Duayen… Dilimize Fransızcadan giren, kulağa hoş gelen bir sözcük… Anlamını bilmeyen birisi bile… Duayen sözcüğünün; Sihirli, Gizemli, Kibirli, Kıdemli, Üstün yetenekli kişilere ait asalet, Unvan, Rütbe, Dik duruş, Başkalarından icazet almadan özgürce düşünen, Özgürce yaşayan, yazan-çizen, Yansız, Tarafsız, Adaletli, Eşitlikçi kimse olduğunu tahmin edebilir… DUAYEN; Kıdem bakımından önde olan, üstte bulunan insanlar için söylenir. Duayen doktor, Duayen bilim adamı, Duayen din adamı, Duayen politikacı, siyasetçi denir de; En çok gazeteciler için kullanılır. “Duayen bir gazetecidir” dendiğinde; Uzun yıllar mesleğinde tanınan, KALEMİNİ SATMAYAN, Yandaş olmayan, Ve en önemlisi bir siyasi partinin veya lobicilik yapan misyonerlerin; Emrine girmeyen, tuzağına düşmeyen VARSA; Burada duralım… Varsa eğer DETAYDAN bana ulaşabilirler. “Allahım verdikçe veriyor” diyerek, sahiplerine DUA EDEN, Çıkarlarının tarafında olmakla övünen gazetecilerin; Son zamanlarda, YEREL SEÇİM TV Programlarında sergiledikleri; Acizliği, Bilgisizliği, Yetersizliği, Kişiliksizliği, Partizanlığı gördükçe; “Tıp mı, gazetecilik mi?” diye düşündüğüm gençlik yıllarımda; İyi ki; Tıbbiyeyi seçmişim… YAŞASIN GERÇEK DUAYENLER…