Meşakkatli bir eğitim hayatının ardından, çocukluk hayallerini gerçekleştirdi ve çok genç bir yaşta, 36 yaşında, profesör unvanını almış sayılı çene cerrahlarından biri oldu.
2002 yılında 20 Temmuz Fen Lisesi’ni birincilikle bitiren Sıdıka Soydan Akdeniz, ne istediğini bilen bir öğrenciydi ve ÖSS sınavında ilk tercihi olan Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne girmeyi başardı.
2007 yılında diş hekimliği fakültesini bitirdikten sonra doktora eğitimi için Başkent Üniversitesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi bölümüne, mülakat sınavında en yüksek puanı alarak kabul edildi. Danışman hocası, aynı zamanda o dönemde üniversitenin rektörü olan Prof. Dr. Kenan Araz ile tez çalışmasını tamamlayarak 2011 yılında hem bilim doktoru hem çene cerrahisi uzmanı unvanı aldı. Tez çalışmasını maksillofasiyal cerrahi alanında dünyada en büyük meslek örgütü olan “International Association of Oral and Maxillofacial Surgery”nin Şili’deki toplantısında sundu. Uzmanlığını aldıktan sonra kısa bir süre özel sektörde çalıştı ve daha sonra üniversite ortamına geri dönüp maksillofasiyal cerrahi eğitimini klinik pratiğime çevirme kararı aldı. Başkent Üniversitesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Ana Bilim Dalı’nda önce öğretim görevlisi ardından da akademik barajları yıllar içerisinde tamamlayarak öğretim üyesi kademesine yükseldi.
“Akademik ortamın dinamiğini seviyorum. Yorucu olsa da insanı sürekli güncel ve zinde tutan ortamda öğrencilerime eğitim vermekten ve kalabalık bir ekiple çalışmaktan büyük zevk alıyorum” diyen Sıdıka Soydan Akdeniz, 2016 doçent unvanını elde etti. 2021 yılında ise gerekli kriterleri tamamlayarak 36 yaşında profesör oldu.
Çok sayıda ulusal ve uluslararası makaleye imza atan, 2021 yılından beri 8 uzman 12 asistanın çalıştığı ana bilim dalının başkanlığını yürüten Sıdıka Soydan Akdeniz, hayallerini adım adım gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.
“Akademik olarak yükselmek, çalıştığım ortam yüzünden beni bilimsel araştırmalara motive eden ve destekleyen bir kurumda olmak bu kariyere devam etmeme ön ayak oldu. Uzmanlık eğitimim sırasında 2009 yılında 2 ay süreyle University Collage of London Hospital bünyesinde maksillofasiyal cerrahi alanında branşında dünyaca ünlü cerrahlarla çalışma imkanım oldu. Bu süreçte akademik olarak devam edip ben de doğup büyüdüğüm yer olan Kıbrıs’ta ve Türkiye’de henüz gelişmekte olan maksillofasiyal cerrahi sektöründe katkıda bulunmak hatta öncü olmanın hayalini kurmuştum.”
KKTC’DEN DE ÇOK SAYIDA HASTASI VAR
Sıdıka Soydan Akdeniz’in kapısını, çok sayıda Kıbrıslı Türk de, KKTC’de yapılamayan ameliyatlar için çalıyor. “Genellikle çene deformitelerinin ve çene kemiği yetmezliklerinin dental implant yapılabilmesi için büyük greft ameliyatları ile tamiri ve ardından dental implant uygulamaları, çene kırıkları tedavisi, çenelerdeki patolojilerin cerrahi tedavisi, iskeletsel bozuklukların çene kemiklerinde fazla büyüme veya az büyümeye neden olduğu durumlarda çenelerin ideal pozisyona alınabilmesi için fonksiyonel ve estetik ortognatik cerrahi ameliyatlar klinik pratiğimin önemli bir kısmını oluşturuyor” diyen Sıdıka Akdeniz, “çene eklem hastalıkları ve açık eklem cerrahilerinin” özel ilgi alanı olduğunu vurguluyor.
Akdeniz şöyle devam etti:
“Eklem cerrahisi konusunda kendimi geliştirebilmek için İngiltere Coventry’de 2014 yılında kadavra cerrahisi eğitim okullarına katıldım ve bunun karşılığını bugün almaktayım. Bu ameliyatların büyük bir çoğunluğu hem tıbbi açıdan hem de hasta konforu açısından genel anestezi altında deneyimli bir anestezist iş birliği ile yapılması gereken çene ve komşu bölgelerin ameliyatları. Bu ameliyatlarda başarılı olmak için çene cerrahı olmak çoğu zaman yetmiyor, bu konularda özelleşmiş bir eğitim ve çok sayıda vaka görmek gerekiyor.”
“İDEAL BİR EKİP VE HASTANE ORTAMI KURULMASIYLA BAZI AMELİYATLARI KENDİ ÜLKEMDE YAPMA PLANLARIM VAR”
Sıdıka Soydan Akdeniz, Ankara’da da olsa Kıbrıs’tan giden hastalara hizmet vermekten mutlu. Yakında bazı ameliyatları gerekli ortamın sağlanmasıyla KKTC’de yapma hedefi de var.
