Eczacıların Yumruk Gücü!

Cenk DİLER

Yumruğun mu gücü daha fazladır? Yoksa parmağın mı? Osmanlı İmparatorluğu güçlü bir yumrukken ve yayılıp dünyaya dağılırken, parçalanmasına neden olan; yumruktan parmağa indirgenen güç kaybı olabilir mi? Kıbrıs’ta her sokak başına açılan o “süslü püslü tabelalı” market zincirinin batış nedeni, acaba bu fazla açılma yani yumruktan, parmağa düşme durumu olabilir mi? Bir zamanların aniden parlayan ünlü fırını, “güç birliğini” muhafaza edemeyip yurdun her yanında “şubecikleşme” girişimleri nedeni ile yayılıp/dağılmaktan dolayı batmadı mı? Agresif bir şekilde büyüyen ve mantar gibi her köşede biten türlü türlü bankalar bu kontrolsüz büyüme sayesinde, halkın cebinden ÇALDIKLARI milyarlarla birlikte batmadı mı? Şimdi de ECZANELERE yapılmak istenen sizce bu değil mi? Hükümet, becerisizlik ve basiretsizlik çalışmaları kapsamına; hayvancı, çiftçi, işçi, emekli, memur, enginarcı, patatesçi, sütçü, balıkçı, arıcı, öğretmen, turizmci, taksici, narenciyeci vs. sektörlerinden sonra,  ECZACILIK sektörünü de katarak “hepsini birden batırma” hedefini de ekledi. 1959 yılından beridir ülkemizde eczacılık sektörünün sorunlarını çözmek için faaliyet gösteren Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği (KTEB), yaklaşık 2 yıldır, bu çağın gerisinde kalmış, halkın ve üyelerinin sektörle bağlantılı ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun KKTC’de yürürlükte olan eczacılık mevzuatını, Avrupa Birliği eczacılık mevzuatı ile uyumlu bir yapıya kavuşturarak, eczacılık mesleğinin ülkemizde de adil, çağdaş ve sürdürülebilir bir altyapıya kavuşması için yoğun uğraş veriyor. Amaç DÜNYAYA uyumlu bir yasa değişikliği ile ÇAĞDAŞ bir yasaya sahip olabilmek. KTEB söz konusu yasa taslağının hazırlık sürecinde, hukukçular ve AB yetkilileri ile yaptığı istişareler konusunda, ülkemizin sağlık politikalarını belirlemek, düzenlemek ve yönetmekle mükellef olan KKTC Sağlık Bakanlığını da sürekli olarak bilgilendirmiş, görüş alış verişinde bulunmuş hem HUKUK DAİRESİ hem Bakanlık yetkilileri ile de mutabakat sağlayarak yasa taslağını oluşturmuştur. Esas hikaye bundan sonra başlıyor. Halk odaklı değil, PARTİZAN odaklı Sağlık Bakanlığı; temizlik, güvenlik, ilaç ve malzeme, yemek ihalelerinde attığı muhteşem(!) adımları burada da atmaya çalışmış ve başarmış. Tasarı kırpılarak ihtiyaçlar/beklentiler(!) doğrultusunda kuşa çevrilmiş. Özünü ve amacını kaybetmiş. Sonuçta “kişiye özel” amaca yönelik çalışmalar sonuç vermiş ve tüm birliğin çalışmaları bir anda sıfırla çarpılmış. Tüm bu kavgaların nedeni, KTEB’nin yıllar süren çalışmaları sonuçta MESAFE KRİTERİ sorununa indirgenmiş. POPÜLİST ve PARTİZAN uygulayıcıları harekete geçiren, tasarıda yer alan; “‘’350-500 metre mesafe kısıtlaması’’ kriteri diye bir kriterdir. Bu KRİTER, sektörü YUMRUK GÜCÜ seviyesinden, PARMAK GÜCÜ seviyesine indirgemekte ve BATMAYA mahkûm etmektedir. Sağlık Bakanı buna kanmamalıdır, inanmamalıdır. Güdülen amaç, ilgililerin mevcut ve gelecekteki durumlarını göz önüne alırsa açık ve net bellidir. Bu kriter gökten mi indirilmiş? Bakalım dünyada örnekleri var mı? ; Bakalım ki UYUYANLARIN uyanmalarına katkı koyalım! Malta mesafe kriteri uyguluyor mu? 1996’dan bu yana ruhsatlar, coğrafik ve demografik kriterleri ve yerel nüfusun ihtiyaçlarını dikkate alarak karar alan, Malta Eczacılar Odasının, eczacı olmayan eczacı sahiplerinin ve Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin oluşturduğu daimi komitenin uzlaşı ile aldığı karara tabidir. Şubat 2003 tarihli İlaç Yasası, coğrafik ve demografik kriterlerle ilgili yasal düzenlemelere ilişkin, mevzuat ve düzenlemelerde pay sahiplerine danışma zorunluluğunu güçlendiren ek hükümler getirdi. 2007’de Malta Eczacılar Odası ve hükümet anlaşmaya vardı ve böylelikle İlaç Yasası’na(2003) dayanarak oluşturulan yeni Eczacılık Tüzüğü(LN 279-2007) yürürlüğe girdi. Bu tüzük şu düzenlemeleri getirdi:

  • İki eczane arasındaki mesafe ‘’300 metrelik yürüme mesafesinden az olamaz’’.
  • Her bir yerleşim yerinde ya da köyde ruhsatlı eczane sayısı 2’den az olamaz.
  • Yakın bir yerleşim yerindeki veya köydeki eczaneden 300 metrelik yürüme mesafesi içerisinde eczane açılamaz.

