları herhangi olumlu bir gelişmeye neden oldu mu ? Din işlerini siyasetten ayrı tutabildi mi, Ortodoks kilisesinin başı ? Maalesef, Hayır. Rumların ve Yunanlıların kanına bu OXI-Hayır demek işlemiştir. Bakınız Yunan halkı bu gün bile AB’ye , ekonomik şartlarına, önerilerine HAYIR diyorlar. Hem AB nin tam üyesi, hem de ne kurallarına, ne ekonomisine, ne de şartına şurtuna uymuyorlar. Şımarıklıkları sürüyor. Borçlarının silinmesini dahi bekliyorlar. Ne kemer sıkmaya ne de borç faizlerini ödemeye yanaşmıyorlar !! Görüşmemizde ve yazılı mülakatımızda , hayli yumuşak, ılımlı görünen İkinci Hrisostomos, Müslümanlık, Kuran ve okullarımızda din dersi verilmesine de yorum getirmiş ve sorularımı çekinmeden yanıtlamıştı. Kendi okullarında da İncil- Bible okutulduğunu, öğretildiğini, bunun hiçbir sakıncası olmadığını, hatta çok yararlı olduğunu vurgulamıştı. Yüce , yaratan Allahü Teala ile kulları arasına kimsenin girme hakkı olmadığının altını da çizmişti. İnsanları sevip saydığını, bütün dinlere saygılı olduğunu belirten Başpiskopos, ayrılmazdan önce bana, kırık Türkçesi ile, “Dünya çarkı felek aşkolsun döndürene” demeyi de ihmal etmemişti. Dünyayı değil, dünyaları, insanları, mahlukatı, bitkileri ve her şeyi yaratan, rızık veren , Ulu Allahın huzurunda iki yüzlülük yapmak bu önemli din adamına yakışır mı ? Siyasi konular ve sorunlar çözmek onun işi mi, sorunlara sorun eklemekten başka ne yapıyor muhterem İkinci Hrisostomos...? Her insana, dine saygılı olduğu kadar Türklere de neden olamıyor? Neden onları aşağılayıcı, nefret edici demeçler veriyor, tahrikler yapıyor ? Ayıp, günah, yazık değil mi ? Başpiskopos İkinci Hrisostomosun son beyanatlarına yakışır tepki gösteren insanlarımıza helal olsun. Siyasilerimiz nerede acaba ? Bu durumlarda da mı dillerini yuttular ? Bakanlık, hükümet, koalisyon, “hökümat” ve çıkar kaygılarından başka düşündükleri, ilgilendikleri yok mu ? Öyle gözüküyor ki, YOKTUR. Eylemlermiş, protestolarmış, halkın sorunlarıymış.....Onları ilgilendiren konular olamaz. Başka ilgilenecek ve yapacak çooook işleri vardır.