Durduğumuz nokta

Oshan SABIRLI

Kıbrıs müzakerelerinde son nokta ile ilgili bilgisi olan var mı? Açıkçası şu sıralar bir çok farklı platformda biz de müzakereleri konuşuyoruz. Gerek Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun açıklamaları, gerek Kıbrıs’ın güneyinden gelen yorumlar yine tezatları oluşturuyor. Kriz olduğu zamanlarda bile BM temsilcileri “çok verimli bir toplantı yaptık” şeklinde ifadeler kullanıyor. Al ver sürecine daha var denirken ortaya “sizin köyünüzü de istiyorlar” şeklinde diyaloglar çıkıyor. Eroğlu, çarşamba günü sivil toplum örgütleri ile sendikaların yer aldığı “Halk Konseyi”ne Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülen müzakerelerde gelinen aşamaya ilişkin bilgi verecek ve görüş alışverişinde bulunacak. Öte yandan Eroğlu, önümüzdeki günlerde Cumhuriyet Meclisi’nde temsilcisi bulunan siyasi partilerin oluşturduğu Meclis Platformu ile de bir araya gelecek. Nikos Anastasiadis ise 2 Eylül tarihinde yapılacak görüşme öncesinde dün Kıbrıs sorununun son durumunu masaya yatırdı. Toplantı, Rum liderin Trodos'taki yazlık konutunda, Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Kıbrıs Rum müzakerecisi Andreas Mavroyannis, Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ve Hükümet Sözcü Vekili Viktoras Papadopulos'un katılımıyla yapıldı.  Öte yandan Anastasiadis, gelecek haftaya siyasi parti liderleri ile bir dizi görüşme yapılacağını ve liderlerin müzakere heyetinin çalışmaları hakkında bilgilendirileceğini belirtti. Çok uzun süredir durgun bir hal alan müzakereler, 11 Şubat’ta farklı bir ivme kazanırken çözüm umutlarının yaklaşık 6 ay önce yeniden yeşerdiğini gördük. Kıbrıs’ta doğrudan müzakereleri yeniden başlatacak ortak açıklama metni, iki lider tarafından ara bölgedeki BM konferans salonunda 11 Şubat tarihinde imzalandı. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim tarafından okunan ortak metinde taraflara önemli görevler veriliyordu. Ortak metin, müzakerelerin yeniden başlaması doğrultusunda liderlerin çözüm yönünde kararlılıklarına atıfta bulunurken, çözümün tanımı “Güvenlik Konseyi Kararları ve Üst Düzey Anlaşmalarda yer aldığı şekilde siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı” şeklinde belirtilmişti. Bu yazıyı kaleme alırken yeniden, o süslü, özellikle dış basında geniş yer bulan ortak metine göz atma gereği hissettim. Açıkçası o metinde bildik yuvarlak cümlelerin olduğunu, fakat bir yaptırımın, takvimlendirme olmaması neden ile sürecin ilanihaye gidebileceği ile yeniden yüzleştim. Liderlerin yeni bir atak girişiminde olduğu fark ediliyor. Erdoğan’ın seçim kazanması, Eroğlu’nun yeni bir seçime gireceği, güneydeki krizler ve doğalgaz polemiği yeniden görüşmeleri şekillendirecek mi göreceğiz. Ortada bir son nokta yok belki ama durduğumuz noktanın nerede olduğu da muamma.  


    GÖZE ÇARPANLAR Sayın Hakan Efe Yıldırım, şu sıralar sizin gibi yetenekli birisini televizyon ekranlarında stüdyo programları dışında yeterince görememekten şikayetçiyiz. Yaratıcı ve de oldukça üretken bir habercinin, belgesel tarzındaki üretimlerine bu ülkenin ihtiyacı var.   Sayın Hasan Sertoğlu, sanıyoruz son dönemde siyasetten çektiğinizi hiçbir şeyden çekmediniz. UBP’den gerek KOP ilişkileri, gerekse belediye seçimlerinde gördüğünüz darbelerden sonra, anlaşılan size sağ cenahtan ciddi ambargo var. Ülke sporunun gelişmesi adına verdiğiniz her türlü savaşta tam anlamı ile arkanızdayız.   Sayın Kutlay Erk, son dönemde Genel Başkan ve Başbakan Özkan Yorgancıoğlu sizi sürekli ateş ortasında bırakıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda hem partiden hem dıştan hem de medyadan gelen baskıların sizi yorduğunu fark ettik. Acilen bir karar çıkmadıkça sanıyoruz başınız daha çok ağrıyacak.   Sayın Ersin Tatar, tüm doktorlar güneşin yaz süresince yaşanabilecek olumsuz etkilerine dikkat çekerken anlaşılan hafta sonunda tatil biraz işkenceye dönmüş. Biraz serinlemek ve yazın tadını çıkarmak istemeniz güzel ama ciddi şekilde güneşin sizi kavurduğunu fark ettik. Çok geçmiş olsun.   Sayın Hürrem Tulga, KTEZO’nun kurultayına doğru adım adım ilerlerken koltuğu devredecek yeni üyeler aradığınızı ve bu konuda kimsenin yeterince gönüllü olmadığını görüyoruz. Perde gerisinden odaya destek olmak istediğiniz ifade etmenize karşın, anlaşılan üyelerin, yeni dönemde de tercihi, açık farkla siz olacaksınız.     Sayın Şerife Ünverdi, milletvekilliği seçimleri sonrasında tamamen ortadan kaybolduğunuzu ve sizden hiç haber alamadığımızı fark ettik. Yoksa İçişleri Bakanı olarak seçim kaybetmeniz sonrasında siyasette jübilenizi mi yaptınız?   Sayın Fikri Toros, tatilden döndüğünüzü ve yeniden işlere gömüldüğünüzü görüyoruz. Odanın eski başkanlarına nazaran medya ile çok daha iyi ilişkilerinizin olduğu ifade ediliyor. Biz ise hala odanın son durumu, Yeşil Hat Tüzüğü ve Kıbrıs’ın güneyi ile ilişkileri değerlendirmek adına ajandanızdaki yerin boşalmasını bekliyoruz.  


  KARŞIMIZA ÇIKAN Hiç kuşkusuz evlat acısı acıların en büyüğü şeklinde ifade ediliyor. Resimde gördüğünüz mezar taşı yürekleri dağlayan ve alkışı hak eden cinsten. Heykeltraş bir babanın, kısacık hayatı boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum olan oğlu vefat edince yaptığı mezar taşı görenleri duygulandırıyor. 1988 yılında doğan ve 1999 yılında yaşama gözlerini yuman engelli Matthew Stanford Robison için babasının yaptığı bu mezar taşı Matthew’in melekler diyarına uğurlanmasını tasvir ediyor. (ABD'nin Utah eyâletinin başkenti Salt Lake City)    


  ESKİ FOTOĞRAFLAR Lefkoşalı olmak ve eski dostlukları hatırlamak yaşamın kavgası içinde insanı bir garip yapıyor. Bir tutkuyken Çetinkaya fotoğraf Ersel Ahmet’in arşivinden size ulaşıyor.        


  FIKRA Müdür oldun Dişi aslan mağarada uyurken tilki gizlice gelip dişi aslana tecavüz eder. Aslan uyanınca, erkek aslanın yanına gider ve ona sorar. Erkek aslan duruma oldukça şaşırmıştır. Çok sinirlenip kükrer: "Bütün hayvanları toplayın, suçluyu bulup onu mahvedeceğim" der. Bütün hayvanlar toplanır, aslan "kim yaptıysa bunu elini kaldırıp öne cıksın" diye kükrer ama hiçbiri ses çıkarmaz. Derken toplantıya geciken çakal koşarak gelip arka sıralara yerleşir ve tilkiye "ne oluyor" diye sorar. Tilki de "Aslan kral ormana bir müdür arıyor talip olan elini kaldırıp öne çıksın diyor" deyince zavallı çakal hemen elini kaldırıp öne çıkar. Aslan herkesi gönderir ve akabinde çakalı mağaraya çeker. Çakal sabah perişan halde yalpalaya yalpalaya yürürken tilkiyle karşılaşır. Tilki hafif gülümser ve ekler: "Bak, bir müdür oldun yürüyüşün bile değişti…"