Düğmeye bastılar !..

Taner ULUTAŞ

Türkiye’de terör tüm haşmeti ile hortladı. Hortladı mı yoksa hortlatıldı mı orası çok bilinmeyenli bir denklem. Ve gerçekten çözülmesi zor bir iş. Türkiye hapşırsa biz nezle oluruz. Bu nedenle Türkiye’de yaşanan her hareket dolaylı olarak burada şu veya bu nedenlerden dolayı bizleri de etkiliyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kürt sorununu çözmek için bir Çözüm Süreci başlattı. Bu süreç içerisinde her türlü özveriyi de Türk Hükümetinin yaptığı kanaatindeyim. Çözüm çerçevesinde asker bile kışlaya çekildi. Karşı tarafı rahatsız edici her türlü harekâttan da uzak durdu. Ancak bu durumdan faydalanan PKK Meydanı boş bulduğu için askersiz bulduğu meydanları, yolları mayın ile doldurdu. Yollara döşediği mayınların üzerini bu barış sürecinde asfalt dökerek kapattı. Sonrada ani baskınlar ve uzaktan komuta ile bu mayınları patlatarak gencecik askerleri şehit etti. Barış ve Çözüm süreci diye diye uyuttuğu siyasilerin emirleri ile askerlerin elini kolunu bağlattı. Türkiye halkı elini verdi kolunu kaptırttığı için bunlardan el aman çekmeye devam ediyor. Şehit ailelerinin feryatları yeri göğü inletirken herhalde bu kan dökücülerin hoşuna gitmiş olacak ki, roket atarlar ve uzun namlulu tüfekler ile polise ve askere saldırmaya devam ettiler. Özgürlük derken neyin özgürlüğü diye sorsak. Sen  Genel Kurmay Başkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığa bile yükselirken bu özgürlük neyin nesi oluyor acaba desem. Terör Türkiye’de kendi kendine aniden başlamaz. Birileri düğmeye basar ve o terörü başlatır. Düğmeye kimler bastı derseniz o düğmeye basan eli Görme engelli Metin Şentürk bile gördü de görme engelliler mi görmedi desem ayıp mı etmiş olurum? Türkiye üzerinde oyunlar oynanmaya devam ediliyor. Irak etnik köken ve dini mezheplere göre bölündü. Sıra Suriye’de. Sonra sıra Türkiye’ye gelir mi diye sorarsanız bence gelir diyeceğim. Ortadoğu’da birinci dünya savaşından sonra çizilen sınırlar ortadan kalkıyor. Ülkeler ortadan kaldırılıp yerine küçük küçük uydu ülkeler kurulmaya çalışılıyor. Büyük ülkelerin yönetilmesi zor olduğu için küçük uydu ülkeler haline getirilip bunların idaresinin kolaya çevrilmesi düşünülüyor. Ortadoğu’da Türkiye’ye bir görev verildi. Radikal İslam’ın önü kapatılsın diye Ilımlı İslam modeli Türkiye’ye kaftan olarak giydirildi. Ancak Kıbrıs ve İsrail gazı nedeni ile Türkiye ters düştüğü ABD, İngiliz ve AB’nin karşısında Rusya ile işbirliğine gidince, Rus gazını Türkiye üzerinden Yunanistan veya Bulgaristan yolu ile taşıyacağım deyince sihirli bir el yine düğmeye bastı. Sonrasında Türkiye’ye herhalde büyük vaatler yapıldı ki, Türkiye tavır değiştirerek ABD ile yine kol kola girdi. Kıbrıs’ta çözüme evet derken ‘Garantörlüğümü ‘ bile sulandırırım yollu açıklamalarda bulundu. Kıbrıs’ta bir çözümü artık büyük devletler istiyor. İsrail, Mısır ile anlaşmasını bozarak gazını daha pahalı bir yol olan Mısır ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya göndermekten vaz geçti. Tekrar eski duruma dönerek bunu daha ucuz bir yol olan Türkiye üzerinden göndermeyi tercih etti. Boru Karpaz Burnu civarından geçecek. Borunun güvenliği için Türkiye’ye Hatay’ın hemen alt kısmına girmesi ve Suriye’nin Hamal şehrinin bulunduğu enlemden Mağusa’nın enlem çizgisine kadar olan o bölgeyi kontrol etmesi ve borunun güvenliğini sağlaması görevi verildiği söyleniyor. Bir başka rivayete göre de Kıbrıs’ta garantörlük NATO’ya verilecek. İşte bu nedenle GKK lağvedilip yerine Polisiye görevi yapacak bir oluşuma gidilecek. Bu birlik de NATO’nun şemsiyesi ve emrinde olacak. EİDE’nin kimliğine ve daha önceki görevlerine bakarsanız sanırım ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız.