Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi aslında.
RezaZarrab’ın ABD’de iş birliği yapacağı ve tabiri caizse bu işten yırtacağı belliydi.
Türkiye Zarrab’ın gidişini neden engellemedi ya da neden Türkiye’de yargılamadı ?
Örneğin İran Zarrab’ın ortağı BabekZencani’yi kendi ülkesinde yargıladı ve olayı kendi içinde kapattı.
Haa belki Türkiye Zarrab’ı yargılamış olsa ABD uluslar arası anlaşmalara dayanarak tekrar Zarrab’ı isteyip yargılayabilirdi ancak Türkiye şu anki gibi zor durumda kalmazdı.
İşte o zaman olay sadece Zarrab davası olurdu, Türkiye ekonomisi de risk altına alınmamış olurdu.
Neden yapılmadı?
Acaba Türkiye’de yargılansa şimdi Razzab’ın açık açık ifade ettiği rüşvet olayları da açığa çıkacağı için,rüşvet alanlar da yargılanmak zorunda kalacağı için olabilir mi acaba?
Zira rüşvetin boyutu belli değil.
Kim bilir belki de Zarrab’ın ismini verdikleri de başka isimler verecekti ve olayın boyutu daha da büyüyecekti.
Oysa şimdi zarar görecek olanrüşveti alanlar değil Türkiye ekonomisi yani halk.
ABD bu işin sonunda ekonomik yaptırım uygulayacak olsa kişisel olarak rüşvet alanlar etkilenir mi sizce?
Onlar zaten aldıkları ile geleceklerini garanti altına almadılar mı?
İtibar kaybı derseniz, önemsediklerini hiç zannetmiyorum.
Siyasi kaybı engellemek için de olay Türkiye’ye karşı bir komploymuş gibi gösterilip bertaraf edilmeye çalışılıyor.
Elbette ki ABD şu an bu davayı siyasi bir dava olarak yürütüyor ve Türkiye’yi sıkıştırabildiği kadar köşeye sıkıştıracak, bundan hiç kuşkum yok.
Ancak bu duruma gelmesine sebep kim?
Siz ülke olarak bu fırsatı verirseniz ABD tabi ki kullanır.
Zaten ABD’nin Orta Doğudaki niyeti belli, o zaman siz neden kullanabileceği ortamlar yaratıyorsunuz ki?
Siz siyasi olarak bu işten sıyrılacaksınız ancak halk da sonuçlarını çekecek öyle mi?
Yok efendim, bu dava Türkiye’nin davası değil, bu dava siyasi bir takım çevrelerin çıkarları uğruna Türkiye halkını ekonomik olarak mahkum ettiği bir davadır.
Bu dava milli bir dava değil; sonucunu milletin çekeceği bir davadır.
Neymiş efendim biz ABD’nin bir ülkeye uyguladığı ambargoya uymak zorundamıymış.
Evet eğer ki ekonomin bağımsız olsaydı, yabancı sermayeyi bu denli ülke içerisine sokmamış olsaydınız ve para dünya bankası üzerinden geçiyor olmasaydı, yani kredi alma zorunluluğun olmasaydı, elbette ki aslanlar gibi çıkıp ben bu ambargoyu tanımıyorum diyebilirdiniz.
Ancak Türkiye ekonomik olarak göbekten dışa bağımlı hale getirildikten sonra böyle bir çıkış çok da samimi değil.
Tıpkı KKTC’nin şu anki hükümetinin Türkiye’ye kafa tutması gibi bir şey olur bu.
İşte tam da bu yüzden Kıbrıs’ın egemenliği önemli.
Tabi ki her boyutuyla bu olay beni ilgilendiriyor ama asıl ilgilendiğim tam da bu davanın başlayacağı bir dönemde KKTC Hükümet’inin adı rüşvetin başrollerinde olan Egemen Bağış’a vatandaşlık vermesi.
Acaba bu işin içerisinde KKTC’nin tanınmamış olması ,dolayısıyla da suçluların iadesi gibi bir zorunluluğunun bulunmaması olabilir mi?
Acaba vatandaşlık verilen sadece Egemen bağış mı?
KKTC neyin içerisine sokulmak isteniyor?
KKTC’yi ne bekliyor acaba?
İşte beni asıl endişelendiren kafamdaki bu sorular?
Umarım endişem boşadır ama yine de verilen bu vatandaşlığın sorgulanması gerekmiyor mu?