Bunlara ek olarak, Eczacılık Tüzüğü demografik bir parametre de getirdi. Buna göre her 2500 kişiye bir eczane düşmelidir. Fransa mesafe kriteri uyguluyor mu? 23 Kasım 2007’de sosyal güvenlik sistemiyle ilgili yeni bir yasa kabul edildi. Bu yasanın 59. Maddesinde yeni eczane açılmasına ve var olan eczanelerin devrine ilişkin kriterler bulunmaktadır. Yeni yasanın iki amacı vardır:

  • Yeni açılacak eczane sayısını çok büyük ölçüde azaltmak,
  • Eczane birleşmelerini ve eczane devrini teşvik etmek.

Yeni yasa iki yıl boyunca yeni eczane açılamayacağını belirtmektedir. Bu yasadan sonra, sadece eczane olmayan yerleşim birimlerinde ve mahrumiyet bölgelerinde eczane açılabilecek. Bu sınırlandırılmış alanlar için demografik sınırlandırmalar halen geçerlidir; ancak, yasa ilk kez ruhsat alan eczane için eczanenin açıldığı yerin nüfusunun 2500 olma koşulunu getirdi. İlk eczaneden sonra, her 3500 kişi için bir eczane açılabilecek. Daha önce, bu kriter kırsal kesimde her 2500 kişi için bir eczane; kentsel alanlarda ise her 3000 kişi için bir eczane idi. Avusturya mesafe kriteri uyguluyor mu? Yeni bir eczane açmak için yerine getirilmesi gereken koşullar şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Yakınlarında bir doktor muayenehanesi bulunması;
  • Bir diğer eczaneyle arada en az 500 metre mesafe olması; ve
  • Eczane açıldığında yakındaki eczanelerin  halen en az 5,500 kişiye hizmet verebilecek olmasıdır.

Belçika mesafe kriteri uyguluyor mu? Eczanelerin belirli alanlarda yoğunlaşmasını önlemek ve izole alanlarda yaşayan insanların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak için yeni eczane açılmasına getirilen kriterler vardır. Bir topluluğun nüfusunun 30000, 75000 ve 75000 den fazla olmasına bağlı olarak; bir yerdeki eczane sayısı, nüfusu sırasıyla 3000, 2500 ve 2000’e bölerek elde edilen sayıdan yüksek olamaz. Estonya mesafe kriteri uyguluyor mu? 1 Ocak 2006’da demografik ve coğrafi  kriterler getiren yeni bir düzenleme yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeye göre, eczane başına 3000’den az kişinin düştüğü yerlerde yeni eczane veya şube eczane açma lisansı verilmiyor. Buna ek olarak eczacı coğrafi yerini değiştiremiyor. Ancak, yeni yer eski yerden 500 metre uzaklıktaki mesafenin içerisinde ise, bu kural uygulanmıyor. Kent dışında olan eczaneler için, mevcut eczane ile arasında 1 km’den fazla mesafe varsa yeni eczane ya da şube eczane açılabiliyor. Yukarıdaki ülke örneklerini görünce pek tabiidir ki hemen kendinizin DİKİLİTAŞ’a ait olduğunuzu hatırlayacaksınız. Zaman zaman KASABA POLİTİKACISI kimliğinizle dünyayı örnek alacağınızı, AB’li olduğunuzu haykırdığınızı hemen unutuvereceksiniz. İşinize geldiğinde DİKİLİTAŞLI, işinize geldiğinde DÜNYALI davranacaksınız. Yukarıda özetlediğimiz Malta, Fransa, Estonya, Belçika, Avusturya ve var olan daha nicelerinin örnekleri, büyüklüğüne bakılmaksızın gelişmiş liberal Avrupa Birliği ülkelerinde de “eczane eczacılığının” ülkenin ekonomik ve demografik şartları göz önünde tutularak ciddi bir şekilde ‘regüle’ edildiğini; eczane eczacılığı sektörünün ‘’sorma-gir hanı’’ olmadığını ve mevcut eczanelerin halk sağlığına yaptığı çok büyük katkının ve bu katkının kalitesinin ve sürdürülebilirliğinin; ancak, mevcut ve açılacak yeni eczanelerin ekonomik açıdan garanti edilmiş asgari bir müşteri potansiyeline sahip olmaları ile mümkün olduğunu ve yeni açılacak bir eczanenin ‘kurnaz’ eczacısının mevcut eczanenin yanına kurulup, mevcut eczanenin müşterisini ‘kapma’ hakkına sahip olmadığını; yeni eczanenin mevcut eczanenin yanına kurulup daha güçlü sermayesini kullanarak mevcut eczaneyi iflasa sürükleyemeyeceğini çok açık bir şekilde teyit ediyor. Evet, gelişmiş liberal dünyanın ‘ahlak’ ve iş yapma etiketi öyle görünüyor ki, bizim ülkemizde siyasilerimiz tarafından ve özellikle Sağlık Bakanımız tarafından hala daha anlaşılabilmiş değil. Bu ülke ne çektiyse tarihinde; Baba-oğul Baba-kız Ana-oğul Ana-kız ilişkilerinden çekmedi mi? Hala daha da çekmiyor mu? Daha ne kadar buna HALK olarak müsamaha göstereceğiz. ECZACILIK SEKTÖRÜ hangi 4 dudak arasında? Sağlığın TÜM yönetim kademesi neden bunlardan etkileniyor? Bunlar güçlerini nereden alıyorlar? Neden her istediklerini TÜM SEKTÖRE rağmen yapabilecek güce sahipler? Tüm ECZACILAR!!! HALKLA birlikte uyanınız ve DEMOKRASİ SİPERLERİNE dayanınız!