“Şu an Sağlık Bakanlığı ile Anlaşması olan Ankara’da Başkent Üniversite’nde KKTC Sağlık Bakanlığı onayı ile Kıbrıs halkına hizmet verebilmekten ötürü çok mutluyum. Tüm ana bilim dalımız Kıbrıs Türk halkının hastalarına sağlık hizmeti vermeye bayılıyor. Yakında Kıbrıs’ta henüz yapılamayan ve uzmanı olduğum ortognatik cerrahiler ile diğer maksillofasiyal ameliyatları ideal bir ekip ve hastane ortamı kurulmasıyla kendi ülkemde yapma planlarım var.”
EN SIK KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR…
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi uzmanı olarak en sık karşılaştığı problemlerden birinin çene kemiği deformiteleri olduğunu belirten Sıdıka Soydan Akdeniz, dişlerini bir sebepten erken kaybetmiş hastaların çene kemiklerinde erime meydana gelebildiğini, çözüm için çene kemiği miktarını artırmaya yönelik büyük greft ameliyatları yaptıklarını kaydetti. Prof. Akdeniz, bu kemik grefti ameliyatları için en sık kullandıkları kemik kaynağının, hastaların kendi kalça kemikleri olduğunu söyledi. “Bir diğer problem çene kemiği kist ve tümörleri” diyen Prof. Akdeniz, çocukluk çağından itibaren karşılaşılan bu lezyonların erken tanısının önemine dikkat çekti.
Sıdıka Soydan Akdeniz sözlerini şöyle sürdürdü:
“Klinik pratiğimde bir diğer sık karşılaştığım problem çenelerin iskeletsel bozukluklarıdır. Ergenlik çağı sonrası denge içerisinde kalması gereken kafa iskeleti, alt ve üst çene bütününde çenelerden birinin fazla ya da eksik büyümesi iskeletsel çene bozukluklarına neden olur. Bu hastaların nefes alırken, konuşurken, çiğnerken fonksiyonlarının yetersiz olmasına ve genç bireylerde ciddi bir estetik kaygı oluşturarak sosyal motivasyonsuzluklara neden olur. Bu problemler bazen çocukluk çağında hareketli aygıtlar ve ortodontik tedavi ile çözülebilir. Bu sebeple ilk okul çağında çocuğun mutlaka bir pedodontist veya ortodontist tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bazen de önlem alınsa bile çeneler dengesiz büyür ve büyüme gelişim tamamlandığında 18 yaşları civarında ortognatik cerrahi yapılır. Bu ameliyatlar klinik pratiğimin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ortognatik cerrahide 3 boyutlu planlama ile kişiye özgü planlama yaparak çalışmaktayız.
Çene kırıklarının cerrahi tedavileri de oldukça sık yaptığım klinik pratiklerimizden. Türkiye’nin dört bir yanından çene kırıkları için hastalar hastanemize başvurmakta.
Çene eklem problemleri özel bir ilgi alanımı oluşturmaktadır. Çene ekleminin büyüme bozuklukları, ankiloz ve tümörleri gibi yüzde fasiyal asimetriye neden olan durumların erken teşhisi çok önemlidir. Bu bozuklukların doğru tanısı için sade bir diş ve ağız muayenesi yerine bütüncül bir yüz, çene ve diş dokusu muayenesi kritik bir önem taşımaktadır. Kulak önünden girilerek yapılan açık eklem cerrahileri de yine oldukça sık yaptığım ameliyatlardır.”
“EN BÜYÜK MOTİVASYONUM, KONTROL RANDEVUSUNDA GÖZLENİN İÇİ GÜLEN MUTLU HASTALAR GÖRMEK”
Meslekte “yeni ve güncel kalmanın önemine” işaret eden Sıdıka Soydan Akdeniz, yeni teknolojilerin etkisine de değindi:
“Dijital iş akışları ve üç boyutlu teknolojilerin hayatımıza girmesiyle çene cerrahisinde hizmet sektörü bir üst seviyeye taşındı. İster Kıbrıs’ta ister Türkiye’nin uzak bir şehrinde ya da dünyanın herhangi bir yerinde olsun hasta bizden çene cerrahisi ile ilgili yardım almak istediğinde 3 boyutlu dental tomografisi ve ağız içi taraması ile fotoğrafları birleştiren sistemler sayesinde mesafelerin bir önemi kalmadı. En kıymetli şey zaman ve dijital iş akışı bize zaman kazandırıyor. Mesleğimin en sevdiğim yanlarından biri dijital iş akışı ile çalışmak.
Çok severek yaptığım diş hekimliği gibi inovatif bir meslekte sürekli olarak araştırmak, dünyayı takip etmek ve özel bir uzmanlık alanında düzenli pratik yapmak zorundasınız. Genel anestezi altında uzun süren ameliyatlar yorucu olabiliyor ve ekip şefi olarak ameliyatların tüm sorumluluğunu taşımak stresli olabiliyor.”
Ağız Çene Yüz Cerrahisi Birliği Derneği’nin 2021 yılından beridir yönetim kurulu üyesi de olan Prof. Akdeniz, meslekte en mutlu olduğum anların büyük çene ameliyatları sonrası hastalarını ailelerine sağ salim teslim ettiği yorgun gün sonları olduğunu belirtiyor.
Çene ameliyatları sonrasında yeme, yutma, çiğneme ve bazen konuşma gibi fonksiyonların ilk 1-2 hafta için kısıtlanabildiğini söyleyen Prof. Akdeniz, hastaların bu kısıtlayıcı kısa iyileşme periyoduna tahammül etmeleri gerektiğini, ancak bu sürecin sonunda kontrol randevusunda gözlerinin içi gülen mutlu hastaları görmenin mesleğinde en büyük motivasyonu olduğunu da vurguluyor.