Diyabetten kimse ölmesin diye..(2/2)

Ayşegül Garabli

Örneğin, yazımın başında bahsettiğim gelişme, Türkiye Diyabet Vakfı ile, TÜBİTAK işbirliğinde gerçekleştirilen, uluslar arası bir proje. ABD ve Avrupa’da yapılan araştırmalarda, şu an Kıbrıs’ da dahil bilinen iki diyabet  tipi dışında, 13 yeni tip daha belirlenmiş. Yani bilinenin aksine 2 tip değil, bu iki tipe  ek 13 tip şeker tipi daha varmış. Türkiye Diyabet Vakfı ile TÜBİTAK’ da yeni çıkan bu 13 tipin, Türkiye’de ne yoğunlukta olduğunu araştırıyorlar. Diyabet hastalarından alınan kan örneklerinin incelenmesi sonucunda, gen haritası çıkarılarak, hastanın hangi tip diyabet grubuna, girdiği belirleniyor. Böylelikle de, her tipe göre, uygun olan tedavi yöntemi seçiliyor. Zira, her tip için farklı tedavi türleri gerekebiliyormuş. Öyle ki; bir tip diyabette kullanılan ilaçlar, başka tip diyabeti daha da tetikleyici olabiliyormuş. Dolayısıyla, bilinen iki tipin dışında farklılıklar gösteren diyabet hastalarının, bu merkezden yardım alarak, diyabet türünün belirlenmesini talep etmesi gerekir. İşin bir diğer güzel yanı ise, bu, bir proje olduğu için, çok pahalı olan bu tetkiklerin, Vakıf tarafından ücretsiz yapılıyor olması. Elbette ki,hiç kimse, sağlıkla ilgili harcamalardan kaçınmaz. Ancak, bu tetkikler, normal geliri olan bir kişinin maddi durumunu çok aşan boyutlarda olduğu için, ücretsiz yapılıyor olması, çok önemli bir husus. Kaldı ki, Türkiye’de de, KKTC’de de, bir çok kişinin, asgari ücretle çalıştığı düşünülürse, ücretsiz yapılıyor olması, çok daha fazla önem kazanıyor. Zaten  isteseniz de, bu tetkikleri ücretle yaptıramıyormuşsunuz. Böylece yapılacak  tek şey kalıyor; o da, İstanbul Maltepe’deki Türkiye Diyabet Vakfı’na baş vurmak. İşlemler de fazla sürmüyor zaten. Ben geçen yıl oradaydım ve  bir saatten az bir sürede Vakıf’taki işlemlerim de, kan verme işlemleri de bitti. Sorunuma kesin çözüm bulunamamış olsa da, en azından artık koma halini yaşamadığım gibi, ataklar da eski sıklıkta değil. Kısacası artık, hayati risk taşıyan koma halini yaşamadan, ataklara müdahale edebiliyorum. Keşke Tolga Akçal’da, komaya girmeden ataklara müdahale edebilseydi. Üzgünüm. Hem de çok üzgünüm. Işıklar içinde yat Tolga  Akçal.