Dışişleri Bakanlığı, Rum Yönetimi’nin, tek taraflı ilan ettiği sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ndeki “7 numaralı parseli” lisans başvurusuna açmasına tepki göstererek, “Haklarımızın gasp edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Rum tarafının hukukla aykırı bu tutumu bölge istikrarını olumsuz yönde etkileyecek bir adımdır” dedi.
Bakanlık konuya ilişkin açıklamasında, Kıbrıs Rum tarafının, BM Genel Sekreteri’nin ve Güvenlik Konseyi’nin Güven Yaratıcı Önlemler hususunda çağrılarını artırdığı bir dönemde, tüm dünya tarafından iki halka ait olduğu kabul edilen ada etrafındaki doğal kaynaklara ilişkin Kıbrıs Türk tarafının işbirliği çağrılarına kulak tıkayarak, bir kez daha tek taraflı ve hukuki zeminden yoksun adımlarında ısrar ediyor olmasının, bölgedeki tansiyonun artmasına hizmet edeceğini ve adadaki iki halkın birbirinden daha da uzaklaşmasına neden olacağını vurguladı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklama şöyle:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sözde münhasır ekonomik bölgesi içerisinde yer alan 7 numaralı parseli, diğer parsellerde arama izni olan yabancı şirketlerin lisans başvurularına açması, yeni oldu-bittilerle, ortağı olduğumuz doğal kaynaklara ilişkin olarak haklarımızın gasp edilmesine yönelik politikalarını ısrarla sürdürmekte olduğunun bir göstergesidir. Rum tarafının bu hukuka aykırı bu tutumu bölge istikrarını olumsuz yönde etkileyecek bir adımdır.
Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının Ada’nın etrafındaki doğal kaynaklara ilişkin eşit hak ve çıkarlarını hiçe sayan bu anlayış, 2017 yılında Kıbrıs Konferansı’nın çökmesine ve 50 yıldır adada bir uzlaşıya varılamamasına neden olan ve yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmayan zihniyetin bir yansımasıdır.
Uluslararası toplum tarafından kabul edilmez olarak nitelendirilen adadaki statükoyu körükleyen tam da bu zihniyettir. Rum tarafının tek yanlı ve hukuktan yoksun faaliyetlerine göz yuman uluslararası toplumun bu taraflı ve hakkaniyetten uzak yaklaşımı hem Kıbrıs’ta bir uzlaşıya varılmasını, hem de barışçıl bir ortam yaratılmasını engelleyen en önemli unsurlardan birisidir.
BM Genel Sekreteri’nin ve Güvenlik Konseyi’nin Güven Yaratıcı Önlemler hususunda çağrılarını artırdığı bir dönemde, tüm dünya tarafından iki halka ait olduğu kabul edilen ada etrafındaki doğal kaynaklara ilişkin Kıbrıs Türk tarafının işbirliği çağrılarına kulak tıkayarak, Kıbrıs Rum tarafının bir kez daha tek taraflı ve hukuki zeminden yoksun adımlarında ısrar ediyor olması bölgedeki tansiyonun artmasına hizmet edecek ve adadaki iki halkın birbirinden daha da uzaklaşmasına neden olacaktır.
Öte yandan, GKRY’nin ruhsatlandıracağını açıkladığı bahse konu sözde parsel, bir yandan Kıbrıs Türk halkının haklarını hiçe sayarken, diğer yandan da Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığında geçmişte uluslararası alanda defalarca kayda geçirilmiş olan uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını da ihlal etmektedir.
Hal böyle iken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte ada etrafındaki hak ve çıkarlarımızı korumak üzere, gerekli önlemleri almaya ve sondaj faaliyetleri de dahil olmak üzere, doğal kaynaklara ilişkin faaliyetlerimizi ileriye götürmeye devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.”