Ülkemizde yüksek öğretim farklı bir dönemeçten geçiyor. Bir yandan eğitimli gençlerin sayısı her geçen gün artarken, eğitim aldığı alanda uzman olmayan, güçlü donanımı bulunmayan, hatta yabancı dilde eğitim almasına karşın, iki kelimeyi bir araya getiremeyen mezunlar görüyoruz. İş başvurularına gelen İletişim Fakültesi mezunlarının, sektörle uzaktan yakından alakasının olmadığını, üniversitede ne öğrendiklerini dahi anlayamadığımı da belirtmem gerek. Eskiden, Kıbrıs adasının dışı çok uzak gibi algılanırken, şimdi dünyanın daha da küçüldüğünü fark ediyoruz. Kıbrıslı Türklerin, eğitim için Kıbrıs dışına çıkması için bir çok fırsatın olduğu aşikar. Artık Türkiye’nin ötesinde yüzlerce alternatif gençlerimiz ile buluşuyor. Diğer taraftan eğitim kalitemizi düşünürken, bazı üniversitelerimizde okumaya gelen öğrencilerin maalesef üniversite eğitimi yerine başka işlerle uğraştığını, kimileri için amacın eğitim almak değil de, farklı uğraşlar olduğunu da gözlemliyoruz. Eğitimci değilim, akademiden ayrılalı uzun yıllar oldu ancak ben bile, düşen kaliteyi çok net görebiliyorum. Üniversitelerimizin bir an önce kendilerine çeki düzen vermesi gerekiyor. *** Dün Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Abdullah Y.Öztoprak Detay’a ziyarette bulundu. Öztoprak ile çok geniş bir sohbet yapma şansı yakaladık. Üstelik Öztoprak ile birlikte ziyarette bulunan, Prof.Dr. Halil Nadiri, Yrd.Doç.Dr. Metin Ersoy ve Üniversitenin Halkla İlişkiler ve Basın Müdürü Derviş Ekşici ile hem ülke yüksek öğrenimini, hem de DAÜ’yü enine boyuna tartışma fırsatımız oldu. Fırsattan istifade biz, DAÜ heyetine üniversite ile ilgili kafamıza takılan soruların bir kısmını sorma şansını da yakaladık. Sanırım bu konuları önümüzdeki günlerde farklı haber şeklinde sizlerle buluşturacağız. Dünkü sohbetimizde de eğitimdeki sorunlar, denetim eksiklikleri gündem konusu oldu. *** Bugün ülkede kaç üniversite olduğunu bilmiyorum bile. Akdeniz Karpaz Üniversitesi, Girne Üniversitesi, Lefkoşa İngiliz Üniversitesi ne zaman açıldı? Ne alanda eğitim veriyorlar? Ben bu soruların cevabını henüz yakalayamadım. Lefke’den Mağusa’ya tam 9 üniversitemiz var. Bunlardan yalnızca Atatürk Öğretmen Akademisi devlet üniversitesi şeklinde eğitim verirken, DAÜ devlet-vakıf ve geri kalanların tümü vakıf üniversitesi şeklinde karşımıza çıkıyor. Bu üniversitelere bir de Türkiye’den ülkemize gelip burada kampus açan okulları da sayacak olursak sayı daha da yükseliyor. Fotoğrafa bu şekilde baktığımızda biz gerçekten bir üniversite adası olabildik mi? Kıbrıs’ın kuzeyinden bahsederken “kalitesiz eğitim” algısını bertaraf edebildik mi? Cevap basit. “Maalesef hayır”. Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK)’ın bir an önce devekuşu gibi davranmaktan vazgeçmesi ve bu ülkeyi kurum ve kuruluşları ile hak ettiği noktaya ulaştırması gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye medyasında ülkemizle ilgili çıkan haberler daha çok yapılacak ve biz Türkiye medyasına haksız yere çok kızacağız gibi gözüküyor.